Geçenlerde AKP Milletvekili “Harun Karacan"a bir ricada bulunmuştuk...
Asker Hastanesi' nin adı "2 Eylül" olacakmış...
Çok güzel, Eskişehir'e yakışır...
Ama bu hastanenin bir marka değeri vardır:
"Hava Hastanesi...”
Yeni adı...
“2 Eylül Hava Hastanesi olamaz mı?
Bu güne kadar bir yanıt alamadık...
………
Tramvayların yeni başladığı günlerde, dikkatimizi ilk çeken "Çarşı" durağı olmuştu...
İçimize hiç sinmedi...
Oturup, düşündük ve yazdık... İstanbul'da "Taksim..."
Ankara’da "Kızılay..."
İzmir'de "Kordon..."
Ve de Eskişehir’de "Köprübaşı bilinir..."
Gelin özümüze dönelim...
Çarşı adı "Köprübaşı" olsun dedik...
Bu güne kadar bir yanıt alamadık...
……………
Şöyle bir düşünün...
Eski adıyla "Bağlar Caddesi"ne, "Cengiz Topel" diyen var mı?
Ya da "Doktorlar”a, "İsmet İnönü" diyen?
Haaa...
Burada "Estram"a teşekkür ediyoruz...
Tramvaylarda bize "İsmet inönü" adını yıllardır durak adıyla duyurduğu için...
Ama yırtınsanız...
"Doktorlar’dır orası..."
…………..
27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında Ankara'da
Kızılay ve İstanbul Beyazıt meydanlarının ismi
"Hürriyet meydanı" yapılmıştı...
Kullanan var mı?
Paris'te "Eyfel kulesinin" , Londra'da "Trafalgar meydanının" isimlerini değiştirin...
Kimse takmaz!
"Yılmaz Hoca"dan bir kez daha rica ediyoruz...
Eskişehir'e "Köprübaşı" yakışır...
Hani, sen de bizi "takmazsın!" biliyoruz ama...
Bunu "Eskişehir Halkı" istiyor...
----------------------
Günün Şiiri
Soluğunu duymak
Giysilerin ağırlısından kurtulup
Tanrının isteğine uymak, insanlar gibi
Tüm soyunmuş çırılçıplak
Avuçlarımda bir elma sertliği
Bunlar göğüslerin olacak
Üzülme yakmam ışığı çoğalsın saçların
Elimde bırak, duymak soluğunu
Her zaman farklı bir gece
Bir sıkıntı içinde ağlamak
Duymak yanımda soluğunu
Güzelliğin iyiliğin kaynağı bu
Ve bir gün mutlu ışıklar gözlerde
Kız mı erkek mi düşünmek, duymak soluğunu
Özken Yasin (Varlık-1963)
--------------------------------
Ekran bilgiçleri! usandırıyor
Aslında "ekran soytarıları!" diyecektik ama, biraz kibarlaştık!..
Yaşanan her olaydan sonra hemen televizyonlarda, sanki arka stüdyoda yatıyorlarmış gibi bitiyorlar!..
Her olaydan da anlıyorlar!
İşin püf noktasını çabuk anlıyor, üç-beş ahbabıyla bir merkez kuruyor.
Bilgiç, ya da "soytarı" ve dostları, merkezin önüne "stratejik ve araştırma" sözcüklerini de ekliyor. Oluyor sana bilimsel bir kurum!
Amerikan makalelerinin paragrafları Türkiye'ye uygulanıp yeniden yazılıyor.
Genç "master" öğrencilerini oturtuyor bilgisayarın başına, süslüyor dosyayı, oluyor sana yepyeni proje!
Ezberlenmiş cümle kalıplarını birbiri ardına sıralamaktan başka hünerleri olmayan "televizyon soytarıları", iktidarı küstürmeyecek, patronu köpürtmeyecek, geveze konuk sıkıntısı çekiyor...
Gün ortasında siyasal gelişme mi var, bir yerde bomba mı atıldı, hemen "uzman" olarak telefonun ucunda!
Yanıtları , "Hap gibi, ilaç gibi" geliyor kimilerine...
Yakından izleniyorlar. Gün oluyor yabancı elçiliklerde kokteylerde yüz yüze görüşüyorlar . Şöhret arttıkça...
"The General ona danışıyor, The hoca fetva veriyor..."
Kısacası...
"Usadırıyor artık ekran bilgiçleri!"
