Dünkü yazımda, Sanayi Odası seçimleriyle ilgili bir buçuk ay önceki görüşlerimi ve adaylara yaptığım uyarıları hatırlatmış, bugün gelinen noktada sürecin nasıl devam ettiğini ve adayların uyarıları dikkate alıp almadığını inceleyeceğimi belirtmiştim.
*
İncelemelerim şöyle…
*
Öncelikle Nadir Küpeli’den başlayalım…
O ALGI DAĞILDI
- Küpeli’nin başlangıçta bu işi kıvıramayacağı, Savaş Özaydemir’in gölgesinde adaylık yoluna çıktığı izlenimi hakimdi.
Ancak bugün gelinen noktada Küpeli’nin kamuoyuna aktardığı
bağımsız görüşler ve bu görüşleri, yönettiği Organize Sanayi Bölgesi’nde gerçekleştirdiği
projelerle taçlandırması, söz konusu algının dağılmasına neden oldu.
OSB’de yaptığı ve açılışını gerçekleştirdiği bir projeye örnek vereyim: “Trafo merkezi ve binası.”
TARAFSIZLIK VE BAĞIMSIZLIK İLKESİ
- Küpeli’nin yola çıktığı anda bir handikapı daha vardı. O da, Küpeli’nin seçim sürecinin, AKP’nin kontrolünde yönetileceği görüşüydü.
Fakat zaman içerisinde gördük ki Küpeli, Sanayi Odası’nın kurum kültürüne uygun hareket ederek
tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesini öne çıkarttı. Herkese eşit mesafede yaklaşmaya gayret gösterdi.
Bunun en iyi örneği şu oldu…
CHP’li Odunpazarı Belediyesi, ahşap festivali kapsamında Teksan’da bir fidan dikim etkinliği düzenledi. Fidanların dikildiği alana da,
“Adalet Ormanı” adını verdi. Burada CHP’nin düzenlediği
“Adalet Yürüyüşü”ne atıfta bulunuldu. İşte böylesine bir etkinliğe Nadir Küpeli’de katıldı ve hatta bir de fidan dikti.
Küpeli’nin bu ve bunun gibi yaklaşımları, “AKP’nin güdümünde” algısını yavaş yavaş ortadan kaldırdı.
KESİKBAŞ TARAFTARLARININ SEMPATİSİNİ KAZANDI
- Küpeli, söz konusu süreç içerisinde oldukça önemli taktiksel bir tavır da ortaya koydu.
Neydi bu tavır?
Celalettin Kesikbaş ve ekibini hiçbir biçimde eleştirmedi. Kesikbaş ile ilgili herhangi bir konu açıldığında, saldırgan tutum içerisine girmedi ve her defasında başarılar diledi. Küpeli’nin bu duruşu, Kesikbaş destekçileri üzerinde
enteresan bir sempati havası yarattı.
DENGELİ YÖNETİLEN BİR SÜREÇ
- Tüm bunların yanı sıra Küpeli, seçimler ertelendikten sonra çalışmalarına devam etti. Şu çok önemli, her çalışmayı ayarında-kararında-dengeli götürmeye dikkat etti. Ziyaretler, toplantılar, medya planlaması vesaire… Küpeli’nin uyguladığı bu dengeli çalışma sistemi; hem kendini, hem ekibini, hem seçmeni, hem de kamuoyunu yormadı. Dahası, enerjiyi yerinde kullanma ve uzun süreli seçim sürecini yönetme anlamında oldukça iyi bir örnek verdi ve vermeye devam ediyor.
*
Celalettin Kesikbaş’a gelirsek…
SÜREKLİ TEKRARA DÜŞTÜ
- Kesikbaş sürece hızlı başladı. Bir anda kamuoyunun dikkatini çekmeyi de başardı. Ancak hazırladığı argümanları israf edercesine oldukça hızlı kullandı ve kısa sürede tüketti. Dolayısıyla artık, sürekli tekrara düşmeye başladı.
SEÇMENİ BUNALTAN HATA
- Kamuoyuna medya araçları yoluyla sürekli bir haber ve reklam bombardımanı gerçekleştirdi. Seçmen, bir açıklamayı-reklamı okuyamadan, irdeleyemeden başka bir açıklama-reklamla karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla sıkıldı ve bunaldı. Sonunda artık, Kesikbaş’la ilgili herhangi bir şeye rastladığında üfff-püfff deyip atlamaya başladı.
DELİLSİZ SUÇLAMALAR
- Kesikbaş’ın göğsünü gererek sunduğu bir manifestosu var biliyorsunuz. Bu manifestoyu da medya araçları aracılığıyla öğrendiniz. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama söz konusu manifesto, deyim yerindeyse evlere şenlik. Manifestoda öylesine rakamsal ve kurgusal hatalar var ki insana “pes” dedirtiyor.
Dahası, daha önce de eleştirdiğimiz
siyasi-sol tandanslı söylemlerin benzerleri, yayınlanan çalışmada yine öne çıkmış. Bununla da kalmamış, mevcut yönetime
delili olmayan ağır suçlamalar yapılmış.
