Milletvekillerimiz lületaşına sahip çıkmalı

Normal 0 21 <w:Punctuatio

3 Şubat 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Eskişehir’imizin değerlerinden birisi de ‘beyaz altın’ dediğimiz lületaşı. Bugün Eskişehir’e gelen yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdikleri, üç-beş yıl öncesine kadar can çekişen lületaşı işlemeciliği yeniden canlandı. Nedeni ise son yıllarda gerek Büyükşehir gerekse Odunpazarı Belediyesi'nin şehre kazandırdıkları değerler ve yapılan bir birinden farklı göze hoş gelecek hizmetler.

Nedir bunlar? Diye sorulduğunda;

Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı Sazova Kültür ve Bilim Parkı, Kentpark Eskişehir’e ‘Aşkı Şehir’ lakabını veren park.

Her iki parkta Eskişehir için çok önemli.

Odunpazarı Belediyesi’nin yeniden hayat verdiği Atlıhan Çarşısı ve tarihi Odunpazarı Evleri.

Lületaşından yapılan takılar ve süs eşyaları.

Gerek üç büyük parkın gerekse Atlıhan ile Odunpazarı Evleri'nin ünleri Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış.

Başka illerden gelen misafirlerimiz Eskişehir’e adım atar atmaz iki park ile Porsuk Çayı'nda botla gezmeyi ve tarihi Odunpazarı Bölgesini çok merak ettiklerini söylüyorlar.

Bu hizmetleri kazandıran ve Eskişehir’in çağ atlamasına neden olan gerek Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’e gerekse Odunpazarı Belediye Başkanımız Burhan Sakallı’ya bugüne kadar sayısını hatırlamıyorum, kaç defa teşekkür ettiysem de, bir kez daha tekrarlarsam abartı olmaz.

Gelelim esas konumuza.

Belediye başkanlarımızın bu şehre kazandırdıklarının yanında AK Parti Hükümetinin kazandırdıklarını da inkar edemeyiz.

Emeği geçen, yapılan hizmetlerin gerçekleşmesi için bakanlıklar arasında mekik dokuyan milletvekillerine de teşekkür etmez isek haksızlık yapmış olurum.

Şimdi özellikle iktidar partisi Milletvekillerine önemli bir görev daha düşüyor.

Kemal Unakıtan Eskişehir Milletvekili ve Maliye Bakanı olsaydı ‘beş dakikada şip şak’ işi bitirirdi.

İnandığı ve toplumun yararına olacak pek çok konuda Eskişehir’de kendisine iletildiğinde hemen ilgili genel müdürleri arar, maddenin değiştirilmesi konusunda hemen bir kanun taslağı hazırlamaları talimatını verirdi. En geç bir ay içerisinde küçük esnaf ve sanatkarların mağdur olmalarına neden olan maddeler değiştirildi.

Türkiye’de ‘Beyaz Altın’ olarak bilinen ve daha çok hediyelik eşya olarak kullanılan lületaşı sektörü, yüzde 18’lik KDV yüzünden zor günler yaşıyor.

Lületaşı ustaları, lületaşının el sanatları kapsamından sayılmadığından çok lüks bir eşya gibi uygulanan yüzde 18’lik KDV’den yakınıyorlar.

El sanatı kapsamına giren birçok üründe yüzde 8 KDV uygulanırken belki diğer el sanatları arasında en başta olan lületaşı işlemeciliğinden elde edilen hediyelik eşyalarda uygulanan KDV 18.

Bir usta o vitrinleri süsleyen özellikle lületaşının üzerine Türk büyüklerimizi işleyen lületaşı işleme ustaları, o eserleri en az bir hafta gibi bir zaman diliminde göz nuru el emeği dökerek tamamlayabilmekteler.

Eee o zaman el emeği göz nuru dökülerek bu lületaşından yapılmış eserler nasıl lüks eşya sayılır?

Yerin 50-100 metre altından kazma kürek ile parçalar halinde çıkartılan, süs ve takı eşyası olarak işlenen lületaşının ustaları, yaşadıkları bu sıkıntılardan kurtuluşu, beyaz altının maden statüsünden çıkarılarak el sanatları statüsüne alınmasına bağlı.

İşte bunun içinde bu mesleğin zorluğunu, lületaşının hangi şartlar altında yer altından çıkarıldığını bilen Eskişehir milletvekillerimiz bu konuyu Maliye Bakanı'na anlatarak yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 8’e düşürülmesi için ikna etmeliler.

Eğer başaramazlar ise gelecekte lületaşı ustalığının yok olması ile birlikte lületaşı da artık işlenmeyerek yok olup gidecek.

 

 

KARAKOLLAR MODERNLEŞTİRİLMELİ

Geçmişte ‘Karakol’ deyince soğuk, oturacak bir tek sandalyesi bile yok, adete girmekten korkulan yerler diye anılırlardı.

Hele nezarethaneleri. Hani derler ya ‘hayvan bağlasanız bile durmaz’ diye abartmıyorum çoğu aynen böyle idi.

Bu yaşımıza geldik o nezarethanelerin içine girmeyi! Allah nasip etmedi.

Ancak mesleğimiz icabı şehrimizdeki birçok karakol ve bu karakolların nezarethanelerine girdik.

O karakollarda görev yapan Karakol Amirleri ile fedakar polis memurları olmasa idi içerisine girmemek için elinizden ne geliyorsa yapardınız.

Gerek kendi ceplerinden gerekse çevreden eşten-dosttan bulup buluşturdukları imkanlarla görev yaptıkları mekanlarını biraz daha iyi görünmeleri için çaba gösterirlerdi.

Eleştiri anlamında yazmıyorum.

O yıllardaki fiziki koşullar ve imkanlar o kadardı.

Yıllar öncesi Çarşı Polis Karakolunu hatırlayanlar vardır.

Ahşap basamaklarla çıkar, derme çatma bir yerdi.

Daha sonra orası yıkıldı üzeri lojmanlı betonarme bir bina yapıldı.

Onunda üzerinden yıllar geçti.

O bina da eskidi.

Şimdi Özel İdare’nin kaynakları ile hem güçlendirme hem de modernizasyonlaştırılıyor.

Karakolların yüzü soğuk olmamalı.

İnsanlar nasıl bir resmi daireye giriyor, soğukluk hissetmiyorsa Karakollarda da aynı ortam yaratılmalı.

İnsanların kapısından içeriye girerken içini burkan değil, ısıtan mekanlar olmalı.

İnsanlar suç işleyebilir, herhangi bir suça karışmış olabilir veya şüphe üzerine gözaltına alınmış olabilirler.

Ama bir süre misafir edilecekleri nezarethaneler, suçlu olsa da, olmasa da sonuçta Allah’ın en sevdiği canlıların başında gelen insanların onuruna yakışır bir şekilde yapılandırılmalıdırlar.

Çarşı Karakolu bir örnek olacak elbette.

Darısı diğer Karakolların başına diyelim.

Bu konuda Valimiz Kadir Koçdemir ile Emniyet Müdürümüz Naci Kuru el ele verecek olursa, diğer karakollarında modernizasyonlarını gerçekleştirebilecekleri inancındayım.

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi