Bir maskeli baloda yarışma düzenlenmiş…
Konu:
“Katılanların giysileri ile mesaj iletmesiymiş.”
Mesajını giysisi ile en iyi anlatan kişi ödüllendirilecekmiş.
Gece yarısından sonra kazanan belli olmuş.
Jüri başkanı birincilik ödülünü verirken açıklamış:
“Gördüğünüz gibi beyefendi, üzerine fazla bir şey giymemiş.
Ama kafasındaki maske onun hava kirliliğine karşı olduğunu, elindeki gül çevrenin yeşillendirilmesinden yana olduğunu ve prezervatif de nüfus planlamasından yana olduğunu gösteriyor…”
“Hayır” demiş yarışmanın birincisi…
“Hiç de öyle değil. Benim iletmek istediğim mesaj:
“Prezervatifle aşk yapmak, gaz maskesiyle gül koklamaya benzer” anlamına geliyordu…”
--//--
TBMM’deki 550 milletvekilinin:
“81’i kadın.”
Gene 550 milletvekilinin:
“498’i yüksek tahsilli.”
Bayan milletvekili sayısının artması...
Ve de…
Yüksek tahsillilerin çoğalması...
Ülkemiz adına güzel de...
“TBMM’deki küfürleşme neden önlenemiyor dersiniz?”
Usta gazeteci Yavuz Donat şöyle diyor:
“Ama olmuyor işte… Meclis’teki kadın milletvekili sayısının artması. Yüksek öğrenimlilerin Meclis’i doldurması. Üslup kirliliğini önlemeye yetmiyor.”
Sayın Donat’ın köşesinde yer verdiği “Poşetlik Sözler” gerçekten ilginç...
“Meclis’te bir vekil, diğerine O..çocuğu diyor.”
Diğeri yanıt veriyor:
“Ben senin ananı avradını…”
Konuşurken parmağını sallıyor ve şunları söylüyor:
“Şimdi size parmağımı sallıyorum ama… Daha sonra neremi sallayacağımı göstereceğim…”
Sayın Donat nokta koyuyor yorumuna:
“Siyasetçi bindiği dalı kesiyor…”
Ardından ders veriyor bazılarına:
“Kendi ayağına kurşun sıkıyor… İçinde bulunduğu kurumun saygınlığını, kendisi yok ediyor…”
--//-
Yaklaşık 30-40 bin oyla seçilen…
Ayda ortalama 20 bin lira maaş alan bir milletvekilini düşünün…
Bir de aklınıza:
“Daha sonra neremi sallayacağım” diyenleri getirin...
Ardından da ne ve nasıl günlerde yaşadığımızın yorumunu yapın...
Bir hayli ilginç değil mi?
Günlerin getirdiği
-Nabi Avcı’ya soru önergesi—
Ülkemizde akla hayale gelmedik konular tartışılıyor. Hemen her gün okullarda öğretmenleri tarafından tecavüze uğrayan öğrencilerden söz ediliyor. Öğretmenler hakkında soruşturma açıldığını, çocukların okuldan alındığını yazıyor gazeteler… Öğretmenler üzgün… Öğrenciler tedirgin… Analar-babalar öfkeli… Herkes soruyor “Bu işin sonu nereye varacak?”..
Her neyse… Milli Eğitim bu konuda en fazla eleştiri alan kurum durumuna geldi. Önceki gün okudum… CHP’li Milletvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Levent Gök, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında gensoru önergesi verip “bu gidişin” düzeltilmesini istemişler.
CHP’li üç milletvekilinin verdiği gensoru önergesinde Milli Eğitim Bakanı için şöyle deniyor “Ensar… Türgev… Birlik… Hayrat… Hizmet Vakıfları bakanlıkla anlaşıp, okullarda faaliyet gösteren vakıflardır… Bu vakıfların hemen tümü
Bakanlar Kurulu kararı ile vergiden muaf sayılmışlardır. Denetimsiz yapılanmadan güç alan bu kurumlar açtıkları yuvalarda uygun ortam bulmuşlardır. Bu ortam bilinçli olarak MEB tarafından sağlanmıştır. Bakan Nabi Avcı ve bakanlık görevlileri yetkilerini vakıf, cemaat ve derneklere teslim ederek yönetim gücünü kaybetmiştir...”
Evet CHP’li üç milletvekilinin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında hazırladığı “gensoru” önergesi böyle… Bekleyip göreceğiz… Sonuç ne olacak? Daha önce yaşananlar gibi “TBMM’de çoğunlukta olan iktidar partisi önergeyi ret mi edecek? Yoksa ülkede neler oluyor? Okullarda yaşananlar nedir? Şöyle ucundan kıyısından bakalım mı denecek?..
Hemen belirtelim… Benzeri olayların ucunun ilimizde de görünmeye başladıklarını duymaya başladık. Duymaya başladığımız önemli konu da okullarda yaşanan tedirginlik… Dileriz ki tatsız bir olaya meydan verilmez… Okullarımızda huzursuzluğa yol açan bir olumsuzluk yaşanmaz… Valiliğin el koyduğu olay tarafsız biçimde araştırılarak gerçek neyse ortaya çıkarılır.