Bir örnek vermek gerekirse, mevcut yönetimin insana değer vermediği, rövanşist bir tavır içerisinde olduğu, odayı statüko ve vesayet ile idare ettiği belirtilmiş.
SANAYİ ODASINA VE DEMOKRASİYE ZARAR
- Yukarıda bahsettiğim manifesto, aynı zamanda şunu tescilliyor… Celalettin Kesikbaş ve ekibi, sürecin başından bugüne kadar mevcut başkan Savaş Özaydemir’i ile rakibi olan Nadir Küpeli’yi sürekli eleştiriyor ve itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bunu yaptığı her açıklamada, direkt ya da gizli olarak görebiliyoruz. İşte söz konusu manifesto, bu itibarsızlaştırma çabasının tepe noktasıdır ve açık kanıtıdır. Kesikbaş’ın bu çabası, hem kendine, hem Sanayi Odası’na hem de demokrasiye ciddi zarar verir. Ayrıca, seçmen üzerinde önlenemeyecek bir antipatiye neden olur ve oluyor da.
KAMUOYU BİLİMSEL ÇALIŞMAYI BEKLİYOR
- Celalettin Kesikbaş’ın, ESO seçimlerinin ertelenmesinin ardından yaptığı, “Tüm kamuoyu yoklamalarında açık ara bir numarayız” şeklindeki ifadelerinin altı doldurulamadı. Bu açıklamadan, bir anket ya da buna benzer bilimsel bir araştırma yapıldığı ortaya çıkıyor. Ancak Kesikbaş’ın, kamuoyunda bir numara olduğunu ispatlayan herhangi bir araştırma sonucu göremedik. Dolayısıyla içi boş yapılan bu açıklamanın, yine seçmen arasında farklı tartışmalar yarattığını ifade edebiliriz. Kesikbaş, kamuoyunda bir numara olduğunu kanıtlayan bilimsel çalışmayı şiddetle paylaşmalıdır.
SÖYLEME TERS EYLEM
- Kesikbaş, seçimlerin ertelenmesi kararından sonra sadece medya araçlarını kullandı. Ancak seçmenle buluşma turlarını neredeyse bıraktı. Bu durum, affedilmez bir sonucu beraberinde getirecek gibi duruyor. Çünkü seçmen, Kesikbaş’ın yaptığı, “Sadece seçimde değil, her zaman sanayiciyle buluşacağız ve sanayicinin yanındayız” şeklindeki söylemini hatırlatarak, söyleme ters eylemlerin gerçekleştiği kanısında birleşiyor.
SANAYİ ODASI CHP’NİN ARKA BAHÇESİ OLACAK ENDİŞESİ
- Bununla birlikte süreç içerisinde Kesikbaş’ın neredeyse önüne geçen bir isim var. O isim, CHP İl Başkan Yardımcısı olan Recep Taşel. Taşel, halihazırda CHP’de devam eden kongre sürecinde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’la yol arkadaşlığı yapıp aktif rol oynarken, Sanayi Odası seçimlerinin de her alanında öne çıkma gayreti içerisinde. Partili kimliğini Sanayi Odası seçimlerine yansıttığını net bir biçimde ifade edebileceğimiz Taşel, kendine düşen örgütlenme şeklini de bu kimlik üzerinden gerçekleştiriyor. Tabi Taşel bu örgütlenmeyi, Kesikbaş’tan habersiz yapamaz.
Öyleyse şu soruyu sormamız mümkün:
Kesikbaş ve ekibi, Sanayi Odası’nı CHP’nin arka bahçesi haline getirmeye mi çalışıyor?
Bu soru, Eskişehir Sanayisi açısından oldukça önemli. Çünkü aynı kaygıyı Nadir Küpeli için yaşıyorduk. Süreç içerisinde Küpeli, bu kaygımızı bertaraf etmeyi başardı. Ancak Kesikbaş, kaygımızı hafifletmeyi bir kenara bırakın, kaygımızın daha da artmasına neden oldu.
LÜMPEN… DEDİKODU… BAŞARISIZ DANIŞMANLAR…
- Celalettin Kesikbaş, bir anlamda Nebi Hatipoğlu’na benzemeye başladı. Sürece, tıpkı Hatipoğlu gibi kendi becerileriyle iyi bir giriş yapan Kesikbaş, sonrasında gerçekleştirdiği yanlışlar zinciriyle, tamiri imkansız bir gerileme sürecine girdi. Buna Kesikbaş’ın lümpen tavırları ve çevresinde bulunan kişilerin yaptığı aymaz dedikodular da eklenince gerileme, deyim yerindeyse çöküşü hızlandırdı. Bu durum kendinden mi kaynaklıdır yoksa hiçbir seçim sürecinde başarı yakalayamamış danışmanlarından mı bilemiyorum ancak Kesikbaş, hızla önlem almadığı takdirde, şimdiden Nadir Küpeli’yi başkan ilan etmemiz mümkün olacaktır.
*
Evet…
Sanayi Odası’ndaki seçim süreci, yukarıda okuduğunuz gibi devam ediyor.
Süreci yakından takip ediyorum.
Söz konusu seçim sürecine ilişkin incelemelerimi, zaman zaman sizinle paylaşmayı sürdüreceğim.