Arif Anbar yazdı
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının, bürokrasiye ağır bir biçimde hükmettiğini, bununla beraber kamu kurumlarını hemen her konuda yönlendirdiğini bilmeyenimiz yok artık.
O kurumlardan bir tanesi de İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri!
*
Hatırlayın…
Uzun bir süre önce Odunpazarı Belediyesi ile Tepebaşı Belediyesi, milli eğitim müdürlüklerinin kendileriyle çalışmaya yanaşmadıklarını belirterek isyan etmişti.
O günden bugüne ne değişti?
Hiçbir şey!
*
Bakın…
Daha evvel, milli eğitim müdürlüklerine bağlı olan Halk Eğitim Merkezleri belediyelerle çalışıyordu.
Çeşitli dallarda eğitim verilmesi için Halk Eğitim Merkezleriyle belediyeler bir protokol imzalıyor ve müfredat belirliyordu.
Bununla birlikte, belediyelere öğretmen-eğitmen gönderiyordu ve ücretlerini yine Halk Eğitim Merkezleri karşılıyordu.
Belediye de uygun mekanları (Halk merkezleri ya da belde evleri gibi) vatandaşlar için açıyor, eğitime uygun hale getiriyor ve öğretmen-eğitici de ilgili konuda yurttaşlarımıza ders veriyordu.
Böylelikle eğitim hizmeti vatandaşın ayağına kadar gidiyordu.
Belediyeler, temel belediye hizmetlerinin yanı sıra eğitim çalışmaları da gerçekleştiriyor, devletin yükünü azaltıyordu.
Dahası, Halk Eğitim Merkezi’nin yukarıda da aktardığım gibi iş yükü azalıyor, hitap ettiği kitle artıyor ve o kitleye ulaşımı kolaylaşıyor, bununla beraber yılsonu performansı yükseliyordu.
Yani söz konusu bu işbirliğiyle herkes kazanıyordu.
*
Peki, ya şimdi?
Milli Eğitim Müdürlüğü, belediyelerle çalışmamak için ısrar ediyor.
Öyle ki belediyelerin Halk Eğitim Merkezlerine gönderdiği dilekçelere, protokol ve işbirliği taleplerine; bırakın yazılı cevap göndermeyi, sözlü bir cevap dahi gönderilmiyor.
Yani iş sürüncemede bırakılıyor.
İşbirliği sorununa ilişkin Kazım Kurt’un girişimlerini biliyoruz.
Kısa süre önce Ahmet Ataç’ın Vali Özdemir Çakacak’la görüşme yaptığını, görüşme esnasında milli eğitimle olan işbirliği sorununu da anlattığını ancak herhangi bir sonuç alınamadığını da biliyoruz.
*
O zaman burada Sayın Vali’yi de aşan büyük bir sorun var.
Başta da belirttim…
Ülkemizde; devleti yöneten, bürokrasiye hükmeden, şu anda her sorunu çözebilecek güçte olan muktedir bir parti var.
O parti, iktidar partisi olan AK Parti!
İddiayla söylüyorum, bir telefonla çözülebilecek ufak bir problem bu.
Sadece 10 saniyelik bir telefon konuşmasıyla.
Bu kadar basit bir iş bu.
*
Peki, Milli Eğitim Müdürlüğü belediyelerle uzlaşmaya yanaşmıyorsa, Halk Eğitim Merkezi bu işi nasıl sürdürüyor?
Sonuçta yıl sonunda hesap vermek zorunda, istenen performansı tutturmakla yükümlü.
Tek başına bunu yapabilmesi oldukça zor, pahalı ve zahmetli.
Nasıl yapıyor biliyor musunuz?
Çeşitli dernekler ve vakıflarla!
Daha net bir ifadeyle söylemem gerekirse…
AK Parti’ye yakın vakıf ve derneklerle!
Mekanı ve eğitim ortamını söz konusu dernek-vakıf ayarlıyor, Halk Eğitim Merkezi de personel ihtiyacını karşılıyor ve gönderdiği personelin parasını ödüyor.
Buna bir itirazım tabii ki yok.
Milli Eğitim Müdürlüğünün vakıf ve derneklerle çalışması kadar doğal bir şey olamaz.
