Eskiden Eskişehir'e bir bakan gelmeden önce büyük olay olurdu. Günler öncesinden gazeteciler henüz gerçekleşmemiş ziyaretin analizini yapar, muhalefet partileri eleştiri ve isteklerini sıralamaya başlardı. İktidar partisinde ise tatlı bir telaş olurdu. AK Partililer hem ev sahibi olmanın sorumluluğunu taşır hem de "Hazır Bakan Bey gelmişken" Ankara'dan neler kopartabileceklerinin hesabını yapardı. Bakan Bey'in Eskişehir'e gelişi de olay olur, her sözü önemle not alınır, yerel televizyon ve internet siteleri yayın akışını durdururdu. Bakan Bey'in çiböreği eliyle yediğinden, çayına şeker atıp atmamasına kadar en ufak – ve bazen de gereksiz – ayrıntılar bile gündeme otururdu.
Şimdi Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu'nun Eskişehir'e gelişine bakıyorum da, şaşkınlıktan küçük dilimi yutuyorum. Koskoca bakan gelmiş, gazetelerin birinci sayfasında haber bile olamamış. Sayın Kasapoğlu'nun tek bir sözü, tek bir gazete tarafından birinci sayfaya konulmuş. O da "Hamd olsun yurtlarda güvenlik çok iyi" mealindeki sözleri. Tam da Yunus Emre Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndaki skandalın üzerine bu sözleri söylemiş. Artık güler misiniz, yoksa ağlar mısınız orası size kalmış. Ben artık işi deliliğe vuruyorum; böyle skandal üstü skandallara gülüyorum.
Asıl şaşırtıcı olan ise spora bakan Bakanın, tenezzül edip de Eskişehirspor'un kapısını bile çalmamış olması. Muhtemelen spora bakan Bakan, "Şimdi Eskişehirspor'un bi sürü sorunu vardır. Yöneticiler kafamı şişirmesinler" diye içinden geçirmiştir. Halbuki benim bildiğim spora bakan bakanlar sorunlara uzaktan baksın diye değil, sorunları çözsün diye bakan olur. Demek bizde spora bakan bakanımız, "Maksat spor olsun" diye bakanlık yapıyor.
Sayın spora bakan bakanımız Eskişehirspor tesislerine uğrasaydı sevinirdik. Kendisinden Eskişehirspor olarak öyle atla deve şeyler de istemezdik.
Ama hiç olmazsa kapımızı çalıp, bir bardak çayımızı içmesini isterdik. Çok şey mi istemiş olurduk?..
Ülkemizde ne zaman toplumun bir konuda tepkileri çoğalıyor, sevgili hükûmetimiz hemen "Nabza göre şerbet" veren açıklamalar yapıyor. Bunun son örneğini mülteci meselesinde gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız mültecilerin "Gönüllü" olarak gönderilmesi için çalıştıklarını açıkladılar. Halbuki daha 1 ay önce "Muhalefet seçimi kazanınca Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz" açıklamaları yapılmıştı. Yine Devlet Bahçeli de partisinin grup toplantısında "Bayram için memleketine giden Suriyelilerin geri dönmesine gerek yoktur" mealinde açıklamalar yaptı. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Bayram gidişine müsaade etme konusunda kısıtımız var" açıklamalarında bulunmuş. Anlaşıldığı kadarıyla Sayın Soylu meseleyi tamamen yanlış anlamış. Biz vatandaşlar mültecilerin sınırdan dışarı çıkmasının engellenmesini istemiyoruz. Bilakis çıksınlar, memleketlerine bayrama gitsinler, geri dönüşte de içeri alınmasınlar. Şu işe bakın; mültecilerin içeri girmesini engelleyeceğimize, dışarı çıkmasını engelliyoruz...
