Kurt’un tarihi sorumluluğu

Tıpkı Türkiye gibi Eskişehirspor da önemli bir yol ayrımında. Erkan Koca yönetimi başarılı olamadı. Bunun en büyük sebebi ise kentten yeterli desteği görememesiydi. Maalesef mevcut yönetim “AK Parti’nin arka bahçesi” olarak algılandı ve kentin ileri gelenleri bu sebepten dolayı kulübe pek yardım etmediler. Öte yandan AK Parti camiasının içinden gelen işadamları da kulübe büyük destek vermedi. Yani Erkan Koca kendi partisi tarafından da yeterli desteği alamadı. Maalesef yine çalışan personelin maaşlarını alamadığını, futbolculara yeterli pirim desteğinin yapılamadığını öğrendik.
Eskişehirspor’u yıllardır taraftarın içinden çıkan isimler yönetiyor. Fakat taraftarın maddi gücü sınırlı. Güçlü işadamlarının Eskişehirspor’a el atması lazım. Bunun için de camiayı toparlayacak bir ağbiye ihtiyaç var. 
İlk akla gelen isimlerden biri Nebi Hatipoğlu. Fakat Sayın Hatipoğlu seçim kaybetti ve o kadar politize oldu ki, camiayı bir araya getirebilecek tarafsızlığını kaybetti. Ayrıca Eskişehirspor konusunda seçimlerden önceki kadar hevesli olmadığını da hissediyoruz.
Bir diğer isim ise Odunpazarı Belediye Reisi Kazım Kurt. Bana sorarsanız Kazım Kurt’un önünde tarihi bir sorumluluk bulunuyor. Bu sorumluluğu üstlenip üstlenmeyeceğini göreceğiz. Eğer ki geçmişteki hataların bir benzeri yapılmaz ve “CHP’nin arka bahçesi” gibi algılanan bir yönetim oluşturulmazsa, başarı kendiliğinden gelir.
Umarız Eskişehirspor’da beyaz bir sayfa açarız ve en azından amatör kümeden kurtuluruz.

Mucize beklemeyelim

Milletçe barış içinde bir seçim dönemi geçirdik. Ardından gelen Ramazan Bayramı’nı da yine huzur içinde tamamladık. Allah ağzımızın tadını bozmasın.
Ancak şimdi önümüzde sıkıntılı günler var. Ekonomimiz çok kötü durumda.
Cari açık, enflasyon, işsizlik oranı, hazine açıkları ve dış borç stoğu gibi değerlerin hangisine bakarsanız bakın, Türkiye’nin sınıfta kaldığını görüyorsunuz. Bütün bunları topladığınız zaman ortaya çıkan sihirli kelimenin adı ise, “Kemer sıkmak” oluyor. Önümüzdeki süreç içerisinde daha ağır vergiler ödeyecek, soframıza giren yemeği azaltacağız. Ülke ekonomisini kurtarmanın başka yolu yok. Aksi gibi günü kurtaracak borçlanma imkanımız da kalmadı. Uluslararası finans çevrelerinde Türkiye çok riskli ülkeler kategorisinde. Yani bizi kurtaracak bir mucize beklemeyelim.
Bütün bu krizi atlatması gereken hükûmetin ne yapacağını bilmiyoruz. Eğer ki iktidar sahipleri zevk ve sefa içinde yaşamaya devam eder ve faturayı garibanlara kesmeye devam ederse, bir daha seçim kazanamaz.
Yok bunu yapmaz da, yandaş AK müteahhitleriyle birlikte milletin sıkıntılarına ortak olurlarsa, belki ekonomiyi kurtarabilirler. O zaman 2028 veya 2027 yılında yapılacak seçimleri de belki kazanabilirler. Ancak bu şekilde devam ederlerse hem ülkemize hem de kendi partilerine kötülük ederler.
Özetlemek gerekirse “Türkiye toparlanacak mı yoksa daha mı kötüye gidecek?” sorusunun yanıtı, iktidarın alacağı tutumlarla belli olacak. Neticeyi bekleyip göreceğiz.