Sözde yasak ama, bu yasağı takan yok. Gelen mesajda,’bir daha mesaj gelmesini istemiyorsanısız mesaj iptal yazın şu numaraya gönderin’ diyorlar.
Ben illaki gelen mesajı cevaplamak zorundamıyım. İkincisi GSM operetörleri şahsıma özel numaramı, kampanya düzenleyen kuruluşlara nasıl verir? Benim sırtımdan ek para kazanıyorlar. Ben de akşama kadar gelen mesajları silmek için uğraşıyorum.
Neyse esas konu bu değil. Ancak laf lafı açar derler ya. Bugün telefonuma gelen üç ayrı mesajı okuyunca yazmak istedim.
Kütahya ve Afyonkarahisar’daki kaplıca özellikli suyu bulunan oteller ve işletmelerden mesajlar gelince kahroldum.
Afyon ve Kütahya’daki kaplıca suyu özellikli tesisler, paraya para demezken Eskişehir’de de aynı özellikli sulara sahip tesisler hamam olarak çalışıyor.
Kızılinler gibi Kaplıca Suyu özelliğine sahip bölgemiz var. Burada sıcak su kaynakları maalesef heba ediliyor.
Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyesi ciddi paralar harcayarak planlar yaptılar. Bu planlar iki yıla yakın Kültür ve Turizm Bakanlığında yattı.
Sonunda akıllarına gelmiş olacak ki, uykuya yatırılan Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyesi’nin yapmış olduğu planlar uyandırıldı. İncelendi ve onandı.
Kızılinler’de tesislerin yapılacağı arazi Hazineye, yani devlete ait olduğu için bakanlık arazi tahsis ihalesi yapacaktı.
Planların onanmasının üzerinden nerede ise bir yıl geçti. Hala tahsis ihalesi yapılamadı.
İhale yapılıp, bir iki tesis hayata geçse, arkası gelecek. Kısa süre içerisinde Kızılinler tesislerle dolacak. Bugünlerde Kızılinlerde yabancı yatırımcıların gelip inceleme yaptığı duyumları alıyorum.
Tahsis İhalesi’nin ne zaman yapılacağını soruyorlarmış. Bu kadar yakından ilgilendiklerine göre herhalde ihaleye girecekler.
Kızılinler konusunu AK Parti Milletvekili Salih Koca’nın takip ettiğini biliyorum. Sayın Koca, Kızılinlerde yer tahsis ihalesinin ne zaman yapılacağı konusunda bilgisi varsa kamuoyu ile paylaşmalı. Yok ise de Kültür ve Türizm Bakanlığı yetkililerinden öğrenerek, aldığı bilgiyi Eskişehirlilerle paylaşmalı.
Hepimizin gözü kulağı açılacak tahsis ihalesinde. Bir an evvel ihaleler yapılacak olursa, bugünkü hızlı teknoloji ile tesisler temeli atıldıktan en geç 1,5-2 yılda tamamlanarak hizmete açılır.
Eskişehirliler olarak bizde çevre illerdeki kaplıca özelliği taşıyan otellere ve tesislere gitmekten kurtuluruz. Oralarda harcadığımız paralar Eskişehir’de kalır. Eskişehir ekonomisi de bu şekilde canlanır.
‘Hani verilen sözler nerede?’
Dün Eskişehirin simgesi haline gelen 7 Cüceler Grubunun lideri ve sözcüsü Erdal Görgeç ile Köprübaşında Doktorlar Caddesinde karşılaştım.
Sınırlı mı sinirli, adete patlayamaya hazır pimi çekilmiş el bombası gibiydi. Elinde 7 Cüceler’in birlikte oldukları fotoğraflara bakarak isyan ediyordu.
‘Hayrola Erdal yine bir şeylere kızmışsın. Seni bu suratla görmeye alışık değilim. Ne oldu? Kime kızdın?’ diye sordum.