Ancak şuna itirazım var:
Belediyeler aracılığıyla birçok mahalleye ve daha fazla kitleye rahatça ulaşmak varken, neden belediyelerden vazgeçiliyor?
Bu iş hem belediyelerle hem de vakıf ve derneklerle birlikte işbirliği içerisinde rahatça yapılabilir, böylece Türkiye’deki eğitim seferberliğine çok daha büyük katkısı olur diye düşünüyorum.
*
Pekâlâ, Milli Eğitim Müdürlüğü belediyelerle çalışmıyorsa, belediyeler eğitim konusundaki çalışmalarını bıraktı mı?
Tabii ki hayır!
Her ne kadar Milli Eğitim Müdürlükleriyle çalışmayan kurumların eğitim alanında hizmet etmesi oldukça zorlaşsa da, yasa veya yönetmeliklerde mutlaka bir boşluk vardır.
İşte belediyelerin de, bu boşluktan faydalanarak eğitim faaliyetlerini sürdürdüklerini düşünüyorum.
Odunpazarı Belediyesi Halk Merkezlerinde, Tepebaşı Belediyesi ise Belde Evlerinde söz konusu bu eğitim çalışmalarına devam ediyor.
Mahalle halkı, yol parası dahi ödemeden, mahallelerinde yer alan veya mahallelerine oldukça yakın mekanlarda, seçtikleri alanlarda eğitimlerini almaya devam ediyor.
Dahası, özellikle kadınlar, çocuklarıyla birlikte o mekanlara gidebiliyor, yani “Çocuğumu nereye bırakacağım” diye düşünmüyor.
Tabi belediyeler bu hizmeti verirken, eskisi kadar avantajlı değiller.
Çünkü artık eğitim veren kişiye kendi kasasından ücretini ödemek zorunda kalıyorlar.
Bu da belediyeye ek bir külfete sebep oluyor.
*
Bakın…
Üzerinde önemle durulması gereken bir konu daha var.
Halk Eğitim Merkezi ve Halk Eğitim Merkezinin çalıştığı vakıf veya dernekler, Esentepe’deki vatandaşa, Emek’teki vatandaşa nasıl gitsin?
Veya o mahallelerde yaşayan vatandaş, eğitimin yapılacağı mekanlara nasıl gitsin?
Zaten ekonomik durumu dezavantajlı yurttaşlara hitap eden bu eğitimlerden faydalanmak isteyen vatandaş, yola ve yemeğe nasıl para versin?
Varsa çocuğu, nereye bıraksın?
Bütün bunların ciddiyetle düşünülmesi gerektiğini inancındayım.
*
Bitirirken…
Bir öneri getirmek istiyorum…
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz, vakıf ve derneklerimizle çalışmaya devam etsin. Hatta olabiliyorsa çalıştığı vakıf ve derneklerin sayısını da arttırsın. Arttırsın ki, devletimizin imkanlarından faydalanan yurttaşlarımızın sayısı yükselsin.
Bunun yanı sıra belediyelerimizle de, tıpkı eski güzel günlerdeki gibi çalışmalarına devam etsin. Etsin ki, devletimizin eğitim alanındaki çalışmaları çok daha geniş kitlelere ulaşsın, daha çok eğitmen para kazansın, belediyelerin verdiği eğitimler denetlenebilsin, uzlaşmacı bir kurum imajı yaratabilsin vesaire…
*
Böyle bir tavır ortaya konamaz mı?
Zor olduğu kesin ancak imkansız olduğu söylenemez.
*
NOT 1: Halk Eğitim Merkezi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’yle çalışıyor. Bunun nedeni olarak belediyeyle önceden yapılan protokolün uzun süreli bir protokol olduğu söyleniyor. Öyleyse, Milli Eğitimi Müdürlüğü, protokol bittiği anda Büyükşehir Belediyesi’yle de irtibatını kesecek mi?
NOT 2: Eğer Büyükşehir Belediyesi’yle protokol zorunluluğu yoksa niçin tıpkı Büyükşehir Belediyesi gibi CHP’li olan Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleriyle de çalışılmıyor?
NOT 3: Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamda yapılan çalışmalarda, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyesi gibi geniş kitlelere ulaşamıyor.