Bugün "Öğretmenler Günü..."
Böyle bir günün özelliğini ve önemini kimler anlatır?
"Yıllarca çilesini çekip, binlerce meyve yetiştiren öğretmenler..."
Örneğin...
"İbrahim Gerede, Lütfü Selamet, Emin Dağlı, Hamit Türkmen, Nihat Ülker, Ercan Sav, Müşerref Elbasan, rahmetli Kemal Gültekin ve daha niceleri..."
Büfeler de emeği geçenleri anarız…
Bilecik Edebali İlkokulu’ndaki öğretmenimiz "Saime Tarcan"dan tutun da...
Eskişehir Ticaret Lisesi'nden...
"Yüksel Çan'ı..."
Üniversite’den...
"Halil Dirimtekin'i..."
"Yusuf Ziya Binatlı'yı..."
Rahmetle anmak istiyoruz...
***
Kimdir öğretmen? "Ulusal bir Eğitim politikasının yoksunluğu içinde, devre göre kendini arayan insan..."
Nasıl aramasın ki...
"Yeni nesil yetiştirecek..."
Kimdir öğretmen?
"Özlük hakkını alamayan eğitimci..."
Sabretsin, alacak...
"Hele bir atamaları yapılsın!"
Kimdir öğretmen?
"Ücret dengesizliği içinde çırpman devlet memurları..."
Evet...
"100 öğretmenden 82’si evine ekmek götüremiyor!"
Dahası...
"Yüzde 62’si psikolojik sorun yaşıyor."
***
Tüm bunlara karşın Öğretmenlerimizin gününü gönülden kutluyor, ellerinden öpüyoruz...
Ne diyordu 34 yaşında yitirdiğimiz şair öğretmen "Nihat Çokoğlu?"
"Biz ki eğitim emekçileriyiz
Çiçekler yetiştiririz
Renkli-Renksiz, ama çiçek..."
/////////////////////////////
Plaj fikri 1934’ten geliyor
Geçtiğimiz Perşembe (19 Kasım) bu köşede "Eskişehir'de Plaj Nasıl Doğdu?" yazımızda Yılmaz Büyükerşen'in Bloomberg HT adlı televizyondaki konuşmasına yer vermiştik. Büyükerşen konuşmasında Porsuk'un kenarına plajı nasıl yaptığını anlatmıştı. Gerçekten de bozkırın ortasına plaj yapmak, ancak masallarda olurdu.
Yazının yayınlandığı gün, telefonumuz çaldı. Arayan Doç. Dr. “kemal Yakut'tu”:
"Önder Abi yazını okudum. Porsuk kenarına plaj yapma ile ilgili sana küçük bir not göndereceğim. Yılmaz Hoca, büyük bir iş yaptı, seksen yıllık bir rüyayı gerçekleştirdi. Eskişehir'e ikinci altın çağı yaşatıyor. Birincisini Kara Kamil yaşattı. Porsuk kenarına plaj yapma fikri de ilk kez O'nun belediye başkanlığı sırasında dile getirilmiş..."
Kemal Yakut, Eskişehir'le ilgili bir kitap hazırladığını ve bastırmak üzere olduğundan da bahsetti. Ve de şunları iletti:
"Eskişehir'e Plaj"
İstanbul'da yayınlanan Akşam gazetesinde 1934'te yer alan bir yazıda, Porsuk’un Eskişehir’in bir süsü olduğu kadar aynı zamanda hayat ve neşe odağı olduğu belirtilir. Bir başka gazete (Ulus),"Porsuk, Eskişehir için bir hayat ve güzellik kaynağıdır" der. Hatta işi ileri götürenler de vardı. Porsuk'u İstanbul'un Kâğıthanesi'ne, Heybeliadası'na, Altınkumu'na ve Floryası'na benzetenler de vardı.
Yaz mevsiminde başta çocuk ve gençler olmak üzere serinlemek isteyen birçok kişi, kentin ortasında süzülüp akıp giden Porsuk'a yüzmek için girerdi. Bunun üzerine belediye 1934 yılında Porsuk'un muhtelif yerlerine plajlar yapmayı gündemine alır.
Ancak şehrin göbeğinden akan Porsuk suyu üzerinde muhtelif plajlar yaptırılması düşünülmüş ise de, suyun temiz olmadığı ihtimali bulunduğundan (Kalabak) suyundan büyükçe bir havuz yapılması planlanmıştır.
/////////////////////////////////
Kolsuz Yaşar'dan
Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışacağım abi...
Örnek mi?
