Geçtiğimiz haftalarda CHP Eskişehir Milletvekili
Utku Çakırözer ve
Ahmet Ataç yine Ankara’da…
Görüşme, tahmin edileceği gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile…
Çakırözer ve Ataç, CHP liderini şehit aileleriyle buluşturuyor…
*
O sırada Kılıçdaroğlu’na bir teklif sunuluyor.
Teklif şu:
“4 Kasım Cumartesi günü şehit ailelerimizle Eskişehir’de geniş kapsamlı bir program gerçekleştireceğiz. Katılmanız, şehit ailelerimizi motive edecektir.”
Teklif oldukça olumlu karşılanıyor.
*
Bununla birlikte hazırlıklar başlıyor.
Tepebaşı Belediyesi şehit ailelerine ilişkin programın yanı sıra, muhtarlarla da bir toplantı organize ediyor. Dahası; belediyenin yeni projeleri olan spor salonu, kreş ve belde evi açılışlarını da CHP liderinin yapabilmesi için, açılışların 4 Kasım’da gerçekleştirilmesi kararlaştırılıyor.
*
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Seyit Torun Eskişehir programıyla bizzat ilgileniyor, Tepebaşı Belediyesi’nden sık sık hazırlıklara ilişkin bilgi alıyor.
Tabi İl Başkanı
Sinan Özkar’ı da arayarak, 4 Kasım’da CHP liderinin Eskişehir’de olacağını söyleyerek, gereğini yapması konusunda talimat veriyor.
*
Derken…
4 Kasım’da,
yani bugün gerçekleştirilecek olan program, bir anda, bilinmeyen bir sebep neticesinde, birkaç gün önce iptal ediliyor.
Genel merkezin hazırlıkları…
Tepebaşı Belediyesi’nin hazırlıkları…
Varsa eğer CHP İl Başkanlığının hazırlıkları…
Çöpe gidiyor.
*
Edindiğim bilgiye göre söz konusu program CHP İl Başkanı Sinan Özkar’a ulaştıktan sonra ve Özkar aracılığıyla da gerekli kişilerin bilgilendirilmesinin ardından, bilgilendirilen gerekli kişilerin bazılarında bir
telaş başlıyor.
Telaşlı kişilerin yaptığı acil toplantı ve telefon görüşmelerinden,
“Tepebaşı Belediyesi ve Ahmet Ataç’ın öne çıkacağı bir programda Kemal Kılıçdaroğlu olmamalı” şeklinde bir görüş öne çıkıyor.
Nihayetinde çeşitli üst düzey görüşmeler yapılarak, Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir programı iptal ediliyor.
*
Size aktardığım konuya ilişkin İl Başkanı Sinan Özkar’ın görüşünü almak istedim. Özkar, Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un kendisini aradığını ve Kılıçdaroğlu’nun 4 Kasım’da Eskişehir’e geleceğini, kendisinden hazırlık yapmasını istediğini doğruladı.
Özkar bu talimat üzerine Eskişehir milletvekilleri ve belediye başkanlarını arayarak bilgilendirme yaptığını ve programa nasıl katkı sunabileceklerini masaya yatırmak üzere toplantı kararı aldığını ifade etti.
Ancak Özkar, söz konusu toplantıyı yapamadan Seyit Torun’un kendisini bir kez daha aradığını ve programı ertelediklerini söylediğini belirtti.
Özkar’ın, üstüne basarak,
“İptal yok erteleme var” şeklindeki ifadesini ayrıca belirtmekte fayda var.
Ancak görüşmemiz sırasında Özkar’ın, iptal ya da erteleme kararının nedenini açıklamaktan kaçınması, hatta görüş dahi belirtmek istememesi, dikkat çekici bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.
*
Kısacası Kılıçdaroğlu’nun Eskişehir programı…
Yine şaibeli bir biçimde iptal ediliyor!
Baro Başkanı o görüntüleri kriminale inceletecek!
Dünkü,
“Baro Başkanı istifa edecek mi?” başlıklı yazımdan sonra Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin cevap hakkını kullanmak istedi.
*
Öztekin önce, istifaya davet ettiği Mersin Baro Başkanı Ali Er’in yaşadığı olayla kendisinin yaşadığı olayın oldukça farklı olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“ALİ ER GÖREVLİ AVUKATI ENGELLEDİ”
“Mersin Barosunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Kadın Hukuk Komisyonu Başkanı olan bir kadın avukat, baro tarafından görevlendirilerek konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkıyor. Konuşmasının yarısında, Mersin Baro Başkanı Ali Er, kürsüde konuşma yapan avukatı ittirmek suretiyle engelliyor.
“CÜBBE GİYDİRENLER KONUŞACAK DİYE BİR KURAL YOK”
Ancak bizim yaşadığımız hadise bu değil. Ruhsat törenlerinde cübbe giydiren avukatların konuşma yapması gibi bir durum yok. Çok nadir olarak mesleğimize uzun yıllarını vermiş, yaşça büyük, Baro’ya ciddi katkılar yapmış bir kişi denk gelmiştir ona konuşma izni vererek onurlandırmışızdır. Ancak Baro’nun cübbe giydirenlere konuşma yaptırmak gibi bir görevlendirmesi yoktur.
“BARO’YA KARŞI YAPILAN YAKIŞIKSIZ TAVIR”
Ayrıca Arpacı’nın sıkmadığı el benim elim değildir. Baro’nun elidir. Baro’ya kayıtlı ve benim başkan olarak temsil ettiğim 1000 avukatın elidir. Bu tavır Baro’ya karşı yapılmış yakışıksız bir tavırdır.
“PINAR HANIM’A KÜSMEM MÜMKÜN DEĞİL”
Ancak orada ne fiziksel ne de psikolojik bir şiddet göstermedim. Böyle bir şey olamaz. Ayrıca Pınar Hanım’a da küsmem mümkün değil. Ben yine elimi uzatırım. Çünkü ben bir kurumu temsil ediyorum. Ancak dışarıda Pınar Hanım bana selam vermeyebilir, görmeyebilir, bu ayrı, o kendi tercihi, en doğal hakkı, saygı duyarım. Ama Baro farklı.”
*
Baro Başkanı Öztekin’in, Arpacı’ya ilişkin önemli bir iddiası da var.
Öztekin, o iddiasını da şöyle anlattı:
“TERBİYESİZLİK YAPTIYSAM BANA AİT”
“Tabi o görüntülerin basına nasıl servis edildiğini bilmek lazım. Benim sesim net bir şekilde duyuluyor ancak Pınar Hanım’ın sesi görüntünün bazı bölümlerinde duyulmuyor. Yani görüntüleri kendi istedikleri gibi servis etmişler. Aleyhlerinde olacak kısımların sesi kısılmış. Bakın mesela Pınar Hanım o sırada şöyle bir cümle kullanıyor:
‘Terbiyesizlik yaptıysam bana ait.’ Bakın bu ifadeyi duydunuz mu? Kısıyorlar sesi. Ancak o görüntüleri kriminale gönderip inceleteceğim.”