Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yayınlanan Tasarruf Genelgesi'ni, "Vatandaş olarak porsiyonları küçültün. Ölmeyecek kadar yiyin. Sürünmek serbest, ölmek yasaktır. Çünkü ölürseniz vergi ödeyemez ve hiçbir işimize yaramazsınız. Biraz az yiyin ki acil saray yaptırmamız lazım" diye özetleyebiliriz.
Elbette efendimizin Marmaris'te yaptırdığı 650 buçuk milyon liralık yeni saray tasarruf kapsamına alınmadı. Ancak kamu kuruluşlarının alacakları 1 liralık gazetelerin alınması, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla yasaklandı. Bundan böyle kamu kuruluşları yerel gazeteleri almayacak ve çok acil (Ne demekse artık) durumlar hâriç ilan veremeyecek. Hükûmetimiz açıkçası yerel basının ölmesiyle kalması arasındaki farkı umursamadığını göstermiş oldu.
Söz konusu genelgeyi Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Türkiye Gazeteciler Sendikası protesto etti. Eskişehir'deki pek çok medya mensubu Adalar Mevkii'nde toplanarak, kararın kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Biz yerel basın olarak Ziraat Bankası'ndan 750 milyon Amerikan Dolarlık kredi alıp, sonra bu kredileri "Hacılamak" niyetinde değiliz. Onu yapanlar başkaları...
Geceliği 125 bin dolarlık otellerde masaj yaptırmak niyetinde de değiliz. Bunu yapanlar da başkaları...
Biz sadece habercilik yapıyor ve milletin müşterek sesi olmaya çalışıyoruz. Pandemiden dolayı devletimizin özgür basına destek olmasını beklerken, bir de köstek olmaları bizi rahatsız ediyor; hepsi bu kadar.
Ben hükûmetin bu kararnameyle bir taş atıp iki kuş vurmak niyetinde olduğunu düşünüyorum. Evvela gerçekten fakirlikten ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Kutsal askerlik tezkeresini bile satma noktasına gelen iktidarımızın yaptırdığı uçan ve kaçan saraylar, ekonominin belini büktü. Para yetiştiremiyoruz. İkinci niyet ise – tasarruf bahanesiyle – yerel basını da zapturapt altına almak. Bir memlekette ne zaman ki basın cendereye alınmaya çalışılır, işte o memlekette özgürlük de demokrasi de askıya alınmıştır.
Eskişehirspor Federasyon'a "Katılım Belgesi" teslim ederek, 12 Temmuz'da yapılacak fikstür çekimlerinde yer almayı hak etti. Vay be arkadaş; meğer ne kadar kötü bir duruma düşmüşüz. Her sene fikstürü belirlemek için yapılan kur'a çekimine katılmak bile dert oldu bizim için. Sevinmek mi lazım, yoksa ülüzülmek mi; doğrusu kebstiremedim.
12 Temmuz günü üzüntünün en büyüğünü yaşama ihtimalimiz var. Çünkü aynı gün Eskişehirspor camiası içinden bir başkan çıkaramazsa, Divan Kurulu anahtarları Vali Erol Ayyıldız'a teslim edecek. Yani kayyuma devredileceğiz. Yani çocuğu bakkala gönderip, un – yağ ve şeker siparişi vereceğiz...
Şimdiye kadar süreyi uzattık. İlk toplantıyı, ikinci toplantı takip etti. Bu ikinci kongrede ara verdik. Sonra verdiğimiz ara yetmedi ve bir kere daha ara verdik. Şimdi artık çalacak zaman kalmadı. 12 Temmuz'da neyin ne olacağı belli olacak. Bu kez son kez son olacak. Ya 12 Temmuz'da yola devam edeceğiz, ya da Eskişehirspor kapansın diye salyaları aka aka bakan malum FETÖ'cü çevreleri sevindireceğiz.
Rezillik diz boyu