Taraftar gruplarının karşılaşma öncesi ve sonrasındaki organizasyonları takımına teknik heyetine, yönetimine ve markasına sahip çıkmak adına yapılan bu güne değin en önemli gösterilerden biriydi diyebilirim.
Teknik Direktör Ersun Yanal’ın, her fırsatta dile getirdiği bir cümlesine değinmeden geçemeyeceğim. “Beni Eskişehirspor’a getiren en önemli nedenlerin başında muhteşem taraftar gelir” diyordu. Taraftarına bu kadar hayranlıkla bağlı olan bir teknik adamın taraftarının da onu kabullenip sahiplenmesi alkışlanacak bir davranış oldu kanısındayım.
Trabzonspor ile oynanan kupa maçının yorgunluğunu henüz üzerilerinden atamadıklarını gözlemlediğim Kırmızı Şimşekli futbolcuların, kazanmak adına vermiş oldukları mücadeleden mağlup ayrılmadan almış oldukları 1 puanın çokta yabana atılır olmadığını söylemek istiyorum.
Mersin İdmanyurdu’nun yakalamış olduğu net pozisyonları gole çevirememesi ise sezon başında en çok eleştirilen kaleci Boffin’in iyi bir performans sergilemesi ile kazanılmış bir puanın Eskişehirspor’un hanesine yazılması oldu.
Eskişehirsporlu futbolcuların 90 dakika boyunca özellikle topla oyun kurma istekleri her ne kadar teoride yapılmak istense de fiziksel olarak yorgunluk ön plana çıkınca, bunda çok başarılı olamadıklarını gördüm. Ancak müsabaka sonuna kadar kaybetmemek ve kazanmak için iyi niyetle mücadele etmeleri ise alkışlanacak önemli bir eylem olduğunu söyleyebilirim.
Merkez Hakem Kurulu’nun atamalarda biraz daha duyarlı olması gerekir. Anlayacağınız, karşılaşmanın hakemi Trabzonlu rakip takım teknik direktör de Trabzonlu, hal böyle olunca da taktir haklarında da biraz hemşericilik kıyağı da kaçınılmaz olur.