Kelime trafiğini yönetmek…

Daha fazla kelime servetine sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya çalıştığım bu yazımın sonuç cümlesini şöyle bitirmişim; “Farkında olsak ta olmasak ta, hayatımızı kullandığımız kelimeler yönetmektedir. Çünkü kelimeler düşüncelerimizi, düşüncelerimiz ise hayatımızı etkiler.”

Zamanla insanın düşünceleri değişiyor, elbette… Bugün geldiğim noktada, çok sayıda kelime servetine sahip olmanın, aynı zamanda bir “kelime trafiği” sorununu da yaratabileceğini hesaba katmak gerektiğini ilave etmek geldi, aklıma. Tıpkı yollardaki araç yoğunluğu arttıkça trafik kurallarının öneminin artması gibi…

Özellikle günümüzde, gelişmiş iletişim araçlarının hızla yaygınlaşması, kelimelerin kişiler arasındaki gidiş gelişlerini daha da hızlandırmakta ve bazen telafisi olmayan kazalara yol açabilmektedir…

Bence bu trafiği yönetmek, herkes tarafından bilinen ve kabul gören evrensel trafik işaretlerinin bulunmaması nedeniyle de, sanki daha da zor gibi… Üstelikte bir kez ağızdan çıkan kelimelerin, karşınızdakine vereceği hasarı telafi edebileceğiniz ne bir trafik sigortası ne de kaskosu var…

Size göre doğru olsa bile, karşınızdakine yönelik yanlış kelimeler çıktımı bir kere konuşma trafiğine, sahip olduğunuz kelime serveti de kurtaramıyor, sizi.

Bu konuşma trafiği içerisinde, karşınızdakine çarptığınızda; “ağzından çıkanı kulağın duymuyor galiba senin” cümlesini işittiğinizde, artık çok geç kalınmış oluyor…

Anlaşılan o ki; ne kadar geniş kelime servetiniz olursa olsun, anlatabildikleriniz, karşınızdakinin bu kelimeleri anlamlandırma kapasitesine bağlı olmaktadır. Konuşurken seçtiğiniz kelimelere göre vücut dilinizi ve ses tonunuzu nasıl kullandığınız ise ayrı bir dert, bu iletişim trafiğinde…

Sonrada, özellikle televizyon kanallarında farklı düşüncelere sahip aydınlarımızın medeni bir tartışma ortamının oluşturamamalarının altında, iyi bir kelime serveti eksikliğinden çok kelime trafiğini doğru yönetememeleri etkili olduğunu düşünmeye başladım, ne dersiniz?..