Geçtiğimiz Cuma günü ES TV’de yaptığım ‘Eskişehir Gündemi’ programının konukları İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Bülent Erkul, Mimarlar Odası Başkanı Canan Oytan, ESOGÜ Mimarlık Bölümü Başkanı ve Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ayşen Çelen Öztürk idiler.
Konu Eskişehir’de yaklaşık iki haftadan beri yeniden alevlenen ‘Kent Meydanı’ idi.
Gerçi adını hepimiz ‘Kent Meydanı’ olarak söylüyoruz. Ama Valimiz Güngör Azim Tuna ise,’Bu meydanın adı var. Biz meydana isim aramıyoruz. Meydanın adı ‘Türk Dünyası’ meydanı olduğunu söylüyor.
YAPILACAK PROJEDEN
KİMSENİN BİLGİSİ YOK
Programda İMO Başkanı Bülent Erkul, Mimarlar Odası Başkanı Canan Oytan ile ESOGÜ Mimarlık Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ayşen Çelen Öztürk,’Kent Meydanı’nda neler olacak. Yapılaşma nasıl olacak? Anadolu Üniversitesi’ne devredilirse üniversite nasıl değerlendirecek? Devredilmezse ne olacak? Hangi projeler uygulanacak? Yarışma açıldı 90 proje çıktı. Bu projeler dikkate alınacak mı?’ konularında bilgi sahibi olmadıklarından yakındılar.
Haklılar. Bu meydanın sahibi isterse Türk Dünyası Kültür Vakfı veya Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı, Anadolu Üniversitesi olsun. Kağıt üzerinde gerçek sahipleri onlar olabilir. Ancak şu bir gerçek ki bu alan kamusal alan, yani halkın meydanı, halkın yani kamunun olduğuna göre de burada yapılacak projeden başta mimar, mühendis ve şehir plancıları ile tüm sivil toplum örgütlerinin görüşleri mutlaka alınmalı.
ORTAK AKIL İLE YAPILIRSA
KİMSE ENDİŞE DUYMAZ
‘Türk Dünyası Meydanı’ bu şehirdeki tüm sivil toplum kuruluşlarından öneriler, görüşler alınacak olunur ise o zaman bugün yapılan ve belki de yarın da yapılmaya devam edecek eleştirilerin önü kesilir. İkincisi alınan görüşlere göre bir proje yapılacak olunur ise, kimsenin eleştirecek yönü kalmaz.
Sonuçta meydanda her kesimin öne sürdüğü olması gerekenler harmanlanıp yapılacağı veya yapıldığı için ‘bana sormadılar’ diyemeyeceğinden eleştirilerde sona erer.
‘HATA BİZDE ANLATAMADIK’
Cuma günkü programa kafalarda soru işareti kalmaması için AK Parti Eskişehir Milletvekili Salih Koca’nın da telefonla da olsa katılmasını istedim. Kendileri de bu teklifime sıcak baktı. Canlı yayına telefonla katılarak meydanda neler olacağı, kimin yapacağı, Atatürk Spor Kompleksinin gerçek sahibin kim olacağı, niçin Anadolu Üniversitesine devredileceğini anlattı.
Programda İMO Başkanı Bülent Erkul, meydan ile ilgili kendilerine detaylı bilgi verilmediği, bu konuda bilgi eksikliği çektiklerinden yakınmıştı.
Milletvekili Salih Koca,’Bülent Bey haklı. O konuda biraz eksiklikler var. Hata bizde aynı zamanda meslektaşlarım olan benimde üye olduğum İMO’ya meydan hakkında neler düşündüğümüzü anlatamadık. Bu bizim eksikliğimiz. Ancak şundan herkes emin olsun. Meydana halkın istemediği, kabullenmediği projeler yapılmayacak. Proje 2014’ün Aralık ayının sonuna doğru ortaya çıkacak. Bu projeyi başta mimarlar, mühendisler, şehir plancıları olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile de paylaşacağız. Onlardan da görüş alacağız. Hep birlikte hem fikir olacağımız bir proje hayata geçirilecek. Anadolu Üniversitesi’nin bu meydanı daha doğrusu kampus içerisinde yer alacak meydanı yapmaya gücü var. 40-50 milyon maliyet var. Atatürk Spor Kompleksi Anadolu Üniversitesi’nin kampusu olacak. Üniversite de bu kampus yaklaşık 5 bin dönümlük alan içerisinde kültür ve sanat faaliyetlerinin yapılacağı merkezler inşa edecek. Gerisi yine yeşil alan ve meydan kalacak’ dedi.
YİNE TATMİM OLMADILAR
Valimiz Güngör Azim Tuna’nın ES TV’de Cihan Yıldırım’a yaptığı açıklamayı dinlettim. Milletvekili Salih Koca, meydan ile detaylı bilgiler vermesine rağmen değerli konuklarım yine tatmin olmadılar. Program sonrasında sorduğumda hem İMO Başkanı Bülent Erkul, Mimarlar Odası Başkanı Canan Oytan, hala endişe taşıdıklarını söylediler.
Kendilerine göre haklı oldukları konular var. Bakalım Aralık ayı sonunda çıkacak proje onları tatmin edecek mi? Veya proje hakkında ne gibi eleştirileri olacak?
İyi ve Kötü
*LEONARDO DA VİNCİ 'Son Aksam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de[..]
LEONARDO DA VİNCİ 'Son Aksam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı...
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında,korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi.
Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı,ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı....
Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı,başına gelenleri anlamamıştı.Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu...
Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü.Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesleşöyle dedi:'Ben bu resmi daha önce gördüm...' 'Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı. 'Üç yıl önce' dedi adam.. 'Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...
İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır...
Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır...
Kaynak: Paulo Coelho
AMACIM KİMSEYİ YERMEK DEĞİL
13 Kasım Perşembe günü, köşeme bir genç avukat arkadaşımız için yazmış olduğum yazı farklı algılanmaya sebebiyet vermiştir. Yazıda kimseyi yermek veya kötülemek amacı taşımamakla birlikte eğer o şekilde algılanmaya sebebiyet verildiyse diğer genç Avukatlardan af diliyorum.
FIKRA:
Karadeniz de adamın biri, boynunu bükerek bir zenginin yanına yaklaşır. Sadaka ister.
Zengin adam:
- Utanmıyor musun dilenmeye? Baksana güçlü kuvvetli bir adamsın.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...