Mağduriyet teranesi!

Arif Anbar yazdı

20 Ocak 2018 09:29
A
a
Sütiş Eskişehir
CHP’li üç belediye başkanı arasındaki gerginliğin miladı, aşağı yukarı 2014 yılı değil mi?
Mutlaka öncesinde bir takım anlaşmazlıklar vardı ancak kolaylıkla çözülebiliyordu.
 
*
 
Fakat son üç yılda öyle anlaşmazlıklar baş gösterdi ki evlere şenlik.
Anlaşmazlıkların ne olduğunu ve bu anlaşmazlıkların asıl sebebini yazıp, laf kalabalığı yapmak istemiyorum.
Zaten biliyorsunuz.
 
*
 
Söz konusu anlaşmazlık artık aleni çatışmaya döndü diyebilirim.
Deyim yerindeyse pazarcıların yüzlerce kişi içerisinde uluorta bağıra çağıra yer kavgası yapması gibi; söz konusu isimler de yine uluorta, yüzbinlerce kişinin yaşadığı bir kentte uluorta bağıra çağıra koltuk kavgası yapar hale geldi!
 
*
 
“Biraz ağır olmadı mı” diye sorabilirsiniz ama artık birilerinin bu durumu net bir biçimde söylemesi ve uyarı yapması gereklidir diye düşünüyorum.
 
*
 
Niye mi?
En son örneğini hep birlikte canlı canlı izledik.
Yeşiltepe’deki imar meselesi gündeme geldi.
Yılmaz Büyükerşen çıktı televizyona, Ahmet Ataç aleyhinde yüzbinlerin önünde verdi veriştirdi.
Ahmet Ataç bir süre sonra misilleme yaparak çıktı televizyona, Yılmaz Büyükerşen aleyhinde açtı ağzını yumdu gözünü.
 
*
 
Televizyon başındaki insanlar da, “Aynı partide görev yapan ve yıllarca omuz omuza çalışan belediye başkanlarının, birbirlerine nasıl çalım atmaya,  birbirlerini nasıl alt etmeye çalıştıklarını” dehşetle izledi.
İzleyicilerin…
Bazıları kahroldu.
Bazıları ise göbeğini kaşıyarak mest oldu!
 
*
 
Buradan hareketle, şunu net bir biçimde ifade etmek istiyorum.
Ne Yılmaz Büyükerşen, ne Kazım Kurt, ne de Ahmet Ataç…
Bundan böyle, hiçbir biçimde, “Engelleniyoruz” demek hakkına sahip değiller!
 
*
 
Kim engelliyor sizi kardeşim?
AKP’li teşkilat yöneticileri mi?
AKP’li meclis üyeleri mi?
AKP’li bürokratlar mı?
Kim?!
 
*
 
Yani…
Aynı partiden olan belediye başkanları, birbirleriyle görüşemediklerini, uzlaşamadıklarını açıkça deklare ediyorlar.
Fırsat bulduklarında birbirlerine çatır çutur çakıyorlar.
Kabul edilebilir olmayan işbirlikleriyle birbirlerinin altını oymaya çalışıyorlar.
Yetmiyor, “CHP’li meclis üyeleri tarafından da engelleniyorum” diyebiliyorlar.
Ancak…
Tüm bunlara rağmen, insanların aklıyla dalga geçer gibi, AKP’liler tarafından “engelleniyorum” diyorlar.
Birisi Büyükşehir Belediye Meclis kürsüsüne her çıktığında, “engelleniyorum” diyor.
Öbürü Huzur’a  gidiyor, “engelleniyorum” diyor.
Bir diğeri “aman Yeşiltepe, yaman Yeşiltepe” türküsünü okuyarak, “engelleniyorum” diyor.
Vay arkadaş!
Bu nasıl bir mağduriyet teranesidir yahu?
 
*
 
Bak birader…
Demokrasinin koşullarından bir tanesi de nedir?
Uzlaşıdır değil mi?
Yazımızın baş kahramanları olan CHP’li üç belediye başkanı hiçbir biçimde uzlaşamıyor.
Bırakın uzlaşmayı, görüşmek dahi istemiyorlar.
O zaman…
Yerel yönetimde iktidar olan CHP’li belediye başkanları kendi içerisinde uzlaşamazlarsa ve hatta görüşemez, konuşamaz durumdalarsa…
Dahası, kamuoyu önünde göz göre göre meydan savaşı yapar hale gelmişlerse…
“AKP bizi engelliyor” diyemezler kardeşim.
Daha kendi arasında uzlaşamayan, görüşmeyen, konuşmayan, üstüne kavga eden bir zihniyet; karşıt görüşlü insanlarla nasıl uzlaşabilir, nasıl bir araya gelebilir, nasıl fikir alışverişinde bulunabilir?
Yani…
Aynı partiden olan belediye başkanları birbirlerine tahammül dahi edemiyorlarsa, karşı görüşten olan insanlara nasıl tahammü edebilirler?
 
*
 
Bu nedenle artık…
Belediye başkanlarının “engelleniyoruz” söylemini kesinlikle kabul etmiyor, değersiz buluyor ve sadece demagoji olarak tanımlıyorum.
Ta ki akıllarını başlarına toplayıp, medeni insanlar gibi birbirleri arasındaki kavgayı bitirip, uzlaşana kadar.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
arda 21 Ocak 2018 19:26

Yazı okudum . Tekrar başa döndüm . Şaşırdım.

1 0 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi