Bildiğiniz üzere her Perşembe günü, saat 20.00’de ES TV ekranlarında yayınlanan ‘Eskişehir’in Nabzı’ günüdür. Söz konusu programda şehrimizin gündemi masaya yatırılır. Şu sıralar önemli gündem maddelerinden biri de TOKİ tarafından yapılan yeni stadyumun kullanılamaz hale gelmesi. Bu noktada tartışılacak birçok konu var: TOKİ’nin yapılarının sağlam olup olmadığı, stadyum için ayrılan dev bütçe, vesaire… Ancak şuan, Eskişehirspor’un gördüğü zarar konuşuluyor. Takımımız ciddi mücadele halindeyken, şimdi de iç saha maçlarını nerede oynayacağı mesele haline geldi. Durum böyle olunca, canlı yayın esnasında üstat Ali Baş’tan önemli bir öneri geldi. Dedi ki Baş: “TOKİ, Eskişehirspor’un zararını karşılasın, TOKİ ve yüklenici firma Eskişehirspor’a sponsorluk versin.” ‘Cuk’ diye oturan bir öneri olduğunu söyleyebilirim. O halde Eskişehirspor Başkanı Mustafa Akgören’in ne yapması gerekiyor? TOKİ’nin kapısına dayanması gerekiyor!
Yeşiltepe ve pislik yuvası kanal
Saadet Partisi Eskişehir teşkilatının uyguladığı politikayı beğeniyorum. Hem Türkiye’nin sorunlarına hem de Eskişehir’in problemlerine kafa yoruyor. Bu noktada parti, bu kez, şehrin en sorunlu mahallelerinden biri olan Yeşiltepe Mahallesini gündeme getirdi. Partinin Tepebaşı İlçe Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Arslan dedi ki: “Eskişehir’in merkezindeki güzelliklerden, kenar mahalleler faydalanamıyor. Muhtarımızın kanal için mücadelesinde belediye, topu DSİ'ye atıyor. DSİ ise belediyeye atıyor. Köprübaşındaki gondollar, tropikal bitkiler, rengarenk çiçekler Sayın Yılmaz Büyükerşen başkanımızın başarısı oluyor da, Yeşiltepe Mahallesi’nin pislik yuvası olan kanal kimin başarısı oluyor?” Yerinde bir açıklama olduğunu ifade edebilirim. Tabii ki söz konusu kanal DSİ’nin sorumluluğunda. Bu noktada Büyükerşen’in yapacağı bir şey söz konusu değil. Ancak bu şehirdeki her güzel şey Büyükerşen’den bilindiği gibi, her kötü şeyden de Büyükerşen’in sorumluluğu olduğu zannediliyor.
Büyükerşen gençleri işaret etti
“Eskişehir’de kariyer, hizmet ya da mesleki başarı ödülü kime verilmeli” diye sorsalar, şehrimizde yaşayanların büyük bölümünün cevabının Yılmaz Büyükerşen olacağından eminim. Üniversite rektörlüğü, Açıköğretim modelini hayata geçirmesi, RTÜK başkanlığı, çeşitli televizyonların kuruculuğu, vakıf yöneticilikleri, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, vesaire… Eskişehir’e imzasını atmış bir isim Yılmaz Büyükerşen ve bu anlamda, çoğu prestijli ödülün de sahibi oluyor. Bir ödül daha aldı! 1989 yılından bugüne toplum yararına hizmet veren uluslararası sivil toplum kuruluşu olan Rotaract, Başkan Büyükerşen’e ‘Meslek Hizmet Ödülü’nü layık gördü. Büyükerşen’de, ödül töreninde çok anlamlı bir konuşma yaptı. Şöyle ki: “Ben ve benim kuşağım dünya barışını, insanlar arasındaki huzur ve barışı ümit ede ede geldi bugünlere. Belki tam anlamıyla başarılı olamadık ama siz gençleri, sevgi, saygı, güzellikler ve huzurlu bir dünyanın kurucuları olarak görüyorum.” Bu ifadeleriyle diyor ki Büyükerşen: Türkiye’yi ve dünyayı, gençler kurtaracak.
Vandallar yakalanıp ifşa edilmeli!
