Kırım'ı ve Kafkas'ı unutmadık

Mayıs ayında Kırım ve Kafkasya'da yapılan soykırımları andık. Önce Çerkezlere yaplan sürgün ve katliamlardan bahsedelim...

Savaşçı ve kahraman bir millet olan Çerkezler, Rus emperyalizmine karşı giriştikleri savaşı 19'uncu yüzyılda kaybettiler. Bütün büyük milletlerin tarihinde savaş kazanmak gibi, savaş kaybetmek de vardır. Ancak bu yenilgi Çerkezlere büyük bir yıkım getirdi. Nihayetinde Ruslar kazandıkları savaşı bir katliam ve sürgün fırsatı olarak gördüler. 1864 yılında 1 buçuk milyon Çerkez vatanlarından ayrılarak Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı. Kalan Çerkezler de ya öldürüldü, ya da ağır baskılara maruz kaldı. Şimdi o 'Bakiyet-üs seyf' yani kılıç artığı olan Çerkezlerin torunları ile yine türlü soykırım ve katliamlara maruz kalan Türklerin torunları kardeşçe yaşıyor. AK Parti'nin, CHP'nin, MHP'nin ve İYİ Parti'nin içinde pek çok Çerkez kenti ve ülkesi için çalışıyor.
Bir diğer 'Bakiyet-üs Seyf' topluluğu olan Tatarlar da Rus Emperyalizminin gaddarlığından nasibini almıştı. Korkunç İvan'ın Kazan'ı almasıyla birlikte başlayan Tatar katliamlarını, son olarak 1944'te Stalin sonlandırdı. Kırım Meselesi Türkiye için en az Kıbrıs Meselesi kadar önemlidir.
Elbette uluslararası ilişkilerde tarihe dayanan kin ve nefretler işin içine karıştırılmamalı. Yeni ve temiz bir sayfa açmayı başabilmeliyiz. Ancak aynı Ruslar'ın günümüzde de Kırım ve Kafkasya'da yaptığı emperyalist politikalar ortada. Kırım Rus işgali altında inim inim inletiliyor. Kafkasya'dan bahsetmeye bile gerek yok. Çeçenistan savaşlarında Ruslar'ın ırza tecavüz ve cinayetleri hafızalarımızdan silinmedi. Peki biz ne yapıyoruz? Üç kilo domates satabilmek için Ruslar'a türlü şaklabanlıklar yapıyoruz. Şehit atalarımızın kemiklerini sızlatıyoruz...

Kabahat senin, canım kardeşim

Alpu Belediye Başkanı Gürbüz Güler, bir önceki dönemden kalan borçlarının 50 milyon liraya dayandığını açıkladığı zaman, şaşkınlıktan ağzımız bir karış açık kalmıştı. Şimdi bu şaşkınlığa bir de Seyitgazi eklendi. CHP'li Belediye Başkanı Uğur Tepe'nin açıklamalarına göre Hasan Kalın yönetimi de geriye 22 milyon ve 336 bin liralık borç bırakmış... Seyitgazi küçük bir ilçe ve 22 milyon 336 bin lira büyük bir para. Tabii bu arada geçmiş dönemde Seyitgazi Belediyesi'nin kendi bütçesinden yatırımlar yaptığını da unutmamak lazım. Yani AK Partili belediye bütçesini bir güzel harcamış, üstüne bir de 22 milyon 336 bin liralık borç takmış...
Bu hesaba göre Seyitgazi'nin Paris'i kıskandıracak bir altyapısı olması gerekirdi. Fakat netice ortada. İyi de bu paralar nereye gitmiş? Milletçe borç içinde kıvranıyoruz. Eskişehirspor borçlu, Alpu borçlu, öğrendik ki Seyitgazi de borçluymuş... Yöneticeler borç takıp gidiyor belki ancak, o borçları da biz ödüyoruz. Elbette yöneticilere de hesap sorulacak. Ancak kimleri yönetici olarak seçtiğimiz konusunda da özeleştiri yapmamız lazım. Hani Nazım Hikmet'in dediği gibi; "Kabahat senin demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim..."