Yaşamın İçinden
Masaj yapanlar, yaptıranlar
Okurlarımız anımsarlar.
4 Şubat 2013 günü bir yazımın başlığı aynen şöyleydi:
“Masaj salonları dikkatimi çekti”
Adını vermeyen okurumuzun uyarısı üzerine yazmış ve demiştim ki:
“Kimseyi suçlamak istemiyorum. İsteyen istediği yere reklam verir.”
Ancak denetlenmesi gerekir.
Bu uyarıdan sonra, baktım; masaj salonları hakkında soruşturma başlatıldı.
Ardı ardına ucundan kıyısından masaj salonları yazılmaya başlandı.
Dün de Eskişehir gazetelerinin tümünde haber olarak verilince benim de yazmam şart oldu.
İşte habere ilişkin başlıklar:
“7 eve fuhuş baskını. Fuhuş yapıldığı iddia edilen masaj salonlarına baskın yapan polis 13 kişiyi gözaltına aldı.”
“Fuhuş yapıldığı iddiasıyla gündeme gelen masaj salonlarına baskın yapıldı.”
“Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Fethi Özkara “Denetim yetkisi bizde değil” dedi.
“Masaj salonu operasyonunda 27 gözaltı. Kocaeli’den gelmişler.”
“Masaj salonlarına baskın.”
“Masaj salonlarına gece baskını.”
--//--
Bir hayli ilginç değil mi?
Masaj salonları üç aydır takipteymiş.
Biz yazdıktan sonra yukarıdaki bilgiler basına yansıyor.
Bu arada şimdiye kadar sesi çıkmayan, Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Fethi Özkara bu konudan rahatsız olmuş ki:
“ Denetim yetkisi bize ait değil”diyor ve ekliyor:
“Bize bağlı 5 masaj salonu var. Soruşturmaya karışanlardan bize kayıtlı olan varsa, meslekten men ederiz.”
---//--
Merak etmeye başladım:
“Masaj salonlarına kim izin veriyor? Denetimini kim yapıyor?”
Adam masaj yaptırırken kolu kırılsa, ücret alındığı halde makbuz verilmese, falan filan…
Kim sorumlu olacak?
Sağlık Müdürlüğü mü?
Milli Eğitim mi?
Gençlik Spor İl Müdürlüğü mü?
Belediyeler mi?
Eskişehir Ticaret Odası mı?
Vergi Müdürlüğü mü?
Emniyet Müdürlüğü mü?
Meslek Odaları mı?
Berber ve Kuaförler Odası Başkanı Fethi Özkara’nın şu sözleri çok ilginç:
“ Bu yerler işletme olarak açılıyor. ETO’ya kayıt olduktan sonra bazı yasal boşluklardan yararlanıp, masaj salonu adını alıyor. Bunun düzeltilmesi lazım. Odalar denetim yapsa da cezai yaptırım uygulayamıyor.”
--//--
İnceleyin, temelinde insan sağlığı yattığı için masaj salonları, bu kurumların hepsiyle ilgisi olan bir kuruluştur.
Üstelik masaj salonlarının hepsini suçlamak yanlış olur.
Öyleyse Valilik ve Emniyet tarafından, gerçekleri net biçimde ortaya çıkarmak için gerekli denetim mutlaka yapılmalı ki, “kurunun yanı sıra yaş da yanmasın.”
Günlerin getirdiği
Dün dündür bugün bugündür
“Bizim memlekette siyaset, ilkeler üzerinden değil, koltuk hesapları üzerinden yapılır. Milletin hafızası zayıf olduğu için bu tipler siyasette ipin üzerinde kalmayı başaran cambazlar gibi hep var olurlar. Süleyman Soylu geçen gün şöyle bir söz söylemişti: “Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanıdır.”
Milliyet’te Soylu’nun DP Genel Başkanı iken söylediği sözlerden bir seçki yayınlandı. Okuyalım. Ve hep beraber gülelim diye aktarıyorum.
“Ey Recep Tayyip Erdoğan. Boyun eğdin. Emir eri oldun. Milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü. Recep Erdoğan. (31 Aralık 2008). Yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet, Türkiye’yi yolsuzluk çukuru içi ne batırdı (25 Şubat 2009). AKP mensupları uzun zamandır genel başkanları ve başbakanlarını, Başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor. (14 Mayıs 2009)” Yukarıda ki satırları Hürriyet’te Mehmet Yılmaz’ın köşesinden aldım.
Süleyman Soylu’nun DP Genel Başkanı olduktan sonra Başbakan’ın davetiyle AKP’ye katılıp Genel Başkan Yardımcısı olmasını anımsatan sayın Mehmet Y. Yılmaz yazısının başlığını ”Beşer şaşar. Arşiv unutmaz” şeklinde koymuştu. Ben de DP’liler daha iyi anlasın diye özür dileyerek Süleyman Demirel’in ünlü “Dün dündür, bugün bugün” sözünü başlık ettim. Gerçekten “Beşer şaşsa da arşiv unutmuyor”
ESOGO için kısa bir not
Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Sayın Hasan Gönen’in “Rektörlükçe verilecek Basın Kokteyli’ne ilişkin davetini aldığım halde icabet edemedim. Aksilik geçen yılda böyle olmuştu. 6 Şubat 2013 günü Tepebaşı Belediye Meclisi toplantısı olduğu için arkadaşlara “Hasan Hoca yanlış anlamasın. Geçen yıl da katılamamıştım. Bu yılda öyle oluyor. Selam söyleyin. Yanlış anlamasın” demiştim.
Basın için böyle bir geceyi düşündüğü için Rektör Prof. Dr. Hasan Gönen ve ekibine teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Murat Bey’in imajı
Murat Canözer, ilk kez aday olduğu Tepebaşı Belediye Başkanlığı adaylığında başarılı olamayınca, çekilmişti köşesine. Soranlara ise ”İşime bakıyorum. Çok öne çıkmak bana yaramıyor. Yüzüm fazla eskidi galiba. Onun için de bir süre aktif politikadan uzak duracağım” dediğini duymuştuk. Gerçekten de Murat Canözer kaybettiği seçimden sonra görünmemişti politik ortamda. Murat Canözer görünmemişti, ama arkadaşlarının kendisini yalnız bırakmayarak, Canözer’in mekanını danışma ve buluşma merkezi yaptığını duymuştuk. Bu arada AKP’ye katılan İbrahim Atıcı bir sohbetimizde ”AKP’de arkadaşlarımız var elbette. AKP’ye katılmadan önce de konuşuyoruz. Bundan sonra neler olur zamanla belli olacak. Haklısın Murat Canözer Faziletli günlerde bizim en iyi arkadaşımızdı” demişti. Bizim Sadi Seda yazısında, Murat Canözer’in Tepebaşı’ndan tekrar aday olabileceğini yazmış. Ne Canözer, ne de Tacettin Sarıoğlu bir daha aday olmazlar, bir başka deyişle yapılmazlar. Murat Canözer’in yeni resmini ilk kez gördüm. Sakalını kısalması, saçlarını ayırması ve biraz da kilo alması yakışıklı yapmış kendisini.