Dünya koronavirüs salgınında kritik eşiği aşmışken, BioNtech ve Pfizer ortaklığında geliştirilen aşıyla ilgili müjdeli haber (!) geldi. Peki aşı, pandemiye karşı kısa sürede beklenen mucizeyi yaratacak mı? Lafı uzatmaya gerek yok. Hayır! Türk bilim insanlarının da ortak olduğu BioNtech'in geliştirdiği aşı, aşının etkinliğinin belirlenmesi ile birlikte tüm gözleri üzerine çekmiş olsa da, onay alındıktan sonra dağıtımı için en az 1-2 yıllık bir sürece ihtiyaç var ve bu süreçte önlem almaya devam edilmesi gerekiyor. Hatta aşı olan kişilerin bile maske takmaya devam etmesi gerekiyor.
Aşının yüzde doksan oranında etkili olduğu düşünüldüğünde, ülke nüfusumuzun yüzde 66’sına karşılık gelen yaklaşık 50 milyon vatandaşımız, dünya genelinde yaklaşık 5 milyar insan aşılanana kadar, bir sürü bağışıklığından söz etmemiz mümkün değil. Bir türlü anlaşılmayan şey aşıdan daha etkili bir silahımız var zaten; maske, mesafe ve temizlik…
Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi, virüse karşı en büyük silahımız olan maskelerle ilgili ABD’de bir grup bilim insanı, maskelerinin toplu kullanımının koronavirüse karşı bir tür kaba aşı görevi gördüğünü iddia ediyor. Bu bilim insanlarına göre; nüfusun büyük bir kısmı tarafından takılan maskelerin, özellikle cerrahi ve kumaş olanların mükemmel olmadığı ve bazı viral partiküllerin kullanıcının hava yollarına girmesine izin verdiği, bu şekilde insanları tekrar tekrar küçük miktarlarda Covid-19'a maruz bırakmanın, vücutlarını virüsü tanıma ve virüsle mücadele etme konusunda eğitme olanağı sağladığı, böylece insanların bağışıklık kazanabileceği iddia ediliyor. New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, maskelerin Covid-19'a karşı bir miktar bağışıklık sağlayabileceği fikrinin, yeniden enfekte olmayı önleyen koruyucu bağışıklık tepkisi oluşturmak için düşük dozlarda bir patojenle insanları kasıtlı olarak enfekte etme uygulaması olan ‘variolasyon’ teorisine dayandığı ifade ediliyor.
Californiya Üniversitesinden salgın hastalıklar uzmanı Monica Gandhi ve epidemiyolog Profesör George Rutherford bu teoriyi “Virüsü kapabilir, ama asemptomatik olabilirsiniz. Yani, asemptomatik enfeksiyon oranlarını maskelerle artırabilirseniz, belki bu popülasyonu aşılamanın (variolation) bir yolunu bulabilirsiniz” şeklinde açıklıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) Direktörü Redfield, ABD Kongresinde yapılan oturumda salgınına karşı son dönemde gelinen noktayı değerlendirirken, bu iddiayı “Aşı bulunsa bile, bunun bir gecede salgını bitirmeyeceğini, maskenin işe yaradığına ilişkin çok net bilimsel kanıtları olduğunu, yüz maskesinin Covid-19'a karşı korunma noktasında aşıdan daha garantili" olduğu ifadesiyle bir adım daha ileri taşıyor. Konuşmasında aşının herkeste aynı oranda işe yaramayabileceğine dikkati çeken Redfield, maskenin ise doğru kullanan herkesi büyük oranda koruyacağını belirtiyor. Redfield konuşmasında "Yüz maskeleri şu an elimizdeki en önemli ve güçlü kamu sağlığı aracı ve herkesin bu maskeleri kullanmalarını şiddetle tavsiye etmeye devam edeceğiz" diyor.
Özetle aşı çalışmaları büyük bir hızla devam etse de, Covid-19 için en büyük silahımız sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymakla birlikte maske takarak, ağzı ve burnumuzu kapatmak, böylece virüs bulaşma riskini azaltmak. BioNtech’in aşıyla ilgili başarısının yarattığı tartışma ortamı, bir yandan da, maske takmanın koronavirüs salgını konusunda en büyük silahımız olduğunun, mutlaka kullanılması gerektiği gerçeğinin altını bir kez daha çizilmiş olmasını sağladı. Biz de Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak, pandeminin başladığı ilk günlerden itibaren, hem siperlikli maske, hem yıkanabilir bez maske, hem de çeşitli koruyucu kıyafetler üreterek, aynı zamanda maskelerin ve koruyucu kıyafetlerin etkinliğini artırmak konusunda bilimsel çalışmalar yaparak, Üniversite olarak pandemiye karşı önemli bir toplumsal görev üstlendiğimizi gururla ifade etmek istiyorum.
Lütfen unutma… Mucize sensin… Maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat edersen…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...