Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, basın mensuplarıyla bir araya gelerek seçilmesi durumunda 2019 – 24 yılları arasında gerçekleştirmeyi düşündüğü projelerini de tanıttı. Kurt, yeni hizmet döneminde de insan odaklı çalışmalar yürüteceklerini ifade etti. Kazım Kurt'un 4 ana başlık altında toplam 25 projesi vardı. Tamamıyla ayakları yere sağlam basan, finans kaynakları ortada olan bu 25 projeyi Kazım Kurt anlatırken, biz yorulduk doğrusu... Yatırım ana başlıklarından biri 'Halçı Belediye Projeleri' diye adlandırılmıştı. Yaşlı Bakım Merkezleri açılması, halk merkezlerinin genişletilmesi gibi projeler bu başlık altında toplanmıştı. Kazım Kurt'un açıklamaları arasında sosyal projeler de vardı. Bunların arasında 100 yeni kreş açılması da vardı. Gerçekten de çalışan kadınlarımız için kreşler çok önemli bir proje. Kazım Kurt kent merkezindeki her mahalleye en az bir kreş açacağının, bu arada da bazı merkezi köylerde de kreşler açacaklarının müjdesini verdi. Yeni Kültür Merkezleri açacağını söyledi. Örnek bir köy kültür parkı açacağını söyledi. Son zamanlarda Türk tarımının durumunun hiç iyi olmadığını biliyoruz. Umarım bu örnek Köy Kültür Parkı ve hobi bahçeleri hedefine ulaşır. Kurt ayrıca Gündoğdu Mahallesi'ne bir cemevi açacağını da belirtti. Kazım Kurt'un en önemli projeleri arasında, yeni bir hizmet binası sözü de vardı. Mevcut Belediye binasının yetersiz olduğunu ifade eden Kurt, yeni hizmet binalarıyla, Eskişehirlilere daha iyi hizmetlerde bulunacağını belirtti. Küçük Sanayi Sitesi Kentsel Dönüşüm projesinden ve güneş enerjisi santralinden bahsetti. Kazım Kurt ayrıca 75'inci Yıl Mahallesi'ne bir olimpik havuz ve spor salonu açacaklarını söyledi. Çankaya Mahallesi'ne devasa bir spor kompleksi yapacağını, ayrıca beş ayrı mahallede ücretsiz halı saha açacağını söyledi. Tabii bu projelerin hepsini ayrı bir başlık altında değerlendirip, eksik ve güzel kısımlarını değerlendirebiliriz. Sanırım önümüzdeki süreçte Kazım Kurt'un 25 projesi çok konuşulacak,,,
Beton mu kemirelim?
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, karantina nedeniyle 25 ilde 141 bin 650 dekar alanda patates ekiminin yasaklandığını açıkladı. Bu şehirlerin arasında – maalesef – Eskişehir de var. Elbette hükumetimizin karantina yapmaya hakkı car. Patateslere hastalık bulaştı diye kimse Tarım Bakanlığı'nı suçlayamaz. Ancaaak... Türkiye'de çiftçilerimizin tohum satın almaya yönlendirildiğini biliyoruz. Bir zamanlar kendi tohumlarımızı kendimiz üretiyorduk. Fakat şimdi özellikle Alman şirketlerine tohum konusunda bağlandığımız da ortada. Hani "Çok geliştik, Süper Devlet olduk" diye bizi kıskanan Almanlar var ya, işte toprağımıza patates ekmek için bile o 'Kıskarç' Almanlara muhtacız. Ayrıca tohum aldığımız zaman, bu tohumlarla bir takım hastalıkları da satın almış oluyoruz. Yani çiftçimiz alın teriyle kazandığı parasını Alman şirketlerine verirken, 'Bonus' olarak hastalık da satın alıyor. "Üç patates alana, bir yumru virüsü bedava" durumuyla karşı karşıyayız anlayacağınız.
Üstelik bu hastalıklara karşı da tarım ilaçları almamız gerekiyor ki, bunu da İsrailli şirketlerden alıyoruz. Hani şu "Van Minut" İsrail'den... İsrail'in de bizi kıskandığından eminiz elbette. Her neyse... Sonuçta olan sadece milli servetimize olmuyor. Her yıl yüzlerce milyon doların cebimizden çıkıp, uluslararası şirketlere gitmesi de değil tek sorunumuz. Aynı zamanda dışa bağımlı hâle geliyoruz. Kendi patatesini bile üretemeyen bir ülke konumuna geliyoruz. Peki ne yapacağız? Karnımız acıktığı zaman hükümetimizin diktiği köprülerin, kuşların bile konmadığı havaalanlarının betonlarını mı kemireceğiz? Eskişehir'de pek çok bölgede artık patates ekilemeyecek. Muhtemelen bir kaç sene içerisinde topraktaki hastalıklar bitecek. Fakat daha sonra da başka hastalıklar nedeniyle, başka arazilerdeki başka ürünlerin dikimini yasaklayacağız. Sanırım Beton yatağında asfalt soslu kiremit yemeğine alışmamız gerekecek. Ne diyelim? Milletçe afiyet olsun...