Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
Bir peyzaj mimarı akademisyen olarak ‘Millet Bahçeleri ve Millet Kıraathaneleri’ çok önem verdiğim ve ülkemizde kamusal alanlar bağlamında yaratacakları sosyal fayda nedeniyle çok önemli projeler. Özellikle yapımı önerilen alanların niteliklerine baktığımızda millet bahçeleri, dünyada peyzaj mimarlığı alanında son yıllarda revaçta olan önemli dönüşüm ve kent içindeki atıl alanların geri kazanımı projeleri arasında yerini alabilecek nitelikte olabilecek. Bu konudaki en ünlü örnek, New York’ta yer alan High Line Parkı. Parkın yapım hikayesi oldukça ilginç. Kentin içinde eski bir demiryolu köprüsü bir kamusal alan olarak ünlü peyzaj mimarı James Corner tarafından tasarlanarak parka dönüştürülüyor. Parkın yer aldığı bölge çok tercih edilen bir bölge değilken, birden kentin en gözde ve tanınmış yerlerinden biri haline geliyor. Sayın Başkanımız Erdoğan’ın ifade ettiği millet parklarının projelendirileceği alanlara bakarsak önemli miktarı böyle bir dönüşüm içeriyor. Özellikle Atatürk Havalimanının ve Eski Stadyumların bu tür yeşil alanlara dönüşmesi, kentlerimizin açık yeşil alan sistemleri açısından çok değerli ve yapılacak bu millet parklarının bazıları belki de High Line Projesi kadar uluslararası literatürde yer alacak ve göz önünde olacak yeşil alanlar olacak.
Sayın Başkanımızın Beştepe’deki ilk yüz gün icraatları içinde bahsettiği öncelikli projeler içinde yer alan Millet Bahçeleri, beni Eskişehir Teknik Üniversitesinde çalışan bir peyzaj mimarlığı akademisyeni olarak bir başka konuda daha heyecanlandırıyor. Zira Millet Bahçeleri fikrinin doğduğu şehir Eskişehir. 2013 yılı Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkentinin şehrimize kazandırdığı yeni stadyum projesi sonrasında Prof.Dr.Nabi Avcı hocamızın eski stadyumun yeri için gündeme getirdiği bir kavram Milletin Bahçesi - Millet Bahçeleri. Bu alanlar nitelikleri anlamında doğru ve birbirleriyle tasarı özellikleri bakımından temel çerçevede uyumlu karakterde kurgulanabilirse, ‘Millet Bahçeleri’ kavramı uluslararası peyzaj mimarlığı literatüründe Eskişehir’in ve ülkemizin armağan ettiği bir kamusal alan türü olarak yer alabilecek yeni bir kavram olabilecek. Bu bakımdan gerçekten de çok özel bir yeri var millet bahçelerinin. Millet bahçeleriyle ilgili benim önemli bir öngörüm, bu alanların milletin ekoloji ve çevre duyarlılığı kazanacağı alanlar da olabileceği yönünde. Bunu sağlamak için bu alanlarda tasarım ve uygulamada yağmur suyunun geri kazanımı, yağmur hasadı, yenilebilir enerji kaynaklarından yararlanılması gibi ekolojik planlama ve tasarım ilkelerinin de ön plana çıkarılması uygun olacak.
Diğer konu ise Millet Kıraathaneleri. Bu kavram da aslında yine yeni bir kamusal alan tipi olarak uluslararası arası literatürde yer almaya aday. Sayın Başkanımızın ifade ettiği şekliyle Millet Kıraathaneleri aslında ağırlıklı olarak halkın okuma salonları olarak hizmet verecek kamusal alanlar olarak ön plana çıkacaklar.
Bir akademisyen olarak üniversitelerimizin kente ve kentliye yeterince yakın olmadığı yönünde çok sıklıkla yaptığım bir özeleştiri vardır. Bunu düşünmemin temel sebebi yüksek öğretim alanında dünyada ilk sıralarda yer alan tüm ülkelerde üniversite yerleşkelerinin önemli miktarının kent ve kentliden kopuk değil, bilakis kentliyi davet eden bir yapıda olmasıdır. Yani bu kurumlar, kentlileri davet eden kamusal alanlardır da aynı zamanda. Bu üniversite alanları açık ve yeşil alanlar, çeşitli rekreasyon alanları olduğu gibi aynı zamanda kütüphane gibi çeşitli kapalı alanlardır da. Yani aslında Üniversite yerleşkeleri bu ülkelerde en büyük millet kıraathaneleri ve millet bahçeleri gibi de hizmet etmektedir. Bu, bu kurumların yarattığı katma değeri artırmakta, ayrıca kente ve kentliye yabancılaşmayı da ortadan kaldırmaktadır. Bilimin en önemli görevlerinden birinin toplumsal fayda yaratmak olduğu düşünüldüğünde, bu görevi yerine getirmenin en temel yollarından biri akademinin kent ve kentliyle bağlarını güçlendirmektir. Bunu yüksek öğretim alanında gelişmiş ülkeler başarabilmiştir. Toplumsal gelişmişliğin bir diğer ölçütü de şüphesiz kitap okuma oranıdır. Bu anlamda millet kıraathaneleri atıl ya da kentliler tarafından fazla kullanılmayan pek çok kütüphaneyi sosyal hayata katacak ve bu alanları toplumsal faydaya daha çok hizmet eden bir noktaya taşıyacaktır. İşte bu kütüphaneler içinde bu gelişime ayak uydurması gereken kütüphanelerden bazıları da Üniversitelerde olacaktır şüphesiz. Böylece milletin üniversitesi milletine daha yakın hale gelebilecektir. Tıpkı diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi.
Herkese iyi haftalar, bol kitaplı ve okumalı günler dilerim.