Türkiye ekonomisinin vaziyeti ortada; pek iç açıcı olduğu söylenemez
Türkiye ekonomisinin vaziyeti ortada; pek iç açıcı olduğu söylenemez. Hükümet, her ne kadar olumlu bir tablo çizmeye çalışsa da sermaye grupları zor durumda. Vatandaşın tenceresi alarm veriyor. Çiftçi “zarar ettik” diyor. Esnaflar kepenk kapatma yarışına girdiler. İşçi “aldığımız parayla ay sonunu getiremiyoruz” diyor. Asgari ücretli kaçak olarak ikinci bir işte çalışarak yaşamını idame ettirmeye çalışıyor. Emeklinin hali zaten fecaat. İşsizlik almış başını gidiyor; zira cumhuriyet tarihinin en büyük genç işsiz problemiyle boğuşuyoruz. Peki, ekonomik gelişmeleri sürekli takip eden alanında uzman isimler bu konuda ne düşünüyor? Bu noktada Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Başkanı Nadir Küpeli ve Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş’la bir araya geldim ve görüşlerine başvurdum. Şimdi, her iki ismin aktardığı ifadeleri, hiçbir yorum yapmadan siz değerli okurlarımızla paylaşıyorum ve bugünlük MIH sütunlarını kapatıyorum.
*
EOSB Başkanı Nadir Küpeli:
PLANSIZ YATIRIM VURGUSU
“Sanayicilerde vizyon var ise, teknolojiyi takip ediyorlar ise ve işlerini takip ediyorlar ise bir şeyler oluyor. Tamam, belki normal zamanlarda kazanacakları rakamları yakalayamıyorlar ama geri giden, zarar eden ya da iflas noktasına gelenler de, bence çok yok. Orada başka sıkıntılar var. Plansız yatırımlar burada son derece önemli. Yeteri kadar öz kaynak olmadan yapılan yatırımlar önemli. Bunların sonunda da ‘işlerimiz kötü, zarar ettik, iflas ettik’ gibi bir serzenişler oluyor. Ama burada asıl olan vizyon, teknoloji ve iş takibi.
ÖZ KAYNAK ÖNEMLİ
Yani şimdi bunu, Türkiye ekonomisine bağlayanlar da oluyor tabii. Ancak olmayan parayla, gelmeyen işlerle ilgili planlama yapılıp yatırım yapılıyor. Ama evdeki hesap çarşıya uymadığı zaman da, ‘ben yandım, öldüm, bittim’ gibi serzenişler oluyor. Aslında mutlaka ve mutlaka yatırım yapılacaksa ciddi bir öz kaynak ihtiyacı var. Banka kaynaklarıyla, dış kaynaklarla bu işi yaptığımız zaman ve hesaplarımız da biraz tutmazsa, anında tepetaklak oluveriyor sistem. Yani bu iş birazcık da tedbirli olmaya bağlı. Yani çok kar edeceğim anlamında, olmayan imkanları kullandığımız zaman bunun da bir bedeli var.
ZORLANMADAN TAHSİLAT
Tabii Türkiye ekonomisiyle da tamamen alakası yok demiyorum. Biraz var ama çok da ekonomiyle alakası yok bu durumun. Zaten tedbirli olan insanlar, işini takip eden insanlar ve ayağı yere basan insanlar, sıkıntıya düşmeden yoluna devam ediyor. Mesela biz, organize sanayi bölgesinde hizmet bedellerini de, tüketim bedellerini de çok da zorlanmadan tahsil ediyoruz. Aslında çok ciddi sıkıntı olsa, biz bu tahsilatları yapamayız.”
*
ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş:
YERLİLİK VE MİLLİLİK VURGUSU
“2018 yılının tahrip edici kur şoklarının gölgesinde geçen bir 2019 yılını geride bırakıyoruz. Üreticiler ve sanayiciler için zor bir yıl olmasına rağmen, hükümet ve devlet politikalarında üretim ekonomisine geçiş, üretim odaklı büyüme, yerli ve milli üretimin desteklenmesi ve teşvik edilmesi atılmış ciddi bir adımdır. Üretim sanayisinin sürekli gündemde olması, sanayinin tekrar Türkiye’nin gözbebeği haline gelmesi, sanayicilerin yeniden ama uzun yıllardan sonra hakkının teslim edilmesi sevindiricidir.
SANAYİCİYE İHTİYAÇ ANLAŞILDI
Diğer yandan ilgili bakanlıklarımızın ihracata dayalı üretimi teşvik etmesi, ithalatın önünü kesen yatırımlara tekrar yön vermesi sanayicilerimizi fazlası ile umutlandırmıştır. 2019 yılı, üreten sanayicilere saygı duyulan, güven duyulan ve ülkemizin sanayiciye ne kadar çok ihtiyacının olduğunun anlaşıldığı bir yıl olmuştur. Devletimiz, hükümetimiz ve kurumlarımız, 2023 stratejik planlarını akılcı, analitik, üretken, odağı belli bir şekilde ya revize etmişlerdir ya da güncellemişlerdir.
BİLANÇOLARA NEGATİF YANSIYACAK
2019 yılı, hepimizin malumu olduğu üzere sanayi üretim endekslerinin aşağı yönlü olduğu bir yıl olmuştur. Fakat son 2 aydır dipten dönüş yaşanmaya da başlanmıştır. Özellikle yurt içinde piyasaların ve talebin daralması ile birlikte, yurtiçi satışlarda düşüşler yüzde 30-40 arasında gerçekleşmiştir. Volümdeki bu düşüş ve girdi maliyetlerindeki yükseklik, şirketlerimizin önemli bir kısmında kar düşüşüne sebep olmuştur. Satış fiyatlarında aşağı yönlü baskı, genel ve enerji maliyetlerindeki yükseliş kuvvetle muhtemeldir ki bu sene şirketlerin bilançolarına negatif olarak yansıyacaktır. Aslında yatırım yapmak için şirketlerin rezervi oluşmayacaktır. Bu anlamda 2020 ve 2021’i iç piyasada yatırımların biraz daha az olduğu bir yıl olarak öngörüyoruz. Ama bu süreçte sanayicilerimizin de yatırım planlarını daha çok yeni kapasite artırımı değil, verimlilik, dijitalleşme ve insan kaynakları konusuna yönlendireceğini düşünüyoruz.”
NOT: Celalettin Kesikbaş’ın görüşleri sadece bununla sınırlı değil. Her yönüyle ciddi bir analiz içeren detaylı görüşleri var. Bugün, her iki başkanın görüşlerini eşit oranda aktarabilmek adına okuduğunuz kadarıyla sınırlı tuttum. İlerleyen günlerde, hepsini paylaşacağım.