Yaşamın İçinden
Keşke üzerine duygular
Anadolu Haber sürekli gelir bizlere..
Okurum.. Öğrencilerin yazdıklarına ve yaptıklarına bakarım..Anadolu Üniversitesinde neler olup bittiğini görmeye çalışırım..
Gazetenin son sayısında öğrencilere muhabirler İrem Engin ve Arife Çemrek
” Keşke” üzerine soru yöneltmişler..
On iki öğrenci yanıtlamış soruyu..
Gençlerin Yanıtları hoşuma gitti..
Acaba :
Nelere ”keşke” diyoruz.?.
“Keşke” dememek elimizde mi?..
“Keşke” dememek için ne yapmalıyız?.
Beğeneceğinizi umarak alıyorum köşeme...
,---//---
“Keşke doğarken bana nerede yaşayacağımı seçme şansı verilseydi.. Keşke keman çalabilseydim.. Keşke Eskişehir’deki 1+1 evler bu kadar küçük olmasaydı. Keşke diplomasız da iyi yaşayabilseydik. Keşke makarna yerine pizza ucuz olsaydı..-Buğçe Baybaş”
***
“Keşke Hukuk Fakültesi yerine psikoloji okusaydım.. Daha başarılı olabilirdim. –Samet Uztemur”
***
“Keşke daha büyük bir ev bulabilseydik. Güzel eşyalarla donatabilseydik. Biraz merkezde olsaydı.-Eda Can”
*** .
“Hayatta en korktuğum şey “keşke” diye konuşmak.. Çünkü keşkenin telafisi zor oluyor. Keşke Eskişehir’e gelen mevsimlik işçilerin çocuklarını okutabilseydim.. Dünyada yaşanan kirli savaş oyunlarını önleyebilseydim.. Keşkelerin olmadığı bir dünyada yaşayabilseydim- Handan Kaygusuz”
***
“ Keşke, İlköğretimden bu yana gördüğümüz eğitim sistemini değiştirebilseydim. Bana göre eğitimin şekli değil içeriği önemli ülkede ne kadar çocuk varsa, hepsiyle teker teker ilgilenecek bir eğitim,sistemi oluşturabilseydim. Keşke, öğretmen adayları atama beklemeseydi.. Barış Can”
***
“ Keşke Birinci sınıfa yeniden dönebilseydim. D önmeyi çok isterdim. Sınavlar daha kolay olurdu. Arkadaşları daha kolay seçerdim. Ayrıca Seren’i daha önce tanımış olurdum. Serdar Paçal”
“Keşke zamanında değersiz görüp bir kenara attığım cep telefonuma sahip olsaydım.. Daha dikkatli olup çaldırmasaydım..Keşke daha dikkatli olsaydım..- Begüm Dermeci”
“Keşke yazları babaanneme daha çok gidebilseydim. Keşke İtalyancayı öğrenebilseydim, çok kitap okusaydım. Keşke daha az uyusaydım. Keşke Cumartesi günleri diyetimi bozmasaydım..Keşke deniz aşırı bir ülkede yaşasaydım..- Gizem Toksöz”
---//--
Nasıl, çok ilginç değil mi?..
Siz de kendinizden ”pay biçin”..
Nelere keşke dediniz, nelere demediniz..
Günlerin getirdiği
AKP’de adaylık sıkıntısı
Duyumlarımıza göre AKP Eskişehir’de bir hayli sıkıntılı günler yaşıyormuş. Halen ortada adı dolaşan Burhan Sakallı, Ahmet Yapıcı, Vahap Ata ve Harun Karacan’a son günlerde Orhan Soydaş da eklenmiş.. Büyükşehir- Tepebaşı ve Odunpazarına bu isimlerden hangisini aday göstereceğine karar veremeyen parti yetkilileri genel merkezin vereceği kararı bekliyorlarmış. Geçenlerde Orhan Soydaş’a “politikaya ne diyorsun” dediğimde “Henüz sahaya inmedim, oyunu seyrediyorum” demişti. Bilemiyorum Soydaş sahaya inmeye karar verdi mi?. Yoksa ortada dolaşan söylentileri kendisine yakın kişiler mi çıkarıyor.. Orhan Soydaş bütün çabasına karşın “Birlikçilere” bir türlü nedense yaranabilmiş değil.. Ahmet Yapıcı da aynı şekilde ”adayım-değilim”diyemiyor.. Bunca çabasına karşın Vahap Ata için bile net konuşan yok.. Harun Karacan bir yerden işaret bekliyormuş havası içinde. Yani kendi çalışmıyor, birileri çalışıyormuş gibi. Bir parti ileri geleni dedi ki,”Genel Başkan Eskişehir’e geldiğinde Burhan Sakallı ile tek başına Eskişehir’i gezmişti. Ben merak ediyorum.. Erdoğan bu gezi sırasında Burhan hocaya bir şeyler fısıldamış olamaz mı” Olabilir, ya da olamaz, bunu Burhan Sakallı biliyor. Zamanı geldiğinde göreceğiz elbette.. Her zaman belirtiyoruz.. AKP’de genel kural ”aday olunmaz, aday yapılır”.. Tepebaşı ve Odunpazarı neyse de AKP’nin en sıkıntı çektiği yer ”Büyükşehir” olacak bana göre.. Yukarıya aldığım AKP’nin beş aday adayından hiç birisi Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’e rakip olarak yorumlanamıyor. Bu isimleri kime sorsanız ”OImaz “diyor.. Öyleyse AKP’de adaylık için, 21 Ekim tarihini beklemek gerekiyor..İşin ilginç yanı, AKP’de adaylık için adı geçenlerden hangisine sorsanız ” belli değil” yanıtını alıyorsunuz..
Servis otoları ve trafik
Okullar açıldı.. Servis araçları döküm saçım yollara düştü.. Bilemiyorum, trafik ekipleri nasıl değerlendiriyorlar.. Sakarya Caddesi saat 18.00 dolayında deyim yerindeyse ”tam bir ana baba gününe" dönüyor.. Plakasız minibüsler Seylap Caddesinde o kalabalığın arasında yolcu indirip bindirirken vatandaşlar “Bu durumu trafik neden görmez” diye bağırıyorlar.. Belediye Otobüslerinin bile” yolcu indirip bindirdikleri” duraklar özel araçların park yeri olmuş.. Her otobüs, trafiğin ortasında el kaldıran her yolcuyu almak için duruyor. Sıhhiye durağından itibaren araçlar hem gelirken, hem giderken adım adım yürüyorlar.. İşin ilginç yanı bu kargaşaya karşın ortalıkta ”tek trafik polisi” göremiyorsunuz.. Sakarya Caddesi’ndeki köprünün üstü açık otopark olmuş. Sağa ve sola dönecek araçlar trafiği kendileri ayarlıyorlar.. Acaba diyoruz.. Okulların açıldığı bu günlerde Sakarya ve Bağlar ile Muttalıp geçitleri hiç olmaz ise belli saatlerde denetim altına alınamaz mı?.