Görüşler
Kişiye özel!..
Yaygın basının bir hastalığını galiba son günlerde bizler de uyguluyoruz...
"Haberler kişiye özel!"
"Yorumlar kişiye özel!"
Öyle üzerine gidiyoruz ki, "Epiktetos" gibi uyaracak hali kalmıyor kişinin!
Ne köle olabiliyor…
"Ne de filozof!..”
…….
"Epiktetos", ilk yüzyıl Roma’da yaşamış...
Hem köle, hem filozofmuş.
Efendisi de çok zalimmiş.
Bir gün "Epiktetos"un bacağını bir aletle buruyormuş.
Filozof uyarmış:
"Burma" demiş :
"Kıracaksın..."
Ve bacak kırılmış.
Epiktetos, acısına karşın sakin:
"Demedim mi sanal.."
…….
Bir özelliğimiz de, ille de "rant" aramak!
Hele "kişiye özel"e bayılırız!
Mektuptan başlar, selama kadar gider...
Ordinaryüs Prof. "Şükrü Baban" eşiyle gezerken öğrencilerinin selamını alır, şapkasını çıkarıp yanıt verirmiş:
"Bilmukabele..."
Sonunda karısı dayanamamış:
"Neden çocuklara boyuna bilmukabele diyorsun?"
"Kişiye özel" demiş profesör:
"Bana selam verirken, içlerinden ne dediklerini çok iyi biliyorum!.."
…….
1948 yılında yaşanmış bir olay...
Az değilmiş "kişiye özel" profesör!
Bir gün öğrencilerinden bir kıza takılmış:
"Kızım sen mal mısın, meta mısın?"
Kız, şöyle bir süzüldükten sonra "kişiye özel hocam" demiş:
"Kullanana göre değişir!"
…….
Böyle özellikler çoğumuzda vardır...
Dışa vurmasak da...
“İç dünyamızı gıdıklar!”
Ya da bir rüyada…
“Epiktetos” gibi sesleniriz:
“Burma kıracaksın…”
Ama kim duyacak?
“Kişiye özeldir çünkü!..”
Cumartesi öyküsü
Uluslararası Para Fonu Uzmanı
Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Lüks bir otomobil çobanın yanına gelmiş. İçinden genç bir adam inmiş ve çobana "Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana birini verir misin?" diye sormuş.
Çoban, bir adama bir de koyunlara bakmış ve "tamam" demiş...
Adam telefonunu bilgisayara bağlayıp bir uzay araştırmaları sitesine girmiş, bulunduğu yeri taramış ve logaritma ile doldurulmuş tablo açmış. 150 sayfalık bir raporu basmış. Ardından çobana dönerek "Tam 993 koyunun var" demiş…
Çoban şaşırmış ama "doğru bildin" demiş :
"Koyunlardan birini alabilirsin..."
Adam otomobilin bagajını açmaya çalışırken çoban dönmüş, "Peki senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir misin?" diye sormuş...
Adam da, çobana bakıp gülümsedikten sonra "Evet.. Neden olmasın?" diye yanıtlamış...
Bunun üzerine çoban "Sen uluslararası Para Fonu Uzmanısın" demiş.
Genç adam şaşırmış:
"Nasıl bildin?"
"Çok kolay oldu" demiş çoban:
"Buraya çağırılmadan geldin, bu bir. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin,üçüncüsüne gelince, bir moktan anlamıyorsun, çünkü köpeğimi aldın!.."
Emile Durkheim'den
19. yüzyılan sonları İle 20. yüzyılın başları arasında yaptığı çalışmalarla toplum bilimine büyük katkılar sağlamış "Emile Durkheim..."
Bir saptaması şöyleydi:
"Sağlam toplumlar politik sorunlarla hiç meşgul olmaz" demiş ve devam etmiş:
"Olmazlar, çünkü bu sorunları halletmişlerdir. Bunun aksine, şayet hükümetin şekliyle, onun yetkileriyle ilgili tartışmalar akılları meşgul edip onları bölmek üzere kurcalıyorsa, hiç yanılmadan o toplumun hasta olduğu tanısını koyabiliriz…
Günü olayı
Önce liberallere gerek kalmadığını düşünerek, daha hızlı yükselmek için bu safrayı attılar. Sonra "seçildim geldim her şeyi yaparım" anlayışını ortaya çıkardılar.
Ersin Yıldızoğlu
Günün Biberi
"Komşularla sıfır sorun, kardeşim Esad" derken ABD ve Nato ülkelerinin gazına geldik.
Yalakalık salt "el öpmekle" olmuyor, baştan aşağıya yalayacaksın…
Hikmet Çetinkaya
Günün incisi
Kendi ahırındaki eşek, yabancı evdeki alimden çok bilir.
Yahudi Atasözü
Günün SÖZÜ
Para ya bizim başımızın belası ya da bizim hizmetkarımızdır.
Horatlus
Cuk
Doktor, bazen hastalıktan çok daha tehlikelidir.*,
Fransız Atasözü
Kolsuz Yaşar’dan
"Kadın-Erkek" eşitliğinde İran ve Suriye bizi geçmiş.
Bizi hala geçemediyse yazıklar olsun "Suudi Arabistan"a!..
Günün Şiiri
Resim
Eriyen biten şey ne
Çoban köpeğinin gözlerinde
Hele o Çin demirlerinde
Yosunlara da benzemez şey ne
Camın arkasında duran güneş
Cezayir'in sıcak göklerinde
Seni tutup da assalar ya boşluğa
Ne akşam ne sabah ne
Yani o bilinmez şey ne
Duruyorsa işte iç içe çizgilerde
0 resim değil belki şey
Ellerin vakti geldi mi sular çiçeklerle
Ama o güzel şey
0 gerçeğe özenmez şey ne?
Ali Püsküllüoğlu (Varlık-1958)
Platon’dan
Platon, insanları üç kategoriye ayırıyor:
"Zenginleri sevenler, şerefi sevenler, bilgiyi sevenler..."
Eğer bir toplumda herkes zenginliği severse denge bozulur.
Şerefi sevenler, bilgiyi sevenler de o kadar çok olmalı...
" Kimbilir, esas zengin de belki onlardır..."
Yaşlı çifte tatil kıyağı
Seyahat acentası sahibi dünyanın çeşitli yerlerinin harika fotoğraflarının sergilendiği vitrine iç geçirerek baktıklarını hissettiği, bir anda anne ve babasına benzettiği yaşlı adam ve kadını İçeri davet etmiş...
"Biliyorum böyle yerlere gidebilmeyi hayal dahi edemezsiniz" demiş:
"Ama ben sizi çok güzel bir yere göndermek arzusundayım. Tek bir itiraz bile duymak istemiyorum..."
Hemen sekreterine direktif verip iki adet uçak bileti ve 5 yıldızlı bir otelde balayı süitinde yer ayırtmış....
Aradan bir ay geçtikten sonra yaşlı kadın onun ziyaret edip, "Teşekkür etmek için geldim" demiş.
"Nasıldı? Beğendiniz mi?" diye sormuş acenta sahibi... "Ne demek, harikaydı" demiş kadın:
"Yalnız bir şeyi öğrenmek istiyorum. Odamı ve yatağımı paylaştığım o adam kimdi?"
Utangaç Temel
Temel suyun kenarında otururken önüne bir şişe gelmiş ve kapağını açınca da içinden "cin" çıkmış... İyice büyüyüp devleştikten sonra sormuş:
"Dile benden ne dilersen?"
Utangaç Temel, ezilip, büzülmüş ve şişenin kapağını açtığına pişman olmuş:
"Özür dilerim!.."