Bir bitmediler gitti. Bitmeyenler kimler? Şehir Vandalları! Öyle psikopatlar ki bunlar, halkın vergileriyle yapılan şehir mobilyaları ve diğer unsurlardan alıp veremedikleri var. Bazen Tepebaşı Bölgesindeki parklarda görülüyorlar ve ortalığı savaş alanına çeviriyorlar. Bazen de Odunpazarı’nda görülüyorlar ve ortalığı birbirine katıyorlar. Bankları ve oyun gruplarını kırıyorlar, sanat eserlerine zarar veriyorlar; yetmiyor, bazen de yakıyorlar! İşte, o psikopatlar, bu kez Porsuk Çayı çevresinde görüldü. Porsuk’un çevresinde bulunan aydınlatmalara, oturma gruplarına ve çöp kovalarına zarar verdiler. Peki, bunu niye yapıyorlar? E, diyorum ya; bunu yapsa yapsa aklından zoru olan birileri yapar. Her neyse… Bunu az da olsa önlemenin yolu belli: Söz konusu Vandalların suçüstü yakalanıp kamu malına zarar vermekten işlem görmeleri ve kamuoyuna kabak gibi ifşa edilmeleri gerekiyor. Sonra da psikolojik tedaviye götürülmeliler tabii.
Bu asgari ücret, hepimize müstahak!
Bak bak bak! Hem 2 bin 324 liralık asgari ücretle geçinemiyorum diye kendi kendine homurdanıyor, hem de Anayasa’da güvence altına alınan toplantı ve yürüyüş hakkını kullanmıyor paşam. O halde niye homurdanıyorsun? Homurdanıyorsan, demokratik bir biçimde Anayasal hakkını niye kullanmıyorsun? O halde insan onuruna yakışmayan koşullarda yaşamak, sana müstahak! Hayır, sendikalar da bir enteresan… TÜRK-İŞ, DİSK, KESK, Kamu Sen ve bunun gibi birçok sendika, “asgari ücret şu kadar olmalı” diyor ve akabinde susuyor. Kardeşim siz nasıl sendikasınız? Biriniz değil, hepiniz sarı sendika gibi davranıyorsunuz! Bakın, Kamu Sen son açıklamasında dedi ki: “Tek kişinin yoksulluk sınırı 3 bin 408 TL olarak hesaplandı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 6 bin 897 TL olarak belirlendi.” Peki, aynı Kamu Sen başka ne yaptı? Hiç! O halde bu açıklamasının bir kıymeti kaldı mı? Hayır! Hepinizin işi gücü popülizm…
Havacılık demek, Eskişehir demek
Türk Genel Maksat Helikopter Programı kapsamında Alp Havacılık tarafından üretilen dinamik komponentler ve iniş takımları, ana yüklenici olan TUSAŞ’a teslim edilmeye başlandı. Alp Havacılık tesislerinde gerçekleştirilen teslim konuşmasında bilgi veren Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Program kapsamında 6 ayrı kullanıcının ihtiyaçları doğrultusunda 2 farklı konfigürasyonda 109 genel maksat helikopterinin üretilmesini planladıklarını söyledi. Projede uygulanan yerlilik oranına da vurgu yapan Demir, “yerlilik oranımız yüzde 63'e erişti. Bu kapsamda kokpit, kabin, paller TUSAŞ, aviyonik suit ASELSAN, motor TEI, iniş takımı ve dişliler Alp Havacılık tarafından üretilmekte. Alp Havacılık bir lig atlama aşamasına gelmiş bulunmakta. Parça üreten bir şirketten sistem yapan, entegre eden bir boyuta gelmek üzere” dedi. Bu noktada şunu söyleyebiliriz. Türkiye, savunma sanayide hızlı bir ivme kaydediyor. Özellikle havacılık anlamında, Eskişehir, harikalar yaratıyor. Bu da bizlere, büyük bir gurur yaşatıyor.
