Eskişehir özelinde, tıpkı Türkiye genelinde olduğu gibi CHP ile ilgili bir kriz baş gösterdi.
Yaşanan krizin konusu şu: İddiaya göre birisi, CHP’li bir belediye başkanının gizlice ses kaydını aldı. O ses kaydı Genel Merkeze götürülerek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dinletildi.
*
Bu iddia ortaya atıldıktan sonra açıklama yapması gereken CHP İl Başkanı Abdülkadir Adar, suskun kaldı.
Durum böyle olunca, söz konusu iddianın gerçek olabileceği düşünüldü.
*
Nihayet, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen söz konusu iddiaya ilişkin açıklama yaptı ve “dedikodudan ibarettir” dedi.
Bu açıklamayla beraber tartışma sona erdi; çünkü Büyükerşen, iddianın doğru olmadığını ifade etmiş ve konuyu kapatmıştı.
*
Ancak olay sıcakken suskun kalmayı tercih eden Abdülkadir Adar, Büyükerşen’in iddianın doğru olmadığına ilişkin yaptığı açıklamadan ve konuyu tartışmaya kapatmasından iki gün sonra her nedense açıklama yaptı ve Büyükerşen’in ifadelerinin aksine olayı doğrular nitelikte konuşarak biten tartışmayı tekrar alevlendirdi!
Hatta kendisinin de 31 Mart yerel seçimleri öncesinde benzer bir kumpasla karşı karşıya kaldığını, ancak önlem aldığını kamuoyuna duyurdu.
*
Bu noktada akılları kurcalayan soru şu oldu: Kamuoyu Büyükerşen’e mi inanacak, yoksa Abdülkadir Adar’a mı?
*
Söz konusu sorunun cevabı aranırken, aynı konuya ilişkin Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ES TV ekranlarında konuştu ve net bir cevapla iddiayı yalanladı!
*
Şimdi, Kurt’un o açıklamasını okuyalım…
İL BAŞKANININ BİLDİĞİ BİR ŞEY VARSA…
“Hiçbir tarafı doğru olmayan, tamamen bir yalan üzerine kurulmuş, dolayısıyla yalanlanma ihtimali bile olmayan bir senaryo bu. Şimdi, böyle bir şeyin olduğuna ben inanmıyorum. Eğer varsa, şimdiye kadar somut olarak ortaya çıkardı. Sayın il başkanının bildiği bir şey varsa onu bilmiyorum. O zaman aynı Ankara’daki ‘saraya çıkan CHP’li’ yalanındaki gibi bir tablo ortaya çıkar. Yalan üzerine kurulmuş tezgahta, kimlerin konuştuğuna bakmak lazım. Ben gazeteleri de okudum, izledim… Şimdi, hayatında CHP’ye oy vermemiş, hayatında CHP’li olmamış, ama eline bir televizyon kanalı geçirmiş ve borazan gibi öten bazıları konuşuyor. Burada ben böyle bir sistemin, hiçbir CHP’linin içine sinebileceğini düşünmüyorum. Kaldı ki öyle bir kayıt alınıp genel başkana götürülse, genel başkanın da neler söyleyebileceğini tahmin ediyorum. Dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanımızın dediği ‘dedikodudur, böyle bir şey yoktur’ lafından sonra, artık yeni bir tartışma boyutu yaratmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu tartışma gerçekten çirkin bir tartışmadır. Ankara’dakinin küçük bir tipidir. Eskişehir’de yaratılmaya çalışılan da aynı şeydir. Ben herhangi bir CHP’li üyenin, bir belediye başkanının konuşmasını gizlice kayda alacağını zannetmiyorum. Yani bu yalan bir şeydir.”
*
Kazım Kurt’un ifadeleri bu şekilde ve Yılmaz Büyükerşen’in açıklamasıyla örtüşüyor.
Peki, Abdülkadir Adar niye hem Büyükerşen hem Kurt’un açıklamalarının aksine bir açıklama yaptı?
Bu noktada Kurt’un şu ifadesi göze çarpıyor: Sayın il başkanının bildiği bir şey varsa onu bilmiyorum. O zaman aynı Ankara’daki ‘saraya çıkan CHP’li’ yalanındaki gibi bir tablo ortaya çıkar.
O halde Adar, ivedilikle bir açıklama yapmalı ve kafa karışıklığını gidermeli, elinde ispatı varsa kamuoyuna sunmalı, bildiklerini anlatmalı; bildiği bir şey yoksa da yanlış ifadeler kullandığını kabul etmeli ve CHP’nin tartışılmasına daha fazla zemin hazırlamamalı.
Süllü ve Adar neden delege seçilemedi?
CHP’deki kongre süreci devam ediyor.
Eskişehir’deki delege seçimleri geçen hafta sonu itibari ile tamamlandı.
Önceki delege seçimlerinden farklı olarak, bu sefer, sükûnetin hakim olduğu seçimlerin yaşandığını söyleyebiliriz.
*
Tablonun geneli böyle olsa dahi, iki mahallede yapılan delege seçimleri çok konuşuldu.
*
İlki Vişnelik Mahallesi seçimi; olayın baş aktörü ise İl Başkanı Abdülkadir Adar.
Adar, mahallelinin yaptığı listeye yazılmamış.
Kendisi de liste hazırlayıp seçime katılmamış.
Öyle bile olsa, bir il başkanının ne yapması gerekir?
Sorumluluğunu yerine getirip oy kullanması ve partililerine örnek olması gerekir.
Ancak Adar böyle bir tavır göstermedi; seçimin yapıldığı mekana gitmesine rağmen oy kullanmadı.
