Ukrayna’da savaş devam ediyor. 10. Gün geride kaldığında sanki savaşın yıkıcı etkisi bitmiş gibi bir hisse kapıldı, bütün dünya!
Yaptırımlar, açıklamalar, mitingler geride kaldı…
Bombalar, füzeler devam ediyor.
Mültecilerin sayısı artıyor.
Savaş artık insanların gerçeğinden çıkmış gibi! Bir dizi film izler gibi izliyoruz haberleri…
Eskişehir Kırım Halkbilim Araştırma Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Dernek Başkanı Recep Şen, ES TV ekranlarındaki Açıkça programına konuk oldu. Şen belki de birçoğumuzun bilmediği bir konuya dikkat çekti:
-Kırım’da 18 yaşını doldurmuş olan
Kırım Tatar çocuklarını Ruslar zorunlu olarak askere almaya başladı! Maalesef Ukrayna cephesinde ön cepheye gönderecekler!
Savaşın acımasızlığı budur!
Ukrayna Ordusu’nda da Kırım Türkleri görev yapıyor.
Yakın akrabalar, komşular, tanıdıklar bu savaşta birbirlerine silah çekmek zorunda kalabilecekler…
Bütün savaşlarda bu böyledir!
BİZİM UKRAYNALILAR NE DÜŞÜNÜYOR!
Çetin Kutluay, iş insanı…
3 yıl önce Ukrayna’nın Harkov şehrine gidiyor. Başkent Kiev’in hemen yanı başında! Şu sıralar adını çok duyuyoruz…
Çetin Kutluay burada bir arkadaşı aracılığı ile tanıştığı
Luibov Kutluay, evlenmeye karar veriyor.
Luibov Türkiye’ye geliyor Kutluay ailesiyle tanışıyor ve çift evlenmeye karar veriyor…
2 çocukları oluyor…
Demir ve Cihan Kemal…
Luibov’un ailesinin Ukrayna’da kalması nedeniyle şu sıralar oldukça tedirgin. Recep Şen ile yaptığımız yayına o da katıldı.
Savaşın ilk günlerini şu cümlelerle anlatıyor:
-Ben ve çocuklarım burada yaşıyoruz. Dostlarım, anne ve babam Ukrayna’da! Şimdi savaş başladı, çok kötü zamanlar geçiriyor Ukrayna. İnternet ve telefon ile arkadaşlarımızla görüşüyoruz. 2 gün önce annemlerin elektrikleri, suları ve gazları yoktu. Yarın ne olacak bilmiyorum.
-Harkov şehrinden orada doğdum, orada büyüdün tabii Ruslar da vardı. Savaştan önce Ruslarla sizin ilişkiler nasıldı?
-Savaştan önce Ruslar ile bir problemimiz yok! mesela Harkov’da herkes Rusça konuşuyor, Bir problem yok, Rus Arkadaşlarım var. Ama şimdi savaştan sonra ne olacak bilmiyorum.
…/…
Türkiye’den beklentilerini soruyorum…
-İnsani yardım, barış için daha fazla çaba!
YAĞ VE UN!
Bizim vatandaş “Ayçiçek yağlarına” hücum edince anında açıklama yaptılar…
-Ayçiçek yağı sıkıntımız yok!
Haklılar sıkıntı yok!
Ama vatandaşın yağa hücum etme nedeni stok yapmak için değil! Fiyatının ucuz olmasından kaynaklanıyor…
Ve vatandaş biliyor ki, bu fiyatlar düşmeyecek daha da artacak!
İnternette alış veriş sitelerine bir girin. Ayçiçek yağı satılıyor. Üstelik taksitle…
18 kilogramlık Ayçiçek yağı 36 ay taksitle satılıyor…
Topraklarımız bereketli. Şöyle toprağa serpseniz bile ayçiçeği biter! Durum böyleyken ülkemiz en büyük ayçiçeği ithalatçısı ülke konumuna geldi…
Birinci sırada Çin, ikinci sırada Hindistan var…
Ve Dünyada Ayçiçek ihracatının yarısını Ukrayna, tek başına yapıyor…
Yağsız kalmak elbette günün sonu değil! Ancak dar gelirli için şu zamanda Yağ ve un hayati önem taşıyor.
ÇOK HAKLIYMIŞ!
Dostoyevski’nin 200 yıl önce kendini anlattığı şöyle bir cümlesi var:
-İnsanlara olan saygımı korumak için onlardan uzak durmaya çalışıyorum.
…/…
Ne kadar da haklıymış!
GÜNÜN SÖZÜ!
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir!
GÜNÜN KARİKATÜRÜ