Kırk katır mı yoksa kırk satır mı? masalını bilmeyenler için özetleyeyim… Kral, karşısına getirilen büyük suç işlemiş kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin yoksa kırk satır mı?"
Kırk katır mı yoksa kırk satır mı? masalını bilmeyenler için özetleyeyim…
Kral, karşısına getirilen büyük suç işlemiş kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin yoksa kırk satır mı?"
Kırk satırla öldürüleceği yönünde fikir yürüten suçlu hemen “kırk katır” der.
Vücudunun her parçası bir katıra bağlanan suçlu, acı çekerek yaşamını yitirir.
Bunu niye anlattım.
Malum son günlerde Eskişehir’in gündemi; Mihalgazi ilçesinin Alpagut Mahallesi’nde çıkarılması planlanan, hatta ruhsatlandırılan altın madeni…
ESTV’de meslektaşım Murat Taşkın ile hazırladığımız “Soruyoruz” adlı programın bu haftaki konuğu TEMA Vakfı Genel Başkanı Deniz Ataç ve Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli oldu.
Eskişehir’de siyanürle altın madenciliği yapılmasının zararlarına vurgu yapan Deniz Ataç’ın dikkat çekmek istediği konu, bu yöntemin doğaya büyük zarar vermesi ve rehabilitasyonunun mümkün olmadığıydı.
Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden AŞ'nin kuracağı altın madeni Mihalgazi ilçesinin Alpagut Mahallesi sınırları içinde. Açık havada “liç” yöntemi olarak değerlendirilen, çevrecilerin ise “vahşi madencilik” diye tanımladığı madencilik eleştirilere konu oluyor.
Deniz Ataç da bu konunun altını çiziyor.
Açık havada, su kaynaklarına çok yakın bölgelerde kullanılan siyanür ve sülfirik asidin her şeyi çok düzgün yapsanız çok riskli olduğunu vurgulayan Ataç, şunları söyledi:
“Altın, gümüş herkesi cezbediyor ama altından zengin olmuş pek kimse yok. Bunu çıkaran zengin oluyor ama toplumlara faydası yok. Afrika ortada… Burada biz şunu söylemeye çalışıyoruz, kim istemez ülkesi zengin olsun? Ben de özel sektörde yıllarca çalıştım. Hiçbirimiz ülkesinin iyiliğini istemeyecek insanlar değiliz ama burada bir hata var. Eskişehir’in toplam yüzölçümünün yüzde 71’i şu anda madenlere ruhsatlı. Ne kadar çıkacak, zaman içinde göreceğiz ama böyle bir şey olmamalı. Üstelik bunlar birkaç sene önceki rakamlar. Bu madenlerin çıkarılması için kullanılan yöntemin ardından bölgenin rehabilite edilme şansı yok.”
Kaymaz Mahallesi’ndeki 2 atık havuzuna ilave olarak 3. atık havuzunun yapılması için hazırlanan ÇED raporu hakkında ise Tuncaelli konuştu.
Tuncaelli, “Küçük bir maden ocağı açacaklar. 4 ay ömrü var. Havuzun 110 ay işletme ömrü var. Çanakkale Serciler Köyü’ndeki madenden atık getirilecek. Altın çöktürmesi burada yapılacak. 450 kilometre mesafe, günde 150 kamyon her gün o mesafeyi gelecek. Tepebaşı, Sarıcakaya, Söğüt, oradaki zenginleştirmeler de burada yapılacak. Çanakkale’den 26 ay boyunca gelecek. ÇED raporunda sadece Çanakkale’den bahsediliyor. Diğerleri nereden gelecek? Eskişehir bir atık maden çöplüğüne dönüşecek. Kaymaz’ı o yüzden yapıyorlar. Ciddi bir risk. Kaymaz’da da kanser vakalarını duyuyoruz” dedi.
Dün bir gelişme yaşandı ve Eskişehir Kıymetlidir Platformu, yukarıdaki satırlarda bahsettiğim Alpagut ve Atalan mahallelerinde siyanürlü altın-gümüş maden ocağı, cevher zenginleştirme, hazır beton tesisi ve su temin gölleri projesine tepki gösterdi.
Platform adına konuşan Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, “Mihalgazi, Sarıcakaya ilçelerimiz ve mahallelerinde seracılığın gelişmesi için yeni teşvikler yapılırken, bu proje hem Sakarya Nehrini, hem de bölgedeki tarımsal üretimi bitirecektir. Aynı zamanda ÇED alanı 723 futbol sahası büyüklüğünde orman alanının yok olmasına neden olacaktır. Şu gerçek asla unutulmamalı ki, ormanlar yok edildiğinde, tarım üretimi bittiğinde, nehirler kuruduğunda karnımızı altın ya da gümüş yiyerek doyuramayız. O nedenle doğayı, çevreyi ve toprağı gözümüz gibi korumalı, güzel şehrimizi savunmaktan asla vazgeçmemeliyiz” dedi.
CENGİZ HOLDİNG’DEN ZİYARET
Platformun açıklama yaptığı saatlerde bu yazının odağındaki altın madenini çıkaracak Eti Maden AŞ bünyesindeki Cengiz Holding’in yetkilileri ESGROUP’u ziyaret etti.
Cengiz Holding Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Erdoğan, söz konusu madenden altının çevreye zarar vermeyecek yöntemlerle çıkarılacağını, Eskişehirlilere ve çevreye duyarlı her kesime bu konuda bilgi vermeye hazır olduklarını ifade etti.
Yakın zamanda bir araya gelmeyi planladıkları basın mensuplarına detaylı bir sunum yapmak istediklerini aktaran Erdoğan, “Hatta çevre dernekleri ve bilim insanlarından oluşabilecek bir denetim heyetinden, faaliyete geçtiğinde altın madenini denetlemelerini isteyeceğiz. Böyle bir heyetin kurulmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
Eskişehir Madencilik Kümesi Derneği Başkanı Metin Çekiç de Sanayi Odası’nda düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada madenlerin önemine işaret etti. “Tahıl olmadan tarım , maden olmadan da hayat düşünülemez. Pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı, tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar, hammadde fiyatlarındaki artışlar da kendi hammadde kaynaklarımızın önemini bir kez daha gözler önüne serdi” ifadesini kullanan Çekiç, “Her yer maden ruhsatlarıyla kapatılmış, ormanları, çevreyi yok eden, madenciyi terörist gibi gösteren bir algıyla karşı karşıyayız” dedi.
Hasılı…
Anlayacağınız, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in “kıymetlisi” Eskişehir’de belediyesinden sivil toplum kuruluşlarına topyekun yeni bir mücadele başlıyor.
Alpu Ovası’da kömür yakıtlı termik santral yaptırmamayı başaran bu sivil direniş gücü, altın madenine karşı da hayli iddialı bir çıkış yaptı.
Kurumsal ve bireysel olarak eğer odakta “Eskişehir, doğa, insan sağlığı ve gelecek nesiller” varsa…
Korkmayın!
Kalın sağlıcakla.