Lale devri sanayicileri!

Ekonomik kriz, “tasarrufla aşılabilir mi?”
Bu soruya Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, son derece net bir yanıt verdi:
-Lale devri bitti!
Kesikbaş, krizden kurtulmanın yolunun oldukça basit olduğunu belirtip, şu tespiti yapıyor:
-Biraz çuvaldızı kendimize de batıracağız. Savurganlık, müsriflik. Devlette kendine bakacak, bizlerde kendimize bakacak. Bir lale devri vardı. Bu devir bitti. Bu lale devrinin içinde yüzde 120 enflasyonla ev, araba alıyorduk. Bütün sıkıntı kur şokuyla ilgili.
-Devlet açısından söylediğimiz zaman, çok net söyleyeyim bir müsriflik var. Bunu herkes söylüyor. Mevcut hükümette söylüyor. Sanayiciler özünde bakarsak 3 yılda bir arabamızı değiştiriyoruz. Oysa bir araba 10 yılda kullanılabilir. Bir evimiz var 3 tane daha ev alıyoruz neden?

***

Çok büyük haklılığı var, Kesikbaş’ın…
İnsan haliyle sormadan edemiyor… Bu lale devrini sona erdiren günümüz Patrona Halil’i kim?
 

Liman bağlantısı ısrarı!

Eskişehir’in en büyük hayallerinden birisi sanayinin demiryolu ile Gemlik Limanı’na bağlanması…
Sanayicinin bunu ısrarla istemesinin nedeni nakliye ücretleri…
Kesikbaş, bu konuda önemli bir örnek verdi:
-Sadece Avrupa’ya yapacağımız ihracatları tren yolu yapmış olsak yaklaşık 45-50 milyon Euro yakın bir para cebinizde kalıyor yıllık. Biz karayolu ile yapıyoruz. Avrupa’ya gidişler pahalılaşıyor. Yılbaşından sonra pahalılaşacak dönüş yok çünkü.
-Siyasilerimize dosya hazırladık. Hepsine verdik. Eskişehir lojistik problemleri ve çözümleri diye bir çalışma hazırladık. Buradan kaç konteynır gidiyor bunu ilgili yerlere yönlendirdik takibini de yapacağız. Tek tek çıkarttık ciddi kazançları var bu işin…

Kaç kriz atlattı!

“Ekonomik kriz” sözünü çok sık kullanıyoruz. Ama dikkat edin bu söz bizi ürkütmüyor…
Sanırım geçmişte yaşadığımız krizler nedeniyle…
Kesikbaş atlattığı krizleri sıraladı:
-1994, 1998, 2001, 2008, 2018… Sanayici olarak 5 tane ekonomik kriz yaşadım…

***

Ama sanayicinin krizi fırsata çevirmesi gerektiğini anlatıyor:
-Ben her seferinde adı ne olursa olsun bu durumu fırsata çevirme tarafındayım. Doların Euro’nun bu kadar yüksek olması aslında ihracatçının fazlasıyla önünü açan bir durum! Şu anda rekabet gücümüz yurtdışında fazlasıyla arttı.
Özellikle yurtdışından yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesi açısından ki bu anlamda ucuzladı.
Satın alma maliyetleri değil belki ama bu hareketli maliyetler veya artı değer dediğimiz kısmı ile ilgili olarak belli bir ucuzlama var.
Aslında ortam var

Falan Filan 2

Birincisini Arif Anbar yazmıştı…
Yeni kurulacak ihtisas OSB’leri eleştiren yazısının başlığıydı…
Celalettin Kesikbaş’a ihtisas OSB’lerin bir isminin olup olmadığını sordum…
Yanıtı oldukça espriliydi:
-Birincisinin adı falan, ikincisinin adı filan!

Mevlana Kapısı!

ESO’da her Çarşamba günü düzenlenen bir fuar var. Firmalar geliyor o fuarda ürünlerini sergiliyor.
Programda gazeteci arkadaşlarımız Arif Anbar ve Cihan Yıldırım fuarı ziyaret edenlerden ziyade etmeyenleri soruyorlar…
-Metin Güler geldi mi?
-Nadir Küpeli geldi mi?
Kesikbaş, bu sorulara “Mevlana” ile yanıt verdi:
-Bizim kapımız herkese açık.  Şunu davet ettin, bunu davet ettin böyle altın yaldızlı davetiyeler, falan yapmadık. Herkes gelebilir. Saat 10’dan 16’ya kadar Mevlana’nın kapısı gibi açık, gel. Yeter ki gör. Bizim o sanayicilerimizin gururlanmaya ihtiyacı var.  Dünya değişiyor. Bundan sonra işbirliği dönemi! Bireysellikler bitti. 

Akıl teri!

ESTV’de canlı yayınlanan programda Celalettin Kesikbaş’ın ısrarla üzerinde durduğu ve çok sık tekrar ettiği iki kelime vardı:
-Akıl Teri…
Alın terini hepimiz biliyorduk ama geleceğin dünyasında artık “akıl teri” çok daha önemli duruma geliyor… Kesikbaş birkaç kez tekrar etti:
- Alın teri tabi ki önemli ve değerli ancak yeni çağda artık akıl teri dönemi…
-Yeni bir dünya başlıyor.  Amerika içinde, Çin içinde, Rusya içinde, Türkiye içinde. Dijital dönüşüm bir çok ülkeyi etkileyecek.  Bu dijital dönüşüme biz güzel bir şekilde yakalanırız.