Han’da konaklayabileceğiz
Yazılıkaya bölgesi, büyük bir bölge. Eskişehir’in ilçelerinden biri olan Han, bu bölgenin en önemli bölümü. Midas Anıtı, yazılı anıtlar, yer altı şehri, vesaire… Ancak gelin görün ki, Han, hak ettiği önemi görmüyor. Kültür Bakanlığı, deyim yerindeyse Han'ı yok sayıyor. Buna rağmen Han, tarih turizminin bilinen yerlerinden olmayı başarıyor. Tabii bu noktada, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı’nın hakkını vermek gerekiyor. Başkan Şanlı, bu anlamda bir girişimde daha bulundu. Nedir o girişim? Ev pansiyonculuğu! Han’ın büyük eksiklerinden biri de, gelen turistlerin konaklayacak yer bulamamaları. İşte, Büyükşehir Belediyesi, Han Belediyesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) bir araya gelerek bu soruna çare buldular. Bu kapsamda ESOGÜ, 30 kadına, 40 saatlik ev pansiyonculuğu eğitimi verecek ve 2 teknik gezi yapılacak. Bu eğitimin ardından, kadınlar, evlerini yerli ve yabancı turistlere açacaklar. Bu sayede Han’ın konaklama sorunu, bir nebze de olsa çözülmüş olacak.
Bir fuar daha geliyor
Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı Metin Güler, ETO TÜYAP Fuar Merkezi tarafından düzenlenen fuarlar hakkında değerlendirmede bulundu. Geçtiğimiz yıl düzenlenen fuarlarla hizmet sektörü başta olmak üzere şehir ekonomisine katkı sağlandığını belirten Başkanı Güler, Eskişehir’in fuar ve kongre şehri olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini söyledi. Şehrimizin fuarcılıkla yeni tanışmasına rağmen çok önemli mesafeler kat ettiğini de vurgulayan Güler, hedeflerinin, Eskişehir’i fuarcılık alanında ilk beş şehir arasına taşımak olduğunun altını çizdi. Türkiye’de ilk beş arasına girmek büyük bir hedef; zor ama imkansız değil. Biz Eskişehir’de yaşayanlar olarak, bunun başarılacağına inanıyoruz.
NOT: 23-26 Ocak tarihlerinde, 2. Gıda Fuarı başlayacak. Söz konusu fuara gıda profesyonelleri katılacak, gastronomi turizmi anlatılacak ve coğrafi işaretli ürünler tanıtılacak.
FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA
Sinan Özkar: Ahmet abi, CHP İl Başkanlığına aday olmak istiyorum. Bak ikimiz de Sivrihisarlıyız. Hemşerin olarak bana destek verirsin değil mi?
Ahmet Ataç: Benimle dalga geçiyor galiba…
AFİŞ
Onun Adı Petrunya
2019’da vizyona giren film, sadece erkeklerin katılabileceği geleneksel törene müdahale eden genç bir kadının hikayesini konu ediyor. Epifani döneminde Makedonya’da takvimler Ocak ayının 19’unu gösterdiğinde görkemli bir tören düzenlenir. Törene katılan erkekler, rahip tarafından suya atılan haçı çıkarmak için birbirleri ile yarışır. Haçı bulmayı başaran kişinin ise bir yıl boyunca kutsandığına, refah ve servete kavuşacağına inanılmaktadır. Kadın tarih uzmanı Petrunya, başarısız bir iş görüşmesinden dönerken Epifani törenine denk gelir. Törene katılan genç kadın, kendisini bir anda suyun içine atılan haçı çıkarırken bulur. Haçı yakalamayı başaran Petrunya, sudan çıkınca etrafındaki erkeklerin saldırısına uğrar. Erkekler, Petrunya’nın kadın olduğu için ritüele katılmaya hakkı olmadığını, bu nedenle haçı geri vermesi gerektiğini düşünür. Ancak, Petrunya’nın haçı geri vermeye niyeti yoktur…
BİR TWEET
Doğalgaza yapılan zam yüzde 14,9. Bu yıl ısıtmayan ama yakan faturalarımızda artış yüzde 50. ‘Basınç aynı, kalorifik değer en üst düzeyde’ diyenler açıklayın bakalım.
Gaye Usluer
DÜNYA İNSANLARI
Bosnalı bir kadın, savaş sırasında hayatını kaybetmiş ve toplu mezara gömülmüş evladının kalıntıları üzerinde yas tutuyor… YIL: 1992
KARİKATÜR
Jozef Jurczyszyn