700 bin nüfusa sahip kos koca bir ilin yıllardır bekledikleri ümitleri suya düştü! Birkaç kez denenen uçak seferleri, Eskişehirliler ilgi göstermediler diye tamamen kaldırıldı.
Havaalanı pisti uzatıldı, Eskişehir artık Uluslar arası uçuşların da yapılabileceği bir piste kavuştu. Artık AÜ Havaalanına her türlü uçakların rahatlıkla inebilecekti. Eskişehir-İstanbul, Eskişehir-İzmir arası uçak seferleri başlatıldı. Eskişehir-İstanbul arasına kent halkının istediği saatlerde uçak seferleri konulmaması ve sadece Anadolu yakasına iniş yapmaları nedeniyle halk bu uçaklara rağbet etmedi. Saatlerin değişmesi konusunda bağıranların sesi duyulmadı.
Uçak seferlerinin kaldırılmasının ardından, ‘AÜ Havaalanına yapılan bunca yatırımın boşa mı gitti?’ Diye soruldu.
O zamanda şu cevap verilmişti:
“Eskişehir Kargo Uçak Merkezi olabilir”.
Buna da ‘şükür’ demiştik.
Ancak geçtiğimiz Cumartesi günü Afyon Milletvekili Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar’daki bir toplantıda, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile de görüştüğünü belirterek şunları söyledi:
“Afyonkarahisar, Uşak ve Kütahya illerine hitabeden bölgesel Zafer Havalimanı'nda sadece yolcu taşımacılığı yeterli değil zaten. Buradan kargo taşımacılığıyla ihracatı daha da geliştireceğiz. Kargo taşımacılığının yapılmaması için hiçbir engel yok. Göreceksiniz burada çok muazzam bir gelişme olacak.”
Bakan Eroğlu’nun açıklamasıyla, bu beklentimizin de elimizin altından uçup gittiğini öğreniyorum. İşte bugüne kadar beklentilerimizin gerçekleşmemesinin nedeni Eskişehir’in bir bakana sahip olamamasından kaynaklanıyor.
Gel de Kemal Unakıtan’ı arama.
Hizmetin gelmesine bir telefonu yetiyordu.
“Bilgisarayda hile yapılıyor”
Geçtiğimiz Pazar günü bir arkadaşımın telefonu üzerine, Eskişehir’in ilçelerinin birisinin adını taşıyan dernek lokaline gittim. Yaklaşık 20 kişi vardı. Önce sohbet ettik. Şehrin sorunlarından ve şehre yapılmaması gerekenlerin neden yapılmadığını konuştuk. Ardından da önümüzdeki yerel seçimlerde Yılmaz Hoca’nın tekrar kazanıp kazanmayacağı ve AK Parti’nin bu kez Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kendi adayını oturtabilir mi? konusu gündeme geldi.
Benden AK Parti’nin adayına veya Yılmaz Büyükerşen’e ‘oy verin’ dememi bekliyorlardı herhalde. Ben bu tür bir işaret vermeyince;
‘Siz bilirsiniz AK Parti mi yoksa Yılmaz Hocamı kazanır’ sorusu geldi.
‘O sizin vereceğiniz oylarla belirlenir. Benim dememle birisi kazanacaksa o zaman seçim yapmaya gerek yok. Ben birilerini işaret edeyim. Onlar belediye başkanı olsun. Tabi bu ne benim ne de bu şehrin en tepesindeki insanların demesiyle olmaz. Siz, biz yani oy kullanan seçmenler belirleyecek’ diye cevap verince tatmin olmadılar.
Gazeteci-TV program yapımcısı ve günün büyük bölümünü halkın içerisinde geçirdiğim için benden net cevap bekliyorlardı.
Lokalde bir köşede oturmuş bizi dikkatle izleyen 65-70 yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir vatandaş, sandalyesini masaya doğru yaklaştırdı ve şunu sordu:
“Biz genel seçimlerde CHP’ye oy verdik, sandıktan yine AK Parti çıktı. Eskiden kağıt üzerinde oylar toplanıyordu. Şimdi bilgisayarlarda toplanıyormuş. Böyle olunca Amerika seçimlere müdahale ederek, bilgisayarda oyları değiştirip AK Parti kazandı diye açıklanıyor. CHP bu nedenle seçim kazanamıyormuş. CHP’nin oyları çöplüklerden toplanmış. Böyle anlatıyorlar. Bu doğru mu? Geçmişte seçim sonuçları bir-iki gün sonra belli olurdu. Şimdi gece yarısı açıklanıyor.”
“Bu soruya nasıl cevap versem de, söylentilerin doğru olmadığını inandırsam” diye biraz düşündüm.
“Bu söylentiler doğru değil. Her sandık başında her partinin gözlemcisi var. Sandıklar açılıp sayıldıktan sonra tutanak tutulur. Bu tutanağın altında sandık başkanı ile partilerin gözlemcilerinin imzası olur. Tutanağın kopyası her partinin temsilcilerine de verilir. Bu nedenle hile yapmak mümkün değil. Bilgisayarlarda da hile yapılmaz. Artık illerde toplamayı bilgisayarlarda yapıyor. Bu işi kolaylaştırıyor. İl Seçim Kurulları, Yüksek Seçim Kurulu’na sonuçları erken bildirdiği için orada da toplama çabuk oluyor. Bu nedenle seçim sonuçları erken açıklanıyor.”
Birileri kulaktan kulağa fısıldanan bu dedikodularla, birilerini aldatmaya çalışıyor veya seçimde aldığı mağlubiyetin nedeni araştırmak yerine, bu tür uyduruk bir gerekçe uydurarak kendilerini de avutuyor.
Seçimde umduğunu bulamayanlar daha gerçekçi! Mazeret uydursunlar. Uyanan seçmen bu asılsız söylemlere inanmıyor artık.
Fıkra:
MOTORU SICAK TUTACAKSIN
80'lik ihtiyar 20 yaşındaki kıza aşık olur ve evlenirler. Küçük kasabada büyük olay yaratan evlilik memnun mesut devam ederken bir yıl sonra ihtiyar adam karısını doğum yapmak üzere hastaneye getirir. Herkes şaşkınlık içindedir. Derken hemşire gelip adamı tebrik eder. Bu mükemmel birşey! Bu yaşta bunu nasıl başardınız ?" Eee" der ihtiyar, "Motoru sıcak tutacaksın kızım!" Ertesi yıl 80'lik ihtiyarın 20'lik karısı tekrar hamile kalır ve yine aynı hastaneye gelirler. Hemşire yine büyük bir şaşkınlık içinde,
-"Tebrik ederim, bu olağanüstü bir şey!" deyince ihtiyar kıs kıs güler, sana söyledim. Motoru sıcak tutacaksın!" Bir sonraki yıl, ihtiyarın karısı yine hamiledir ve karısı doğumhanede iken gelen hemşire ihtiyara, "Vay be ne erkekmişsin!" der. İhtiyar, "Motoru sıcak tutacaksın" diye cevap verince hemşire atılır: Eh artık yağı değiştirsen iyi olacak. Bu defaki zenci!
(Bize mesaj ve ihbarda bulunmak için, sitenin üst ve alt kısmında bulunan mesaj gönder bölümünü kullanabilirsiniz. Herhangi bir haber ya da köşeye yorum yapmak için ise haberin altında bulunan mesaj bölümünü doldurmanız yeterli olacaktır)