Eskişehir’de, bu yıl 100. yılı dolayısıyla öncekilerden çok daha coşkulu kutlanan bir Cumhuriyet Bayramı’na tanıklık ettik.
Eskişehir’de, bu yıl 100. yılı dolayısıyla öncekilerden çok daha coşkulu kutlanan bir Cumhuriyet Bayramı’na tanıklık ettik.
Balkonlar, pencereler Türk bayraklarıyla süslendi, elektrik direkleri, sokaklar, caddeler ışıl ışıldı.
Büyükşehir Belediyesi’nin milli bayramlardaki lazer ışık, havai fişek ve fener alayı gösterileri zaten ülke gündemine Eskişehir damgasını vuruyor malumunuz.
Sizi bilmem ama biz ailece bu coşkulu kutlamalara dahil olduk.
Odunpazarı Belediyesi’nin Hicri Sezen Parkı’nda açtığı Atatürk Anıtı, Tepebaşı Belediyesi’nin 100. yıla özel Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’na katılan 25 sanatçının eseri Cumhuriyet Anıtı…
Yürüyüşler, kortejler, Porsuk Bulvarı’ndaki şovlar…
Cumhuriyet Türkiye’si ile derdi olmayan, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ile arasında mesafe bulunmayan neredeyse tüm sivil toplum örgütleri, bu bayram bir etkinlikle 100. yıl coşkusu yaşadı ve yaşattı.
Eskişehir’i diğer illerden farklı kılan…
Tek merkezli, yaşaması kolay, güvenilir, Açıköğretim fakülteleri bölümlerini örgün gibi okuma imkanı dolayısıyla sayıları 100 bini bulan öğrencilere göre her türlü ürün ve hizmet fiyatının belirlendiği Eskişehir, halkının da hoşgörülü ve çağdaş yaşam biçimini benimsemiş olmasının da etkisiyle rahat bir şehir.
Operadan tiyatrolara, senfoni orkestrasından müzelere, devasa büyüklükteki parklardan tarih kokan Osmanlı mimarisi Odunpazarı sokaklarına kadar yerlisinden turistine yurttaşı memnun edecek zengin bir yapıya sahip.
“Eskişehir’in Cumhuriyet kenti kimliğini perçinleyen, Milli Mücadele sürecinde gösterilen fedakarlığı 100 yıl önce geldiği garda, Eskişehirlilere bizzat söyleyen Büyük Önder Atatürk’ün ruhunu her daim bu coğrafyada hissettiren kim?” diye sorsam size…
Vizyoner kimliği, modern, çağdaş ve estetik kişiliğiyle kentin çeyrek asrına imza atan Yılmaz Büyükerşen’den başkası değil tabii ki.
Çok uğraşanlar olmasına karşın nasıl büyük halk çoğunluğu Türkiye’nin demokratik, laik yönetim biçimini terk edip bir İslam Cumhuriyeti olmasına izin vermezse…
Eskişehirliler de Cumhuriyet değerlerini özümsemiş, modern ve çağdaş yapısına zarar verebilecek, kazanılmış değerlerinin gelişimini sekteye uğratabilecek olası gelişmelere kucak açmaz.
Buradan, 5 ay sonra yani Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere gelirsek…
Bu yazının başlığında da belirttiğim gibi, kimse hayal görmesin.
Yılmaz Büyükerşen varlığını sürdürdüğü sürece, Eskişehir siyaseti de yerel yönetimlerdeki dengeler de bu gerçek üzerinden şekillenir.
Her zaman söylediğim gibi…
Yurttaş hiç kimseyi kara kaşı, kara gözü için 25 yıl belediye başkanlığı koltuğuna oturtmaz.
Beş dönem art arta seçmez.
Eskişehir gibi bir kenti “yönet” demez.
Hasılı…
Büyükşehir Belediye Başkanlığı süresince icraatlarına bir gazeteci olarak tanık olduğum Yılmaz Büyükerşen, “aday değilim, artık kenara çekiliyorum” demeden; kimse oyun kurucu rolünü, Eskişehir siyasetindeki gücünü yok sayarak hareket edemez.
Edemiyor da zaten.
Şu anda aklınıza gelebilecek tüm partilerin ve aday adaylarının odağında Yılmaz Büyükerşen var.
Neden mi?
Yine seçimin favorisi…
Yine seçilebilecek aday…
Yine kent siyasetinin belirleyicisi…
Yine Eskişehirlinin hocası…
Yine…
Çükü, Cumhuriyet kenti Eskişehir’in yılmaz bekçisi…