Muhalefet anlayışı

Referandum sonuçları hem iktidar hem de muhalefet için ve önerdikleri siyasal çözümler için uyarıcı niteliktedir. Rahat etme ve mevcutla yetinme anlayışı bir sonraki seçimde bir tokat gibi etki edip sonuçlara yansıyabilir.
Hayır platformu nasıl genişletilebilir. Blok nasıl pekiştirilebilir. En son Fransa seçimlerinde de görüldüğü gibi aşırı söylemler içinde bulunanlar, statükoyu savunanlar, ülkenin kuruluş amaçlarından ve özgürlüklerden sapmalar, seçmence cezalandırılmaktadır.
Hayır oyu verenler, sosyal demokrasiye değil büyük ölçüde ve açıkça cumhuriyet değerlerine ve cumhuriyet anlayışına oy verenler olmuştur.
Bir sonraki seçimde de bu geniş yelpaze korunmak zorundadır. “Eşitlik, adalet ve özgürlük “ anlayışı ve savunulması tüm kesimlerden oy alır.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin karışmasını isteyen gruplar vardır. Kendi kısır çekişmeleri içinde ya yerel yönetimlere seçilmek isterler ya da ilk milletvekilliği seçiminde sıralamada yer kapmak isterler. Siyasal iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi de güçlü ve samimiyetle cumhuriyet değerlerini savunan bir muhalefet istemez.
Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de içten sabote etmeye devam eden FETÖ’nün siyasi kadroları olabilir. Bir de değişik cemaat örgütlenmeleri partiyi karıştırabilir.
Halk hangi anlayışı tutarlı ve samimi görürse, iş, ekmek, adalet ve eşitlik için o partiyi veya ortaya çıkması muhtemel, bağımsız bir aday da olabilir, onu destekleyecektir.
Dönem kısır iç ve dış çekişmeleri bırakarak önümüze bakma dönemidir. Cumhuriyetin kuruluş değerlerine sahip çıkma dönemidir. Geniş kitlelere umut verme ve çözüm odaklı çalışma dönemidir.
Hayır bloğundaki oylara katkı yapabilecek tüm katılımcı kişi ve grupların ortak paydada mücadeleye, çalışmaya, en ücra vatan köşesine kadar örgütlenmeye çalışması gerekir. Ara verilmemelidir. Yoksa atı alan Üsküdar’ı da geçer, geriye kalanlara da geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye demeleri düşer…