Kim kimi affedecek

Adamın biri kaçırıp kadına tecavüz etmiş.
Şikayet üzerine de yakalanıp içeri atılmış.
Aradan bir süre geçmiş.
Bir gün kadın çarşıda gezerken ırz düşmanı adamı elini kolunu sallayarak dolaşırken görünce karakola gidip şikayetçi olmuş:
“Şu gördüğünüz adam benim ırzıma geçmiş, yakalanıp içeri atılmıştı. Nasıl oldu da böyle dışarıda geziyor?”
Karakol amiri başını sallayıp yanıt vermiş:
“Hanım haberin yok galiba af çıktı…”
Kadın tekrar sormuş:
“Bu alçak adamı kim affetti?”
Karakol amiri anlatmış:
“Padişah affetti hanım. Anladın mı?”
Kadın öfkeyle bağırmış:
“Bana bak komiser efendi. Bu herif benim ırzıma mı geçti, yoksa padişahın mı? Padişah kim oluyor da bunu affediyor. Irzına geçilen ben. Affeden padişah, hiç böyle şey olur mu?”
 
---//--
 
Oluyor maalesef…
Suçlu olan çıkıyor…
Mağdur olan kendisine uygulanan ceza ile kalıyor...
İşte en basit örnek yukarıya aldığım fıkra...
Dilerseniz bakın çevrenize…
O kadar çok örnek görürsünüz ki...
 
--//--
 
Dün okudum…
Halen ABD’de tutuklu bulunan…
Zarrab’ın sorgulaması sürüyormuş…
Gazeteler aynı dosyanın içine…
Dokunulmazlıkları düştüğü için:
“Zafer Çağlayan… Egemen Bağış ve Muammer Güler’in de dahil edilebileceğini” söylüyorlar…
Hatta Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan hakkında da işlem yapılacağına ilişkin yorum yapanlar var…
İlginç değil mi?
ABD’li savcı Preet Bharar iyi girdi bu dosyaya…
Bekleyip göreceğiz altından neler çıkacak?
Hangi dosyalar açılacak?
 
--//--
 
CHP İl Başkanı Sinan Özkar danışma kurulu toplantısında iktidarın yanı sıra, basını da eleştirip demiş ki:
“Bunlar parti içi meselelerimizdir. Eleştirilerin amacı yersiz ve spekülasyon yaratmaya yöneliktir…”
Kısaca belirtelim.
Toplantıya şöyle ya da böyle:
“Davet yapılıp, açıklama yapılmıyorsa bunda basını suçlamak yanlıştır.”
Uzun uzun yazmaya gerek yok.
Sevgili Sinan da bilir bunu.  
Günlerin getirdiği
 
--Dilencinin yerlisi ve yabancısı—
 
“Bir markete gittim. Suriyeli bir kadın ve elinden tuttuğu bir erkek çocuğunu dilenirken gördüm… Kimsiniz dediğimde Suriyeli olduklarını yiyeceklerinin olmadığını söylediler… Kızdım ve yardım etmedim.”
Bunu anlatan orta yaşlı bir bayan… Dedi ki:
“Bu şekilde dilenenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kime inanacağımızı şaşırdık. Devletimiz bunlara para veriyor. Bunlar ise dileniyorlar. Hiç böyle olur mu?”
Sanayideki parkta bir grup kadının dilendiğini gören bir başka okurum ise şöyle konuştu “Kimisi dileniyor. Kimisi fal bakıyor. Yerlisi de var. Yabancısı da… Hatta insanlara başka şey teklif edenler bile varmış. Acaba bunlara engel olunamaz mı?”
Gerçekten ilginç… Özellikle kendilerine Suriyeli süsü veren çocuklara ve çocuklu kadınlara ne demeli? Hem devletten maaş alan, hem de dilenenlere bir şeyler yapmak gerekmez mi? Vatandaşlardan gelen yakınmalar gerçekten tam bir çirkinlik örneği olduğu için alıyoruz köşemize. “Unutmayalım. Bunlara toplumsal kirlilik adına bir şeyler yapmak gerekiyor… Aksi takdirde daha da çirkinlikler olabilir” diyor vatandaşlar bilmiş olalım…
--Trafik gördüğünü mü?—
 
“Ben arabamı park halinde gördüğüm Hasan Polatkan Bulvarı’ndaki, araçların sırasına park ettim. Çünkü burada günün hemen her saatinde park etmiş araçlar görüyordum.  Birkaç gün böyle devam ettim. Akşam park edip, aracımı sabah aldım. Bir kaç gün sonra baktım Trafik’ten bir ceza tutanağı. Park yasağı için para cezası kesilmişti. Bu olacak iş mi? Madem yasak var, cadde boyuna yasak işareti konsun. Çünkü bulvarda bir yerde park yasağı tabelası var.”
Okurumuz böyle yazmış yakınmasını. İlginç değil mi? Park yasağı levhası yok… Başka araçlar sıra sıra park ediyor… Gelip sizin aracınıza ceza yazılıyor. Siz olsanız ne yaparsınız? Okurumuz da öyle demiş. Ve eklemiş “Şu anda gidip bakın Hasan Polatkan Bulvarı’nın söylediğim bölümünde pek çok aracı park halinde görürsünüz. Hakkımda kesilen para cezasını ödedim. Ama olay bana biraz ters geldiği için köşenize anlatıyorum.”
İlginç değil mi?.. Park sorunu bir alem kentimizde… Bu anlatılan konu da işin bir başka yanı. Gelin de çıkın işin içinden…