Yaklaşık 11 yıldır bilimsel temelli sosyal, siyasal, memnuniyet ve pazar kamuoyu araştırmaları yapan ASAL Araştırma ve Danışmanlık, önemli bir çalışmaya imza atmış.
Yaklaşık 11 yıldır bilimsel temelli sosyal, siyasal, memnuniyet ve pazar kamuoyu araştırmaları yapan ASAL Araştırma ve Danışmanlık, önemli bir çalışmaya imza atmış.
ASAL Araştırma, 22-29 Eylül’de 26 ilde 2 bin 520 kişiyle yaptığı "Türkiye Siyasi Gündem" anketinin sonuçlarını duyurdu.
Ankete katılanlara yöneltilen “Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna verilen yanıtlar aslında bilinen gerçeklerin oransal karşılığı...
Vatandaş geçinemediğini, kazandığı parayla ayakta kalmanın imkansız olduğunu adeta haykırmış.
Buna göre ankete katılanların ezici çoğunluğu yani yüzde 56,8’i en önemli sorun olarak ekonomiyi gördüğünü ifade etti.
Adaletsizliği yüzde 8,2 ile ikinci sorun olarak gören yurttaşın, ülkede yüzde 5 ile üçüncü en önemli sorun olarak mültecileri sayması dikkate alınması gereken bir konu.
Diğerleri ise yüzde 4,5 ile işsizlik, yüzde 4,2 ile eğitim, yüzde 3,5 il şiddet olayları, yüzde 2 ile ahlaki değer kaybı, yüzde 1,8 ile güvenlik ve Asayiş, yüzde 0,9 ile kentsel dönüşüm ve deprem, yüzde 0,8 ile terör, yüzde 0,5 ile sağlık, yüzde 5,7 ile her şey sorun, yüzde 3,1 ile diğer nedenler sıralanıyor.
Sorun yok diyen yüzde 0,6’lık grubu oluştururken, yüzde 2,4’lük kesim ise fikir beyan etmemiş.
Bu kamuoyu araştırması malumun ilanı olmuş.
Başka söze gerek var mı?
Acemoğlu’na Nobel kazandıran çalışması
İlk ve orta öğrenimini Türkiye’de tamamlayan, ardından eğitim ve akademik kariyeri İngiltere ve ABD’de geçen 57 yaşındaki Kamer Daron Acemoğlu ile ne kadar gururlansak az.
Kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmalarından dolayı Simon Johnson ve James Robinson ile Nobel Ekonomi Ödülüne layık görülen Acemoğlu, Orhan Pamuk ve Aziz Sancar'dan sonra Nobel Ödülü kazanan üçüncü, Nobel Ekonomi Ödülü kazanan ise ilk Türk.
Nobel Komitesi'nin yayınladığı açıklama metninde yer alan Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen Acemoğlu, Simon Johnson ve James Robinson’un çalışmalarına yapılan atıflar sanki Türkiye’yi anlatıyor.
Oksijen gazetesinin derlediği haberde, Nobel metni Acemoğlu’nun çalışmalarına konu ettiği kavramlarla dolu olan bu metni dikkatinize sunuyorum:
“Bazı ülkeler, çıkarcı kurumlar ve düşük ekonomik büyüme ile kapana kısılmış durumdadır. Kapsayıcı kurumların hayata geçirilmesi herkes için uzun vadeli faydalar sağlayacaktır, ancak çıkarcı kurumlar iktidardaki insanlar için kısa vadeli kazançlar sağlar.
Siyasi sistem onların kontrolde kalacağını garanti ettiği sürece, kimse onların gelecekteki ekonomik reform vaatlerine güvenmeyecektir. Ödül sahiplerine göre, bu yüzden hiçbir gelişme kaydedilmiyor.
Ancak olumlu değişim vaatlerinin inandırıcı olmaması, demokratikleşmenin bazen neden gerçekleştiğini de açıklayabilir. Devrim tehdidi olduğunda, iktidardakiler bir ikilemle karşı karşıya kalırlar.
İktidarda kalmayı tercih eder ve ekonomik reformlar vaat ederek kitleleri yatıştırmaya çalışırlar, ancak halkın durum düzelir düzelmez eski sisteme dönmeyeceklerine inanması pek olası değildir. Sonunda tek seçenek iktidarı devretmek ve demokrasiyi tesis etmek olabilir.”
Nasıl, tanıdık geldi mi?