Prof. Dr. Alper Çabuk, küresek iklim değişikliklerine değiniyor...
Son birkaç haftadır küresel iklim değişikliklerini yazıyorum malum. Üstüne geldi, Eylül ayı ortalama küresel sıcaklıkları açıklandı ve sürpriz olmadı, Eylül ayı ortalama sıcaklık değerlerine göre kaydedilmiş en sıcak dördüncü Eylül ayı oldu.Açıklanan verilere göre geçtiğimiz ay küresel ortalama sıcaklıklar, 20 yüzyıl ortalaması olan 15°C’nin 0,78°C derece üstünde gerçekleşti. Bu dönemde ortalama yüzey sıcaklığı 20 yüzyıl ortalaması olan 12.0°C’nin 1.02°C derece üstünde, ortalama okyanus sıcaklıkları ise 16.2°C’nin olan ortalamanın 0.69°C derece üstünde oldu. Dahası var, son beş Eylül ayı 1880’den berikaydedilmiş dönemdekayıtlardaki en sıcak beş Eylül ayı oldu. Şimdiye kadar en sıcak Eylül ayı 2015 yılında yaşanmış ve küresel sıcaklık ortalaması ortalamanın 0.93°C üstünde gerçekleşmişti. Küresel ortalama sıcaklıklarınartışına bağlı olarak Kuzey Kutbu ve Antartika’daki ortalama buzul genişlikleri de gerilemeye devam etti. Yapılan açıklamalara göre Kuzey Kutbu genişliği 1981-2010 ortalamasının %26,5 altına inerek ortalamadan 656 bin mil-kare, Güney Kutbu ise ortalamanın %3,3 altına inerek 6,9 milyon mil-kareye geriledi. Tüm buzulların erimesi durumunda deniz sularının 65 metre yükselmesive ortalama sıcaklık 14 dereceden 26 dereceye çıkması bekleniyor. Bu senaryo gerçekleşirse pek çok yer sular altında kalacak ve dünya genelinde canlı türleri ciddi anlamda yok olacak. Tarımsal üretim insanların beslenmesine cevap veremeyecek hale gelecek ve bu belki insan neslinin de sonu olacak. Küresel ısınmanın ve küresel ısınmaya bağlı küresel iklim değişikliklerinin ana sorumlusu çevreyi umursamayan kalkınma anlayışımız. Küresel iklim değişiklilikleri üzerinde en fazla etkisi olan ülke ABD. İşin enteresan yanı küresel iklim değişikliklerine bağlı olumsuz etkilerden maddi olarak en fazla etkilenen ülke yine ABD. Geçtiğimiz günlerde yine iki kasırgayla karşı karşıya kaldı. İlki Florence ikincisi Michael kasırgası. Michael kasırgasının son yüzyılın en büyük kasırgası olduğu söyleniyor. Bu iki kasırganın bıraktığı tahribat yüz milyarca doları buluyor. Özetle söylemek gerekirse, medeniyetimiz ulaştığı noktada binlerce yıllık medeniyetimizi tahrip ediyor. Yapılması gereken şey kalkınmadan vazgeçmek değil. Kalkınırken çevreye verdiğimiz zararı en aza indirecek tedbirleri araştırmak ve çözümleri ortaya koymak, özellikle küresel iklim değişiklikleri üzerinde en fazla etkisi olan fosil yakıt tüketimini olabildiğince minimize etmek çok önemli. Bu kapsamdaDünyada pek çok ülke fosil yakıtlı araç satışlarını sona erdireceğini ve bu sayede şirketlerin elektrikli araç geliştirme çabalarını hızlandırmaya yönelik bir teşvik oluşturmayı amaçladıklarını açıklıyor. Bunun bir örneğini Almanya, Norveç,Çin, Hindistan, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin ardından İsrail de gösterdi ve fosil yakıt kullanan araçların satışını ilerleyen yıllarda durduracağını açıkladı. Avusturya, Portekiz, İspanya, Danimarka, İrlanda, Japonya, Güney Kore, Hollanda gibi ülkeler de bu konuda niyet beyan eden ülkelerden. Ustanın ‘’medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’’ derken bahsettiği tek diş olsa olsa bilim ve teknolojidir. Gün, o kalmış tek dişle, medeniyetimizi yeniden inşa etme günüdür. Bir yerden başlamak gerekiyorsa, fosil yakıt kullanımını azaltmaktan başlamak gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynakları üzerine medeniyetimizin sürekliliği sağlamaya yönelik arayışları hızlandırmamız gerekiyor. Aksi takdirde medeniyetimizin binlerce yılda oluşturduğumuzun medeniyetimizin sonunu getirmesi tahmin ettiğinizden çok daha kısa sürecek. Herkese iyi haftalar dilerim.