CHP'den fanatikçe nefret edenleri bile utandıracak bu soruyu sormayacağız, ama...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde saldıran ancak 'Görülen luzüm' üzerine serbest bırakılan Osman Sarıgün'ün fotoğraflarına tepki gösterdi. Tabii burada "Ya AK Parti'nin Genel Başkanına böyle bir saydırı yapılsaydı, saldırganlar serbest bırakılır mıydı?" sorusunu sormayacağız. CHP'den fanatikçe nefret edenler bile bu soru karşısında utanırlar çünkü... Asıl önemli olan saldırganın ellerinin öpülmesi ve fotoğraflarının basında sürekli yer alması. AK Partili olduğu bilinen ve hırsızlıktan sabıkası olan bu zibidinin polise verdiği ifadede, "çok pişmanım, beni affedin" diye yaltaklandığını biliyoruz. Ama aynı adam şimdi kasım kasım kasılıyor. 1952 yılında Ahmet Emin Yalman'a suikast düzenleyen zibidi de köpekler gibi yalvarmış, salya sümük aflar dilenmişti. Aradan yıllar geçtikten sonra yaptığı hainlikle övünüyordu. Hırsızlıktan sabıkası olan 2019'un zibidisiyle, 1952 yılının çocuk tacizcisi zibidi arasında bir fark yok. Nitekim Kazım Kurt dbu fotoğrafı paylaştı sosyal medya hesabı üzerinden paylaşarak, 'Çürümüşlüğün fotoğrafı' ifadelerinde bulunmuş. Bana kalırsa gayet güzel özetlemiş...
Günay bakanı fena sıkıştırmış
Tam da Ulusual Egemenlik Bayramımız sırasında Belçika Başbakan Yardımcısı Didier Reynders memleketimizi ziyaret etti. Ne zaman Avrupalı bir politikacıyı görsek tüylerimiz diken diken oluyor. Zira aklımıza Türkiye'de katledilen 10 binlerce masum vatandaşımız geliyor. Basılan köyler, karnı deşilen bebekler, yakılan okullar, makineli tüfeklerle taranan hemşireler hiç aklımızdan çıkmıyor. Biz yine de aynı zamanda Dışişleri ve Savunma Bakanı olan Reynders'e "Hoş geldiniz" diyelim. Türk töresi böyledir; misafir katil bile olsa selamlanır... Sayın Bakan Reynders'i selamlayan isimlerden biri de Eskişehir Milletvekilimiz Emine Nur Günay'dı. Sayın Günay Belçikalı Didier Reynders'i selamladıktan sonra bir dizi soru sorma imkanı da yakalamış. Mesela Belçika'nın Dışişleri Bakanına, kendisine PKK diyen terör örgütü hakkında ne düşündüğünü sormuş. Ayrıca bu terörist oluşum hakkında nasıl bir strateji takip edeceklerini sormuş. Hani "Hoca bana taktı, zor yerden soruyor" derler ya, Sayın Günay da öyle sormuş. Şimdi Belçikalı Bakan "PKK'yı çok seviyorum. Ne güzel Türklerin başına bela oluyor. Ayrıca Müslüman Müslümanı öldürmüş bana ne?" diyemez elbette. Böyle bir cevabı beklemeyiz kendisinden. Öte yandan Didier Reynders, "Bahsettiğiniz örgüt açık bir şekilde teröristtir" de diyemez. Kendisinden böyle bir cevabı beklemeyi de çoktan bıraktık.
Çünkü böyle derse, teröristleri nasıl olup da desteklediklerini, himaye ettiklerini açıklaması gerekecek. Uzatmayalım, Belçika Başbakan yardımcısı netice itibarıyla terörün kötü bir şey olduğunu, işbirliği yapılmasının önemini, istihbarat teşkilatlarının daha dikkatli olması gerektiğini açıklamış. Özetle hiç bir şey söylemeden, fakat bir güzel de laf salatası yaparak konuyu geçiştirmiş. Sayın Günay'ın uzun süredir Avrupalı mevkidaşlarıyla birlikte çalıştığını biliyoruz. Allah kendisine Hazret – i Eyüb sabrı versin. Reynders ve benzerlerini görünce bizim sinirlerimiz tepemize çıkıyor çünkü...
Bilmem anlatabildim mi?
Eskişehirspor Başkanı Kaan Ay, ES TV'in konuğu olarak taraftarın merakla beklediği soruları yanıtladı. Tabii en çok merak edilen konulardan biri de kulübümüzün ne kadar borcu olduğuydu. Kaan Ay göreve geldiklerinde 158 milyon lira borçlarının olduğunu, şu anda ise 146 milyon liralık borçlarının kaldığını açıkladı. Yani toplam 12 milyon ödenmiş...
Bazıları bu parayı 'Devede kulak' olarak görebilir. Böyle düşünenlerin haklılık payları var elbette. 158 milyon liranın yanında 12 milyon lira nedir ki? Ancak aynı süre içerisinde kulüpte çarkların dönmeye başladığını, takımın sahaya çıkıp iyi kötü performans sergilediğini de unutmamak lazım. Yani "Tencerenin kaynaması" bile bir mucizeydi bizim için. Evet; kuzu tandır pişirmiyoruz belki ama, tarhana çorbası da işimizi görüyor... Sayın Kaan Ay, kalan 146 milyon liralık borcun altından 15 kişinin (Yönetim kurulunu kast ediyor) kalkmasının mümkün olmadığını da ifade etmiş. Kendisine bu konuda da hak veriyorum. Bütün Eskişehir'in bu konuda birlik olması gerekir. Tabii buna öncelik edecek olanlar da Kaan Ay gibi yöneticilerimizdir. Kendileri siyabetten uzak durup, Eskişehirspor'u birilerinin arka bahçesine çevirmek istemeyeceklerdir elbette. Zira böyle yaparlarsa Eskişehirspor'un yaralanacağını, ancak asıl kaybedenin o 15 kişi olacağını da çok iyi biliyordur. Bilmiyorum anlatabildim mi?