Eski bir Anadolu Üniversiteli olunca Anadolu Üniversitesi sosyal medya hesapları takipte doğal olarak…
Eski bir Anadolu Üniversiteli olunca Anadolu Üniversitesi sosyal medya hesapları takipte doğal olarak… Günlük olarak, içinde Anadolu Üniversitesi geçen tüm haberler de e posta hesabında… Anadolu Üniversitesinde çok keyifle takip ettiğim ve benim de öğrenci merkezli bir yönetici olmak gerekliliğine olan inancımla çok paralel şeyler oluyor. Öğrencilerimizi olabildiğince anlayabilmek, dertlerine ortak olmak, sorunlarını çözmek ve onları en iyi şekilde hayata hazırlamak bana göre akademisyenin ve özellikle akademisyen yöneticinin önemli görevlerinden… Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Şafak Ertan Çomaklı hocamız, Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya hesaplarından ve günlük olarak takip ettiğim basın bültenlerinden gördüğüm kadarıyla bu işi çok güzel yapıyor. Birçokları bunu doğal bulmayabilir. Kesinlikle katılmıyorum… Haber metinlerine ve sosyal medya hesaplarına yansıyan fotoğraflar bunun tersini söylüyor… Fotoğraflardaki yüzler, mimikler yalan söylemez… Hoca çok doğal, çok güleç, çok babacan, öğrenciler çok mutlu, çok candan, çok yakın… Hayatta “keşke bunu yapsaydım” demeyi hiç sevmiyorum ve “keşke” dememek için elimden geleni yapıyorum… Ben de öğrenci odaklı bir yönetici olmak ve öğrencilerime olabildiğince yakın olmak, böylece aldıkları eğitim ve içinde oldukları eğitim ortamıyla ilgili ihtiyaçlarını hızlı şekilde karşılayabilmek, dertlerini ve sorunlarını çözebilmek için onları daha iyi anlayabilmek arayışı içinde olan bir akademisyen olarak öğrencilerle ortak yaptığınız birçok şeye “keşke bunu ben de düşünseydim” diye bakıyorum Şafak hocam...
Birçokları benimle farklı düşünebilir, ama bana göre Yükseköğretimde merkeze öğrenciyi koymak gerekir. Önce iyi fen bilimciler, mimarlar, mühendisler, teknik elemanlar, sosyal bilimciler, sanatçılar, öğretmenler, doktorlar, eczacılar, sağlık bilimcilerve diğer tüm akademik alanlardan çok iyi meslek insanları yetiştireceksin… Yani Einstein’in dediği gibi “başarılı olmaya değil, değerler yaratmaya çalışacaksın”. Zira değerler yaratabilirsen, değerli olursun, başarı zaten kendiliğinden gelir… Yine bana göre bizim de 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşmak için en çok ihtiyaç duyduğumuz şey çok daha fazla sayıda iyi yetişmiş insan kaynağı… Bunu başarmak için öğrenci merkezli olmak; bu da tam ihtiyacımız olan şey…İşte dünyanın en fazla öğrenci sayısına sahip üniversitelerinden biri olan Anadolu Üniversitesinde, tam da olması gerektiği gibi süreçlerin ve Üniversitenin yönetiminde merkeze öğrenci konulmuş… Tüm işler, buna göre işletilmeye çalışılıyor...
Pişmanlık
Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi, yaratmayı başarabildiğim bir küçük boşlukta, iş yoğunluğu nedeniyle bugüne kadar oldukça uzun bir zamandır ertelediğim bir ameliyatı geçen hafta başında oldum. Oldukça başarılı bir ameliyat geçirdim. Bu nedenle ameliyatımı yapan başta Prof. Dr.Arif Özdemir ve Prof.Dr. Aydınİnan hocalarımız olmak üzere, tüm ekibe ve Umut Hastanesi personeline çok teşekkür ederim. Ameliyat sonrası evde birkaç gün zaman geçirme fırsatım oldu. Çocuklarımın okulları da kar nedeniyle tatil olunca onlarla zaman geçirme vesilesi de oldu bu ameliyat benim için…Bu vesileyle artık lise öğrencisi olmuş oğluyla bugüne kadar hiç top oynamamış, uçurtma yapmamış, uçurmamış, bisiklet kullanmayı öğretmemiş ve onunla bisiklete binmemiş olduğum gibi, bugüne kadar onunla yapmadığımı fark ettiğim bir şeyi daha fark ettim. İyi bir satranç oyuncusu olmama ve oğlum da satrancı çok seviyor olmasına rağmen, oğlumla bu yaşına kadar hiç satranç oynamamıştım. İlk kez oğlumla satranç oynadım… Utandım… Yukarıda da yazdığım gibi hayatta “keşke bunu yapsaydım” demeyi hiç sevmeyen
ve “keşke” dememek için elinden geleni yapan bir kişi olarak büyük bir “KEŞKE” dedim… Ama geç kaldım… Keşke çok daha iyi bir insan, akademisyen, yönetici, bilim insanı olmaya çalıştığım gibi, daha iyi bir baba, daha iyi bir evlat, daha iyi bir yeğen, daha iyi bir kuzen ve tabi daha iyi bir eş olabilseydim… Keşke her seçiş, bir vazgeçiş olmak zorunda olmasıydı…
……….
Bir arkadaşımın sosyal medya hesabında yazar Jorge Luis Borges’in sözlerini içerenpaylaşımı denk geldi geçenlerde… Tüm bu yazı aslında buradan çıktı… Sanırım ameliyatta aldığım narkozunda etkisiyle kafamda anaforlar yarattı… “Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, ilkinde olmadığı kadar neşeli olurdum”
……….
Saat sabaha karşı dörde geliyor. Artık biraz uyumalı. Herkese iyi haftalar.