*
İkinci mahalle ise Hoşnudiye Mahallesi; olayın baş aktörü Milletvekili Jale Nur Süllü.
Mahalleli, Hoşnudiye’de tek liste çıkaracaktı.
Ancak Jale Nur Süllü, doğal il delegesi ve milletvekili olmasına rağmen kendi listesini çıkardı; dahası, tüzüğü dinlemedi ve isimlerin alfabetik sıralanması kuralını da önemsemeyerek kendisini listenin başına yazdı.
Durum böyle olunca, mahalleli, ikinci listeyi hazırladı.
Sonuçta ne oldu?
Jale Nur Süllü’nün listesi kaybetti, mahallelinin hazırladığı liste kazandı.
*
Peki, her iki mahallede gerçekleşen olaylara ilişkin Kazım Kurt’un yorumu ne oldu?
Şu:
TEPKİLER VE PROTESTOLAR DOĞRU DEĞİL
“Bazı noktalarda insanların sabrını zorlamamak lazım. Üyenin ve partilinin onurunu incitici işler yapmış iseniz, partili, yeri geldiği zaman bunun cevabını verir. O nedenle ben, hem milletvekilimizin hem il başkanımızın yaptıklarının doğru olmadığını düşünüyorum. Yani liste yapmışlar, il başkanımızı almamışlar. O zaman ya karşı liste yapacaksınız, ya da sesinizi çıkarmayacaksınız. Ama oraya gelip de bir takım tepkiler ve protestolar doğru değildir. O zaman gelmeyeceksiniz. Şimdi yeni tartışmalara neden olmamak için bir şeyler söylemiyorum. Çünkü bizim bu tür eleştirilerimizi ve öz eleştirilerimizi yapacağımız ortamlar il danışma kurullarıdır, ilçe danışma kurullarıdır.
ÖRGÜT OLMAZSA SİYASET OLMAZ
Şimdi, şöyle derseniz: Yahu örgütte neymiş, boş verin bu işleri… İşte görüldüğü üzere örgüt, bir gün lazım olur. Burada ben üzülüyorum, sıkıntılı bir durum. Tabi rahat konuşamadığım için de içimdekileri söyleyemiyorum. ‘Keşke’ denmeyecek işler yapılmalı. Madem bu işin tüzüğü var, herkes uyacak. Tüzük, delege listesinin alfabetik sırayla yapılacağını söylüyorsa, öyle yapacağız. Yani niye zorluyoruz? Bakın milletvekili yapmışız. İl seçimlerinde zaten doğal delege. Ama işte sabrı zorlamamak lazım. Hoşgörü belli bir yere kadardır, ama sonra insanlar üzülür ve boşuna tartışma ortamı doğar. Bunların doğru olmadığını düşünüyorum. Ben örgütün çok gerekli ve zorunlu bir mekanizma olduğunu düşünenlerdenim ve inananlardanım. Örgüt olmazsa siyaset olmaz. Arkasında örgüt olmayan gider.”
Belediye başkanına karşı seçim kazandı
CHP’lilerin bir bölümü şunu savunuyor: Belediye başkanları kongrelere karışmasın; çünkü belediyenin gücüyle avantaj elde ediyorlar.
Bir bölümüne göre doğru olan ise şu: Belediye başkanları partilidir ve kongrelere dönük çalışma yapmaları normal karşılanmalıdır.
*
Bu konuya ilişkin Belediye Başkanı Kazım Kurt’un ne düşündüğünü hepimiz biliyoruz.
Belediye Başkanlarının kongrelerde çalışma yürütmesini doğal karşılıyor.
Bu noktada şöyle bir görüş ortaya koyuyor: CHP üyesi ve delegesi en iyisini bilir, belediye başkanının her istediğini yapmaz. Önemli olan delegeyi ikna edebilmek.
*
Kazım Kurt, bu görüşünü, 1992’de gerçekleşen bir kongreyi anımsatarak güçlendiriyor.
Şöyle ki:
RAKİBİ NİHAT ÇUHADAR’DI
“1992’de, Selami Vardar belediye başkanıydı. Belediye meclis üyelerinin tamamı onun yanında ve benim karşımdaydı. Merkez ilçe kongresi yapılacaktı. Rakibim de Nihat Çuhadar’dı. Hepsi Nihat Bey’i destekliyordu, ama biz o kongreyi kazandık. Yani CHP’li üyeyi ve delegeyi bilmeden ‘bunlar belediye başkanı ne derse yapar’ denmemeli. O iş öyle değil. Belediye başkanı o üyeyi ikna edebilirse yapar. Yoksa belediye başkanı oturduğu yerden ‘hey millet haydi bakalım’ deyince o iş olmuyor. Nitekim ben somut örneğiyim.
İKNA EDEMEDİLERSE KENDİLERİNE BAKACAKLAR
Ama bunlar CHP tarihini bilmedikleri için, CHP’de ne olup bittiğini bilmedikleri için konuşuyorlar. Nitekim Hoşnudiye’de de farklı bir şey olmuştur, Vişnelik’te de farklı bir şey olmuştur. Şimdi ben bunu, mahallelerdeki üyelerimizin psikolojilerinin daha iyi kavranması için anlattım. Yoksa, mahallede kimin hangi listeye yazıldığı konusunda hiçbir dahilim olmadı. Şimdi şöyle bir şey zannederek CHP’de politika yapılamaz: Belediye başkanı söyler ve yazar. Bana ne. 71 Evler Mahallesinde kimin partiye daha çok yararlı olacağını o mahalledeki üyeler bilir, ben bilmem. Yani milletvekili ile il başkanı üyeyi ikna edemediyse, kendine bakacak.”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...