Bu hafta yazımda yine çok severek okuduğum Paulo Coelho’nun Simyacı adlı eserini sizlerle paylaşacağım. Simyacı, ünlü Brezilyalı yazar Coelho’nun 1988 yılında kaleme aldığı üçüncü kitabı. Aynı zamanda yazıldığı günden bu yana popülerliğini korumuş pek çok dile çevrilmiş ve hatta klasik haline gelmiş kılavuz niteliğinde bir eser diyebiliriz. Mevlana’nın ünlü Mesnevi’sinde konu edilen küçük bir öyküden yola çıkılarak yazılmış bir roman.
MUTLULUK ARAYIŞI
İspanya’dan Mısır piramitlerinin eteklerine hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşam maceralarını okuyoruz Simyacı da. Anne ve babası Santiago’nun bir din adamı olmasını isteyerek on altı yaşına kadar papaz okuluna gönderiyorlar. Fakat Santiago daha küçüklüğünden itibaren dünyayı gezme hayaliyle yaşıyor. Mısır Piramitleri, çöller ve dünyanın diğer yerlerini görmeyi isteyerek, yaşadığı bu yerlerden daha güzel daha çekici daha gizemli yerlerde mutluluğu bulacağına inanıyor. Bir gün bu düşüncesinden anne ve babasına bahseder. Babasının kendisini kutsamasıyla o muhteşem heyecan dolu içsel ve fiziki âlemdeki yolculuğuna koyulur Santiago…
SANTİAGO’NUN MACERALARI
Babasını ona verdiği parayla bir sürü alır yoluculuğuna başlar. Bir gece rüyasında Mısır piramitlerinde bir hazine bulacağını görür bu rüyayı bir falcı kadına anlatır fakat kendini tatmin edici bir cevap alamaz sürüsü ile yolculuğuna devam eder. Salem kralı olan yaşlı adamla karşılaşır, kendi amaçlarını anlatır. Yaşlı adam, hayatın gizemleri hakkındaki bilgiye karşılık Santiago'dan sürüsünün onda birini vermesini ister. Santiago adama istediğini verir ve ondan iki taş alarak Mısır'a gitmek için önce koyun sürüsünü satar, sonra parasını cebine koyarak yola çıkar. Daha sonra yolda İngiliz ile tanışır, İngiliz Mısıra Simyacı’yı bulmak için gelmiştir. Fakat büyük hayal kırıklığına uğramıştır. Bulundukları yerde Simyacı’yı tanıyan yoktur. Bu arayış içine Fatıma adında bir kızla tanışan Santiago ona aşık olur. Aşkını itiraf edip tekrar hazinesini aramaya koyulmadan önce Fatima ile vedalaşır ve mutlaka geri döneceğini söyler. Uzun bir arayış sonrasında Simyacı’yı bulur ve onun kurşunu altına çevirdiğine şahit olur. Simyacı’dan altığı bir parça altınla Mısır Piramitlerine ulaşan Santiago bunca çabadan sonra hazinesine ulaştığını düşünür. Fakat hiç de öyle olmaz çünkü hazinesinin aslında kendi topraklarında gizlidir olduğunu burada öğrenir…
Özetle…
Santiago’nun bir rüya ile yola çıktığı kader yolculuğu hikayesine tanıklık ediyoruz. Simyacıyı okurken ister istemez kendinizi sorgulamaya ve hayatın neresinde olduğunuzu anlamaya çalışırken buluyorsunuz. Kitabı umudunuzu kaybettiğiniz zamanlarda okursanız eğer sönmek üzere olan ışığınızı keşfeder mücadele etmekten asla vazgeçmezsiniz. Kitapta söylenildiği gibi “Bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmek için bütün evren senin için işbirliği yapar.” Son olarak bu muhteşem kitaptan bir çıkarım yapacak olursak eğer, hayatta çabaladığınız şeyler ne olursa olsun evrenin yardımıyla er geç ulaşacaksınız yeter ki işaretleri takip etmeyi bilin… Tıpkı Santiago gibi…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...