Kuşak Etkisi…

Toplumun geleceği için güvence olarak görülen gençliğe karşı, hem böyle bir beklenti için olmak hem de onu toplumun çatışma nesnesi olarak görmek büyük bir çelişkiyi de gözler önüne seriyor, sanırım... Ancak, toplumda böyle bir olgunun varlığı da konunun uzmanları tarafından kabul edilmektedir.

Sosyolog Dr. Vehbi Bayhan’ ın Gençlik Araştırmaları Dergisinde, bu konu üzerine yazdığı makaleyi okuyunca, kuşak etkisini kendimce biraz daha anlamlandırma olanağı buldum…

Yazar birbirleri ile yakın dönemlerde doğmuş olan insanların, yaşamları boyunca genellikle benzer toplumsal özellikler gösterdiklerini, bu nedenle de her kuşağın yaşadığı dönemden, o kuşağın yaşadığı sıkıntılar ve fırsatlar hakkında önemli ipuçları elde edilebildiğini ifade etmektedir.

Bu yüzden kuşak etkisi, bireylerin kendilerine ilişkin algıları ve dünya görüşleri üzerinde önemli etkiler ortaya çıkarmaktadır…

O halde, bu kuşaklar doğum tarihlerine ve karakteristik özelliklerine göre nasıl gruplandırılıyor? Birlikte bir göz atalım; 1922-1945 doğumlular Sessiz Kuşak ve Uyumlu, 1946-1964 doğumlular Bebek Patlaması Kuşağı ve Kuralcı, 1965-1980 doğumlular X kuşağı ve Rekabetçi, 1981-2000 doğumlular Y kuşağı ve Yaratıcı, son olarak 2001-2020 doğumlular ise Z kuşağı ve derin duygusallık göstermektedirler…

Bu duruma kendimden örnek verecek olursam; babam uyumlu, annem kuralcı, ben rekabetçi oğlum ise yaratıcı kuşaktanız. Ve hala aynı toplumda yaşıyoruz. Peki, şimdi ne olacak?

Unutulmamalıdır ki toplumlar, her kuşağın karakteristik özelliklerine ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle toplumların X kuşağının sonuç odaklılığına ve çözümlerine, Y kuşağının süreç odaklılığına, yaratıcılığına ve toplu halde hareket edebilme yeteneğine, Z kuşağının ise duygusallığına ve maneviyatına ihtiyacı vardır. Michel Foucault’ un dediği gibi; “bir yerde herkes bir birine benziyorsa, orada kimse yok demektir.”