Emeklilere verilen Bayram ikramiyesinin kaç para olacağı uzun uzun tartışıldı. Öncelikle eğri oturup doğru konuşalım, hükûmetin emekliye bayram ikramiyesi vermek gibi bir zorunluluğu bulunmuyor. Ancak yine eğri oturup doğru konuşalım, hükûmetin emekliye insan gibi yaşayacağı bir maaş vermesi gerekiyor. Ayda 2 bin 500 lira maaş alan emeklilerimiz olduğu düşünülürse, hükûmetimizin vazifesini yapamadığı ortaya çıkar. Bari 1.100 lira olan ikramiyeyi bayram öncesi makul bir rakama çıkartsalardı. Oysa ki bırakınız makul bir zammı, tek kuruş zam yapılmamış. Halbuki resmi verilere göre bir yıllık enflasyon yüzde 61 civarında. Yine EYT'liler ve 3.600 ek gösterge hakkında verilen sözlerin de tutulmadığını görüyoruz. Asgari ücret de yıl içerisinde ayarlanmayacak. Asgari ücretle geçinen vatandaşlarımız, 12'inci ayın sonuna kadar aynı maaşla idare etmeye çalışacaklar.
Parasızlık işte böyle bir şey işte. Önce şehitlerimizin birbiri ardına gelmesine bakmadan "Bedelli" uygulamasıyla askerlik tezkeresi satışa çıkartılır. Daha sonra 400 bin dolara emlak alana vatandaşlık belgesi satılır. Emekliye ise yüzde 0 zam yapılır. Mahzuni Şerif "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" dememiş boşu boşuna. Ama yine de karamsarlığa kapılmayın. Çok şükür yesyeni ve gıcır gıcırından saraylarımız var. Allah olmayan garibim Almanlara da versin...
Eskişehirspora uğrasa bir türlü uğramasa bir türlü siz de bu zihniyet varken uzak dur en iyisi
Trabzona gitsin de Ts e uğramasın.Ne olacağını herkes biliyor. Belki bakan bile değşir.
Oldu birileri harvurup harman savursun devletin bakanı gelip halkın parasıyla sizi kurtarsın Kerem bey buna sizde inanıyorsunuz ama sırf muhalefet etmek için bunu dile getiriyorsunuz
Batan kulupleri bir gecede ihya edip süper ligde şampiyon yapanlara ne diyorsunuz.
Arşivden: 13 Mart 2021'de Mehmet Şimşek'ten Mustafa Akgören yönetimine mesaj: "Amacım mevcut yönetimi eleştirmek değil. Ama #Eskişehirspor için artık net konuşmanın vakti geldi. Yönetim yaz dönemi transferi açacağından eminse, gücü ve kaynağı olduğuna inanıyorsa tüm gücümüzle birleşip elimizden ne geliyorsa yapalım. Yönetim de kimseyi ötekileştirmesin. Eğer bu gücü kendinde görmüyorsa da bir işaret versin. Transferi açıp doğru bir kadro planlaması yapabilmek için vakit kaybetmeden mevcut yönetimi güçlendirmek ya da yeni ve güçlü bir yönetim kurulu oluşturmak gerekiyor. EEEE BÜYÜK KONUŞMAMAK LAZIM. SİZ TRANSFERİ AÇABİLDİNİZ Mİ? SİYASİ BAĞLANTILARINIZI KULLANABİLDİNİZ Mİ? GÜVENDİĞİNİZ MENSUBU OLDUĞUNUZ PARTİNİZ YÜZÜNÜZE BİLE BAKMIYOR.
Bizim başkan randevu talebinde bulunmuş mu görüşmek için ?
Kerem bey hiç bu yazıyı yazarken aklınıza gelmedi mi ? Başbakanlık artık yok, başbakanlık diye bir şey kalmadı. Başbakanlığın el birliğiyle sonlandırıldığı ülkede, siz bakanlığın hükmü olduğunu falan mı sanıyorsunuz ? Anlamadım yani sizi.. Artık bakanların yerine bile tek başına karar veren başkanlık sistemi var. Bakanların Ankaradaki etkinliği eskidendi