Hastanenin başhekimi girdiği koğuştaki akıl hastası ile konuşmaya başlamış:
“Senin bir kulağını kesersem ne olur?”
“Canım çok yanar efendim.”
“Ya iki kulağını kesersem?”
“O zaman etrafı göremem..”
“Hayret”demiş başhekim:
“Kulağın görmeyle ne alakası var?”
“Alakası olmaz mı”yanıtını vermiş hasta:
“O zaman gözlüğümü takamam ki?”
Her neyse..
Devam edelim..
Başhekim girdiği başka koğuşta bakar ki:
“Aklı hastaları zıp zıp zıplıyor”
Hastabakıcıya sormuş:
“Bunlar ne yapıyor böyle?”
Hastabakıcı yanıt vermiş:
“Onlar kendilerini patlamış mısır sanıyorlar”
Başhekim bir kenarda kımıldamadan oturan hastaya sormuş:
“Sen neden zıplamıyorsun?”
Hasta yanıt vermiş:
“Ben tavana yapıştım efendim”
--//--
Eskişehir’de araştırma ve soruşturmalar çok yanlı biçimde sürüyor..
Hemen her gün yeni bir yakalama ve gözaltı haberi alıyoruz..
Öyle diyor bir okurum:
“Su uyuyor, ama düşman uyumuyor”
55 kişinin ölümünde yaklaşık 30 kişinin çocuk olduğunu belirten bir yorumcu şöyle konuşuyor:
“Bunlarda acıma duygusu yok.. Eğer olsaydı çocuklara kıyarlar mıydı?”
Doğru..
Gözlerini kan bürüyen insanlar için:
“Küçük büyük fark etmiyor..”
İlginç..
“Biz devlet olarak her şeye hakimiz..” diyorduk ya.
Meğer yanılmışız..
Kimler nerelere gelmiş ki haberimiz yokmuş.
Halen çorap söküğü gibi:
“Çekilen yerden neler çıkıyor neler”
--//--
Şunu görmeliyiz artık..
Ülkenin huzura ihtiyacı var..
Dar politikayı bir yana edip:
“Ülkede huzur ve güvenin sağlanmasına çalışmak zorundayız”
Yakında okullar açılacak..
Okulların FETO’lu metolu yorumları bitmeli..
Başlatılan temizlik hareketi sağlıklı bir eğitim-öğretim için sona erdirilmeli..
Çocuklarımızı “rahatlıkla” göndermeliyiz okullarına..
Dedim ya:
“Buna ihtiyacımız var”
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günlerin getirdiği
--Hamidiye’den İshak Gündoğan’a selam var—
Önceki gün Mahmudiye’ye bağlı Hamidiye köyünden bir vatandaş arayıp “Sizi tanıyor ve okuyoruz. Köyümüzde iki sorun var. Bunları köşenizde dile getirseniz çok memnun oluruz” deyince “Anlatta yazalım. Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan gerekeni yapar”dedik. Vatandaşın anlattığına göre köyde her yağmur yağdığında evlerin çoğunu su basıyormuş. Dedi ki “Fazla değil. 200 metrelik bir boru ile yağmur suya seydi suyuna bağlanacak.. Yıllardır bu sıkıntıyı çekiyoruz. Her yağmurdan sonra evlerin çoğunun altından su çıkıyor.” Ardından da ekledi “Yeşilyurt ve Doğançayır’a işleyen otobüsler var. Bu otobüsler aynı hatta bulunan Hamidiye köyüne neden uğramazlar bir türlü anlamış değiliz.Yaşlı başlı insanlar çarşıya-pazara gitmekte çok zorlanıyorlar” Hamidiye köyünde yaşayanların çoğunun sosyal demokrat yapıda olduğunu belirten bu okurumuz “Oylarımızı İshak Gündoğan’a verdik. Ama İshak Bey bizi arayıp sormadı. Eskişehir’de belediye meclisinde tanıdıklarımız var. Ama nedense onlara bir türlü ulaşamıyoruz. Olmazsa gidip CHP’li A.Kadir Adar’a bu sorunlarımızı aktaracağız. Biz Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan’ı sever sayarız. Seçimde kendisine destek verdik.. Köyümüze gelip bu sorunlarımızı dinlemesini bekliyoruz”
İlginç değil mi?. Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan’ın benzeri konularda “duyarlı olduğunu” bildiğimiz için okurumuzun anlattığı iki olayı alıyoruz köşemize.. Doğru mu? Yanlış mı? Doğruysa neden üç yıldır herhangi bir çalışmaya girilmedi? Yanlışsa zaten mesele yok. Dahası durup dururken bu konular neden açılsın değil mi?
---Nuray Akçasoy’un mesajı--
30 Ağustos’un adı “Zafer Bayramı”olarak geçer.. Yıllardan beri böyle gelmiş, böyle gitmektedir..çocukluğumdan beri hatırlarım “30 Ağustos’ta askerleri izleriz, kurtuluş savaşını tekrar tekrar yaşarız”.. Bir başka deyişle şimdiye kadar “30 Ağustos’u Zafer Bayramı olarak bekledik ve kutladık..İçinde bulunduğumuz günlerde 30 Ağustos’a nedeni belli olmayan bir yasak geldi.. Önceki gün Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy’dan bir mesaj geldi. Sevgili Akçasoy özetle “30 Ağustos’u bu yıl Ankara’da kutlayacağız..Bu ulusal günde aramızda sizleri de görmek isteriz” diyordu.. Açık konuşayım bu mesajdan çok mutlu oldum.. Ankara’ya gitmesem de, bu güzel çağrıya destek olacağım.. 30 Ağustos önemli çünkü, önemi içinde bulunduğumuz günlerde daha da artıyor.. Şunu da belirtmek istiyorum.. Nuray Akçasoy iyi gidiyor..Kent konseyinin ötesinde sosyal çalışmalara aktif olarak katılıyor, destek veriyor. Kendisine kolay gelsin diyorum..