‘Ya Sadi sende benim gibi Odunpazarlısın. Yıllardır tanışırız. Ben yıllarca 7 Cüceler Gösteri Topluluğunu ayakta tutmaya çalışıyorum. Bu arkadaşların çoğu boylarının küçük olmalarından dolayı çalışacak iş bulamadılar. Yılda birkaç kez yaptığımız gösterilerden kazandığımız paralarla idare ediyorlar. Bilim ve Kültür Parkı’nın içerisinde yapılan Masal Şatosu’nda 7 Cüceler gösteri ekibi olarak çalıştırılacaktı. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu konuda söz vermişti. Şato bitti, hizmete girdi. Ancak bizi çağıran, davet eden yok. Biz bu memleketin evlatlarıyız. Amerika’dan gelmedik. Bak kos koca Ramazan geçiyor. Belediyeler her akşam ramazan eğlenceleri yaptılar. Konserler düzenlediler. Aşuk-Maşuk gösterileri yapıldı. Bu şehirde 7 Cüceler Gösteri Topluluğu da var diye hatırlayan olmadı. Bizi özel giysilerimiz ile gören çocuklar peşimizi bırakmıyor. Belediye Başkanlarımızın vermiş oldukları sözleri tutmalarını istiyoruz. Bizler çok paralar istemiyoruz. Bize sahip çıkılmasını talep ediyoruz’ diye cevap verdi.
Erdal Görgeç haklı. Hiç olmazsa Ramazan ayında üç belediye de belirli günlerde 7 Cüceleri’de yaptıkları etkinliklere dahil etseydi de, onların da gönülleri alınsaydı.
Sadece belediyeler değil, Eskişehir’de her hafta sonu çeşitli kurum ve kuruluşlar etkinlikler yapıyor. Eğlenceler düzenliyorlar. Onlarda bu etkinliklerinin içerisine Eskişehirli 7 Cüceleri de katabilirler ise mutlu etmiş olurlar.
Alınan Üç Ders
Hasan "yakın zamanda aldığım üç ders şunlardı" der:
İlki bir hırsızdandı. Ormanda yürürken yolumu kaybettim. Ona rastladım. Bir gece beni misafir etmesini rica ettim. Hırsız olduğunu ve bunun beni rahatsız etmeyecekse kalabileceğimi söyledi.
Bir gece kalacakken bir ay kaldım yanında. Her sabah aynı saatte işe çıkardı. . Döndüğünde "Bugün işlerin nasıldı?"diye sorardım. O da "Bugün kötüydü ama yarın bir daha deneyeceğim. Umarım daha iyi olur." derdi. Asla umutsuzluğa kapılmazdı. Bana; YARIN BELKİ AMACIMA ULAŞIRIM. YARIN YENİ BİR GÜN diye düşünebilmeyi öğretti.
İkinci hocam bir köpekti. Göl kıyısında yürüyüş yapmaya çıkmıştım. Çok susamış gölden su içmeye çalışan bir köpek gördüm. Köpek kendi aksini suda görünce korkup kaçtı. Ne var ki susuzluğa yenik düşüp geri döndü. Korkusunu yenmek için suya atladı. Sonra susuzluğunu giderene kadar içti göl suyundan.
Köpekten öğrendiğim şey ise; KORKULARININ ÜZERİNE GİTMELİSİN... Oldu.
Üçüncü hocam küçük bir çocuktu. . Elinde yanan mumla bir yere doğru yürüyordu. Yanına gidip ona "Işığın, ateşin kaynağını ve nereden geldiğini söyleyebilir misin?" diye sorduğumda, mumu söndürüp "Artık ışık mışık yok. Sen söyle bakalım. Işık nereye gitti?" dedi. Çocuğun elindeki muma bakakalmıştım. Ondan öğrendiğim ders ise;
UKALA OLMAMAK GEREKTİĞİYDİ...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...