İşte günlük yaşantımızı ve geleceğimizi yakından ilgilendiren, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri diye anlatmaya çalıştığımız bu olaylar, ancak bu kadar kısa ve öz olarak anlatılabilir.
Başta Edirne taşkını olmak üzere kış ayları boyunca buna benzer birçok olayı hep birlikte izledik. Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından ortak yürütülen çalışmalar sonucunda elde edilen bilimsel bulgular; “karşılaştırılabilir bir zaman döneminde, gözlenen doğal iklim değişikliklerine ek olarak, iklim üzerinde olumsuz yönde belirgin bir insan etkisinin bulunduğu ve iklimin geçen yüzyıl boyunca değiştiğini” doğrulamaktadır.
Elbette bunun için bilimsel ve teknik anlamda yapılabilecek pek çok uygulama mevcuttur. Anacak bu sorunun çözümün en önemli unsurunun “toplumsal bilinç” olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Bu bilincin oluşturulmasında, geçen haftaki yazımda açıklamaya çalıştığım “sosyal girişimcilik” yaklaşımı sanırım en çok ihtiyaç duyduğumuz konuların başında gelmektedir.
Peki, bu konuda oluşturulan toplumsal bilincin katkısı hangi yönlerden olabilir? Birincisi; bu sorunun fosil kaynaklı (petrol, kömür ve doğalgaz vb.) yoğun enerji tüketiminden kaynaklandığını unutmadan, bireysel olarak hepimizin enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanmak adına yapabileceklerimiz konusunda çaba göstermek. Bunların neler olduğunu tek tek saymaya gerek görmüyorum. Çünkü hepimiz bunların az çok neler olduğunu biliyoruz.
İkinci ve en önemlisi ise; yerel ve genel seçimlerde bizleri yönetmeye aday olan siyasi partilerin ve adayların, bu soruna ilişkin çözüm öneri ve politikalarının tercihleriniz üzerinde oldukça etkili olduğunu göstermektir.
Elbette küresel olarak ifade edilen bu sorun, sadece bizim değil tüm dünya ülke vatandaşlarının etkin katılımını gerektirmektedir. Ama önce herkes önce kendisinden ve yakın çevresinden başlamalı, bu mücadeleye…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...