Sadi Seda yazdı
CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığı’nın “Daraltılmış Danışma Kurulu” toplantısı, Odunpazarı İlçe’si kadar ses getirmedi!
Odunpazarı İlçe Danışma Kurulu toplantısı başından sonuna kadar basına açık yapıldığı için, partililer basının önünde ağzına gelenleri konuştular…
Örneğin İl Başkanı Sinan Özkar,”CHP’de kendimizi eleştirme hastalığından kurtulmalıyız”,
Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel de ,”Referandum bahanesiyle bazı kişiler delege çalışması yaptılar” demiş…
Aslında Özkar’ın söylemi doğru…
CHP’de bir birini eleştirmek genetik bir rahatsızlık…
Herkes birbirinin açığını aradığı veya eleştirdiği için, bir türlü beklenen başarı gelmiyor…
Birde bu eleştiriler özellikle basının göz önünde yapılıyor ki, duymayanlarda duysun diye!
İl Başkanı Sinan Özkar, doğru söylemiş.
”CHP’de kendimizi eleştirme hastalığından kurtulmalıyız” diyerek…
Kapalı kapılar ardında herkes içini dökmeli…
Çünkü orası bir aile meclisi…
Orada konuşanlar orada kalmalı…
Elbette var ise yanlışlar, hatalar dillendirilecek…
Demokrasinin gereği de bu…
Ama bu yüksek sesle bir birini kıracak, yaralayacak şekilde olmamalı…
CHP bu alışkanlığından vazgeçmediği sürece kamuoyunun gözünde hep,”bir birlerini yiyorlar” imajı kalacak veya eleştirisel konuşmalar üst üste eklenerek dilden dile dolaşacak…
AK PARTİ’DE
DIŞARI SIZMIYOR
Bakın AK Parti’ye…
AK Parti’nin İl ve İlçe Danışma Kurulları’nda da zaman zaman eleştiriler oluyor…
Ama bütün bunlar aile meclisinin içerisinde yapıldığı için dışarıya sızmıyor…
Veya basın mensuplarının gözü önünde yapılmıyor…
“Kol kırılır, yen içinde kalır” düşüncesiyle konuşulanlar dışarıya sızmıyor…
Dışarıda,”AK Partililer bir birini yediler” diye eleştiriler duyulmuyor…
Aile içerisinde çocuklar anne, babasını eleştirebilir…
Anne ve babalarda çocuklarına attıkları adımların yanlışlığı konusunda uyarılar yaparlar....
Ama bu eleştiri veya uyarılar ne çocuklar ne de anne-babalar tarafından evin dışına taşınmaz…
VURAL YÖRÜK’Ü
KUTLUYORUM
CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığı Daraltılmış Danışma Kurulu da toplandı…
Mutlaka bu toplantıda da aile içi meseleler gündeme getirilmiştir…
Getirilmesi de doğru…
Ama dışarıya bir kelime dahi eleştirisel söz veya sözler sızdırılmadı…
CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Danışma Kurulunda söylediği sözler dikkat çekici…
Kimseyi kırmayan, ayrıştırmayan “evet” diyenleri de,”hayır” diyenleri de kucaklayan bir konuşma olmuş…
Vural Yörük’ün konuşmasından kısa bir alıntı:
“Başta Eskişehir’de birlikte yol yürüdüğümüz, yürekleri birleştirdiğimiz, iktidarın onca baskısına, zulmüne karşı direndiğimiz ve sadece yüreklerimizle yönettiğimiz bu seçim süreci için ‘Hayır’larımızı çoğalttığımız, yüksek sesle ‘Hayır’ dediğimiz bu süreç için Eskişehir’de yaşayan herkese teşekkür ediyorum. ‘Evet’ diyen yurttaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Onlara karşı da bizim eksik olduğumuzu düşüyorum. Demek ki iyi anlatamamışız. Çünkü iyi anlatabilseydik, hepsine ulaşabilseydik Eskişehir’de ‘Hayır’ oyları daha da uçacaktı buna inanıyorum. Başka? Farklı renkler, farklı sesler bir araya geldik, demokrasi paydasında buluştuk. Bu paydayı büyütmek zorundayız. Kısır çekişmelere, kısır tartışmalara bu alanı hapsetmemeliyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu referandum sürecinde hiçbir zaman öne çıkmadık ve çıkmayı da düşünmedik. Niçin? Çünkü sorun bir ülke sorunu, sorun bir partinin sorunu değil hepimizin ortak sorunu...”
“BU BİRLEŞMEYİ
KORUMAK LAZIM”
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a da ayrı bir paragraf açmak istiyorum…
Her zamanki gibi yapıcı ve herkesi, her kesimi kucaklayan bir konuşma yapmış…
Parti içerisinde son günlerde yaşananları da şöyle yorumlamış:
“Hiç kimseye gerek yok, biz kendi kendimize o kadar güzel çelmeler takıyoruz ki. Karşı tarafı güldürüyoruz kendimize. O yüzden Eskişehir’de olsun, Genel Merkezde olsun bu beraberliği hiç bozmamız lazım.”
16 Nisan’da yapılan Anayasa Referandumunda “Hayır” oylarının Eskişehir’de 57,5 Tepebaşı ilçesinde ise yüzde 58,9 çıkmasında Saadet ve Milliyetçi Hareket ile merkez sağ partililerinin de büyük katkısını olduğunu üzerine basa basa vurgulamış…
Yani, Eskişehir’de “hayır” çıkmasında sadece CHP’nin başarısı olmadığını da hatırlatmış…
Ataç’ın konuşmasından da kısa bir alıntı;
“Hepimiz Tepebaşı’nda referandumdan çıkan sonucu gördük. Bu sonuçta hepimizin büyük başarısı olduğu kadar Saadet ve merkez sağ partililerin, MHP’lilerin de büyük katkısı olduğuna inanıyorum. Referandumu çok iyi okumak lazım. Çok mesajlar var. Her ne kadar hileyle hurdayla, devlet eliyle hile yapıldığını düşünsek de net olarak ‘Hayır’ çıktığını gözlemliyoruz. Tepebaşı bölgesinin kasım ayı ile kıyaslamasını yaptım; bu seçimde AKP 25 bin geriliyorlar. Bizim oylarımız 51 bin artıyor. Yani Tepebaşı’nda ilk defa 137 bine çıkıyor ‘Hayır’ oyu. Demek ki bu birleşmeyi çok iyi korumak lazım. Benim yıllardır Tepebaşı’nda yaptığım iş oydu. Ben her seçimde en az yüzde 15 sağdan oy alırdım ve bunu korumaya çalışırdım. Ama bu hayır oyunda bu iş daha farklı noktaya gitti. Onun için bu dirsek temasını, birlikteliğimizi kesinlikle bozmamız, aksine ‘Evet’ten daha fazla oy almaya çalışmamız lazım.”
CHP’liler Ahmet Ataç’ın bu sözlerinden gerekli mesajları almalılar…
Tekrar ediyorum her kesimi, her görüşe sahip insanları ayrıştırmayan, aksine kucaklayan ifadeler bunlar…
*--******
FIKRA
BİR KEMİK ATIVER
Mevlana Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir.
- Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini...