Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın çıkışı, ortalığı karıştırdı. Bilindiği gibi Sayın Bayraktar'ın bakanlığı döneminde 17 – 25 Aralık iddiaları ortalığı kasıp kavurmuştu. Erdoğan Bayraktar, diğer bakanlardan biraz daha farklı suçlarla itham ediliyordu. Mesela Kur'an-ı Kerim'le "Makara" yapmayı seven Bakanımız Sayın Egemen Bağış, saat kolleksiyoneri bakanımız Sayın Zafer Çağlayan ve dönemin İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler daha farklı suçlamalarla karşılaşmışlardı. Erdoğan Bayraktar ise "Görevi kötüye kullanmak" suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştı.
İşte o Erdoğan Bayraktar yıllar süren suskunluktan sonra, "Hakkımdaki bütün iddialar, teknik takip kayıtları ve sair deliller doğrudur" mealinde açıklamalarda bulundu. Tabii ortalık da karışıverdi.
Kimileri Erdoğan Bayraktar'ın bilinmeyen bir hesabının olduğunu ileri sürdü, kimileri de vicdan azabına daha fazla dayanamadığını...
Sayın Bayraktar'ın gerçekten de vicdanı bu yükü taşıyamadı mı? Yoksa, "Bu gemi batıyor, ben en iyisi yeni döneme yatırım yapayım, gemi batarken bir flikaya atlayayım" diye mi düşündü bilemeyeceğim. Doğrusunu Allah bilir. Biz iyi niyetle Erdoğan Bayraktar'ın vicdanının bu yükü daha fazla taşıyamadığını varsayalım...
Öte yandan Sayın Bayraktar'ın da görev yaptığı süre boyunca, vicdanını zorlayacak pek çok suçlamayla karşılaştığı bilinen bir şey. Hatta konunun Eskişehir'le de ilgisi bulunuyor. Nasıl mı?
Şu anda Odunpazarı Belediye Başkanı olan 24'üncü dönem Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Erdoğan Bayraktar'ın en büyük "Siyasi Hasımı" konumundaydı. Erdoğan Bayraktar en küçük bir hata yapsa karşısında Eskişehirli bir hukukçu olan Kazım Kurt'u bulur, Kurt'un sornu yağmuru karşısında ne cevap vereceğini şaşırırdı.
Son olarak bir dostum 2012 yılında İstikbal Gazetesi'nde meslektaşımız ve ağbimiz Murat Taşkın'ın kaleminden çıkan bir yazıya dikkatimi çekti. 30 / 10 / 2012 tarihli yazıdan Murat Taşkın, Kazım Kurt'un bir soru önergesini gündeme getiriyor...
Taşkın'ın belirttiğine göre Eskişehir CHP Milletvekili Kazım Kurt'un soru önergesi karşısında Erdoğan Bayraktar, TOKİ'ye tamı tamamına 21 bin tazminat davası açıldığını açıklamak durumunda kalmış. TOKİ'nin konut teslimiyetinde kaynaklanan gecikmelerden ötürü 109 milyon lira tazminat ödediğini de itiraf etmiş.
Bu arada Murat Taşkın ustamız yazısını, "Avukatlık yaparken TOKİ Başkanı olan Bayraktar'ı açtığı davalarla bunaltan Kazım Kurt, şimdi de Milletvekili olarak Bakanlık yapan aynı Erdoğan Bayraktar'ı soru önergesiyle bunaltmaya başlamış..." cümleleriyle nihayetlendirmiş.
Gerçi şimdi Erdoğan Bayraktar ne TOKİ Başkanı ne bakan ne de milletvekili. Papucu dama atılmış bir politikacı. Dolayısıyla Kazım Kurt'un kendisini soru yağmuruna tutmasına da gerek yok. Ancak belli ki Sayın Bayraktar'ın vicdanı, Kazım Kurt'un eksikliğini hissettirmiyor.
Veya biz yanılıyoruz. Vicdan meselesi değil, batmakta olan gemide iyi bir filikaya kapak atma meselesi. Doğrusunu zaman gösterecek...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...