Eğer dünya gerçekten delikanlı olsaydı...
"Yuvarlak olmazdı, değil mi!"
/////////////////////
Günün Sözü
Gülmenin yasaklandığı yerde, genellikle ağlamak da serbest değildir...
Jerzy Lee
/////////////////////////
Günün İncisi
Halk büyük yalan söyleyemediği için devletin söylediği büyük yalanları doğru zanneder...
Adolf Hitler
/////////////////////////
Özdeyiş
Hayat, korkunun bittiği yerde başlar...
Hanri Benazus
/////////////////////
Cuk
Tarih kitapları hiçbir zaman insanların mutluluğundan bahsetmez...
/////////////////////////////
Günün Balı
Politikaya atıldıktan sonra, ailesi ve kendisi hızla zenginleşen bir politikacının ettiği yemin yüzünden çarpıldığını gören olmaz!..
////////////////////////////
Kıssa-dan
Muhalefet liderlerinin tek kazandığı seçim, parti içinde yaptıkları genel başkanlık seçimi...
///////////////////////////////
Ayakkabı numarası 41 olsun
Adamın "biri ayakkabıcıya gitmiş ve "41 numara ayakkabı istiyorum" demiş.
Satıcı malları çıkarmış provalar başlamış... " Ama sizin ayağınız 43 numara" demiş ayakkabıcı...
"Olsun" diye karşılık vermiş adam :
"Ben 41 numara giyiyorum."
Satıcı şaşırmış, "Peki sebebini sorabilir miyim?"
Şöyle bir başını eğdikten sonra, "Ben çok mutsuz biriyim" diye başlamış müşteri:
"Ülkede ve dünyada olup bitenlere müthiş sıkılıyorum. Beni mutlu edecek hiçbir şey göremiyorum. Akşam ayakkabılarımı çıkardığımda öyle ferahlıyor, öyle rahatlıyorum ki, anlatamam. Tek mutluluğum bu..."
Ne dersiniz?
Demek ki, bu ülkede mutlu olmanın yolları tamamen kapanmış değil!..
///////////////////////////
669 nolu parça
Temel, bozulan TV’si için firmadan "669” nolu parçayı istemiş. Bir süre sonra istediğinin yerine "699" nolu parça gelince, "Aklınızı başınıza alın" diye paketi geri göndermiş...
Bir hafta sonra paket bir notla geri gelmiş:
"Lütfen paketi ters çevirin!"
////////////////////////
Günün Şiiri
Öğretmenlerim
Bir şaşkın karanlık içinden
Bir yüce su aktı flitti
Öylesine inanmışlardı kardeşim
Başları dikti, alınları pırıl pırıldı
Ağır ağır geçiyorlardı yayan
Türkiyemdi bu, Türkiyemin kaderiydi
Sağır göklerde kaybolan
Fikir Ordu’suydu bu
Dövülen, taşlanan, vurulan
Köylerde, ilçelerde, kentlerde
Boğaz tokluğuna unutulan
Öğretmenlerimdi bunlar
Vatanı vatan yapan, insanı insan
Koşum gelmişlerdi naçar
Ta Edirne’den, Hakkari'den, Van'dan
Bir sessiz çığlıktı bu
Başöğretmenimin önünde
Bir kere daha inandım ki kardeşim
Türkiyem altın günlerin eşiğinde...
Halim Yağcıoğlu (Varlık-1963)
///////////////////////////
Günün Olayı
Milletvekili yemininde "Türk" diyemeyenler "Türkler soykırım yaptı, Türkler katliam yaptı" derken gayet rahat "Türk" diyorlar…
////////////////////////////
Günün Biberi
Artık herkes merak ediyor...
Bu ne biçim zihniyet?
BOP'u herkes seviyor!
“Ama yavrusu IŞID’den nefret ediliyor!”
Akif Kökçe
////////////////////////
Çocuktan al haberi
"Büyüyünce ne olacaksın?"
-Öğretmen.
"Dayak yersin, yerlerde sürünürsün, üstelik yıllarca atama beklersin!"
- O zaman asker olurum.
"Ya hapse girersin, ya da şehit olursun!"
- O zaman doktor olurum.
"Hasta yakınları saldırır, hatta öldürür!"
-Avukat olurum, hakim ya da savcı olurum.
"Yine tehlikeli olursun!"
-O zaman büyümem, çocuk kalırım.
"Okul sütü ile zehirlerler!"
-Keşke doğmasaydım o zaman.
"O da mümkün değil, kürtaj yasak!"