----------------
Uçun Kuş’tan
Bir gün sana da gösterecekler "kol saati"ni diyorlar abi...
"Kolsuz mu yapacak bu tezgâhı?"
----------
Günün Sorusu
"Aslı Erdoğan"ı tutukladığınızda terörle mücadele etmiş mi oluyorsunuz?
Hakikaten buna inanıyor musunuz?
Özgür Mumcu
----------------------
Gerilim
İktidar “Memleketi darbenin kıyısından döndürdük" diye alkış bekliyor. Neyi alkışlayacağız?
"Memleketi darbenin kıyısına getirmelerini" mi?
Akif Kökçe
----------------------------
Günün Balı
Bir "hata" da doğru olabilir...
Şayet "hata"yı yapan yanılmışsa!
Pierre Doc
------------------------
özdeyiş
Yanıldığını asla kabul etmeyenler en çok yanılanlardır...
La Rochefoucauld
-------------------
Cuk
Bir ördek sahibesini annesi sanıyormuş...
Milyonlarca kaz da kendilerini soyup soğana çevirenleri "baba" sanıyor!
Balthör
--------------------------
Günün Sözü
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkun...
---------------------------------
Günün İncisi
Gülmenin yasaklandığı yerde, ağlamak da serbest değildir...
--------------
Poker partisine gitti
Poker partisi iyice kızışmıştı. Ortada da yüklü bir para vardı. Bütün parasını ortaya koyan adam hepsini kaybedince fenalaştı ve kalp krizinden öldü...
Adamın karısına haber vermk için içlerinden birini görevlendirdiler:
"Sen güzel konuşursun. Git en uygun ve kestirme yoldan durumu haber ver..."
Görevi alan kişi adamın evine gitti. Kapıyı çaldı karısı açtı...
"Kocanız poker oynarken" dedi..
Kadın sözünü kesti :
"Bütün parasını ortaya koydu değil mi?" diye sordu.
"Koydu efendim..."
"Sonra hepsini kaybetti..."
"Kaybetti efendim..."
"Allah onun canını alsın..."
"Aldı efendim..."
---------------------------------------
Her gece bıktım
Adam dert ortağı arkadaşına "Bıktım artık yahu demiş:
"Karım her gece meyhane meyhane dolaşıyor, bıktım artık!"
Arkadaşı "Çok mu içiyor?" diye sorunca da, "Ne içmesi kardeşim" demiş:
"Beni arıyor..."
------------------------------
Ergenekon nedir?
"Ergenekon Davası" yeni başlarken bir televizyonda "Şahane Çocuklar" programı vardı...
Sunucu soruyor:
"Ergenekon nedir?"
Çocuklardan yanıt:
"Bir işadamı..."
"Bir mağaza..."
"Bir artist...”
Program bu soru üzerine büyük tepki almıştı ki, ertesi gün tek soru vardı:
“Atatürk kimdir?”
Aynı program bugün olsa ve çocuklara yine “Ergenekon nedir?” diye sorulsa yanıt tek kelime olur muydu dersiniz?
“Guguk…”
-------------------------
Albert Einstein'den
Neden geldik şu dünyaya, düşünüp duranlara...
Acaba para mı daha önemli , yoksa ün mü diye soranlara... Han, hamam, apartmandan kolye yapanlara... Paraya pula tapanlara... Tarihin en hüyük fizik bilgini "Albert Sinstein"nin "Dünyaya Nasıl Görüyorum" yapıtından bir parça :
- Yolumu aydınlatan ve beni durmadan sağlam bir yüreklilikle dolduran ülküler iyilik, güzellik ye doğruluk oldu. İnsanın uğrunda çaba gösterdiği mal mülk sahibi olmak, toplumsal başarılar, iyi yaşam, genç yaşlarımdan beri bana tiksinti vermiştir. Kendimi bütünüyle ve ne devlete, ne doğduğu topraklara, ne dostlar çevresine ne de yakınlarıma adadım.
"Benim ülküm demokrasi ülküsüdür..."
-----------------------------
Günün Olayı
Atatürk bir kez daha haklı çıktı...
O ülkeyi irticacı tarikat ve cemaatlere değil, laik Cumhuriyete, bilime, aydınlığa inanan gençlere emanet etmişti...
----------------------------
Günün Biberi
Esad'ın kovaladığı IŞİD’li teröristler Türkiye'ye kaçıyormuş.
Feto'dan boşalan yerler onların da iştahını kabarttı demek...
Akif Kökçe