Kazım'ın dik duruşu

Önder Baloğlu yazdı

21 Ocak 2016 08:37
A
a
Sütiş Eskişehir
"Tepkisiz bir millet olduk... Başımıza ne geldiyse tepkisizlikten geldi..."

Sümerolog   "Muazzez İlmiye Çığ" böyle patlamıştı...

Adına yakışır "Çığ" gibiydi...

Başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere, generaller gözaltına alınıp tutuklanırken...

"CIA yanlısı filmler gibi izledik..."

Bizden olmayana "kansız" dedik...

Bugün "Can Dündar ve Erdem Gül" le birlikte 34 gazeteci hapiste...

Böyle günleri yıllarca...

"Buğulu gözlerle izledik..."

Yurdun her yanında özelleştirmeler yapılıp, toprak satılırken...

"Bize dokunmasın da!" dedik...

Çayımıza, suyumuza, içkimize karıştılar...

Yatak odalarımıza kadar uzanıp "Üç çocuk yapın" dediler...

"Mesir macunu bile istemedik!"

Şehide "kelle" denilirken…

"Davul-zurna ile yolladık çocuklarımızı..."

Yetmedi...

"İki ayyaşa kadar gelindi!"

Biber gazı…

Tazyikli su…

Toma’lar önümüzde iken..

"Hep sustuk!.."

…….

Peki, ya bugün?

Korku hala var ama, dünkü kadar değil!

 

"Silivri'nin kapısında her gün nöbet var..."

Ve düşünün ki...

Bir Külliye'nin kapısında da...

"Oturup bekleyen adam var..."

Odunpazarı Belediye Başkanı, yasalara uyulması yönünde öyle bir ilki başlattı ki, halk yanında...

Kim ne derse desin...

"İtiraz ve muhalefet etmek birey olmanın gereğidir..."

Ve de..

"Gerçek birey sürüye sayılmaz… "

Halkın Külliyesi bu ya, insaf artık!

“Kutluyoruz Kazım Başkanı…”

*****

Gerilim

"Avrupa'ya götüreceğiz " diye yola çıkardılar, "Ortadoğu bataklığına" bıraktılar...

Kolsuz Yaşar'dan

Bilgisayar önce masaüstüne, sonra dizüstüne, daha sonra da cebimize girdi.

Eğer böyle devam ederse, gireceği yerin düşüncesi bile ürkütüyor beni!..

Günün Sözü

Devlet, hukuka ancak istediği için, istediği zaman ve istediği ölçüde boyun eğiyorsa, aslında hiç boyun eğmiyor demektir.                  

                                                                                                                     Duguit

Günün Sorusu

Büyükler neden büyüktür?

"Biz dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık ayağa kalkalım..."

                                                                                                                      Stirnera

Günün İncisi

Dostluk sadakattir ve "sadakat nedir?" diye soracak olursanız, dostluktur derim...

                                                                                                                 Julio Iglesias

Özdeyiş

Dostların mutlu iken aramasan da olur, gücenmezler...

                                                                                        Hanri Benazus

Cuk

Heykellere de vekalet verilsin…

"Belki köye dönenler olur!"

                                                 Balthör

Günün Balı

Askerlik şubeleri kapanıyormuş...

Bedelliden sonra oralar banka şubelerine dönüştürülebilir...

*****

Foto: Erdinç Düzarat (ekte)

"Eskişehir sanat şehri olmalı"

Bu söz işadamı    "Erdinç Düzarat”a ait...

"Bu sanatçıları yaşatalım Hocam" başlıklı yazımızdan sonra bir mektup göndermiş...

"Önce Eskişehir" diyor ve bakın neler yazıyor:

"Kahraman Özlü"nün vefatı ile, isimleri yaşatma konusundaki hassasiyetimizi, tesadüfen bir cenazede “Kazım Kurt"a ilettik. "Elimizden gelen bir şey varsa zevkle yaparız" dedi.

Aslında benim burada vurgulamak istediğim şey, bunca yıldır Eskişehir'de büyümüş, yetişmiş sanatçılara sahip çıkılmasını sağlamaktır. Sanat deyince, tabi sanatın her dalında yetişmiş özel insanlarımızdan bahsediyoruz. Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Ressam, Heykeltraş, Operacı, el sanatlarındaki özel insanlardan söz ediyoruz.

Bir opera sanatçısı çıkması belki bir mucize olurdu. Ancak Lüle Taşı ustası sanatçı sayılabilir mi? Bilmem ama, "İsmail Dönmez", Merkez "Kayapınar" köylüydü. Yaptıkları bir sanat eseri değerindeydi.

Şu an "heykel ve sanat adı neyse" müzesini gezip de yapılan eserleri hayretle izlememek mümkün değil. 0 zaman burası bir sanat şehri. Hocamız Yılmaz Büyükerşen gibi de bir sanatçımız mevcut.

"Ne mutlu Eskişehirli olana..."

"Eskişehir " ismini ön planda tutup, sanatçılarımızın isimlerini unutturmamak hepimizin görevi olmalı. Aynı şeyler edebiyat için, şiir için her türlü sanat dalı için de geçerli olmalı.

Bunun için önce belediyelerimize büyük görev düştüğünü sanıyorum...

"Eskişehir, örnek bir sanat şehri olmalı..."

 *****

Gavur demek!

Son günlerde espriyle de olsa takılıyoruz: "Türk'e Türk demek yasak mı?"

Olabilir mi dersiniz?

Neden olmasın ki...

"Türk kahvesi" bile dokunmaya başladı çevrelere...

Spor Yazarları'nın logosundan “Türk Bayrağı” bile çıkarılmadı mı?

Yine kondu ama, bu ayıp yeter!

Tanzimat döneminde, padişahın bütün tebaasının dil, din, ırk ayrımı olmadan eşit kabul edildiğini ilan etmesinden sonra bir şikayet gelmiş:

"Bu adam bana gavur dedi..."

Zaptiye "Bre adam" diye bağırmış:

"Gavura gavur demenin yasaklandığını bilmiyor musun lan!..”

******

Bir başka savaş sohbeti

İki arkadaşın sohbetiydi...

Biri atıldı:

"Nikotinin öldürücü olduğunu okudum, sigarayı bıraktım..."

Sonra?

“Alkolün öldürücü olduğunu okudum, içkiyi bıraktım..."

Ya sonra?

"Dün de seksin öldürücü olduğunu okudum..."

Arkadaşı “vah vah" deyince devam etmiş:

“Yok yok… Tahmin ettiğin gibi değil, okumayı bıraktım!"

*******

 

Yalan söylemeyen adam

Ülkenin Başkanı, otomobiliyle bir caddeden geçerken ilginç bir sahneyle karşılaşıyor.

Yaramaz mahalle çocukları, bağırıp çağırarak, kulaklarından tuttukları bir köpeği çekiştirmektedir.

Duruma canı sıkılan Başkan, şoförüne "dur" diyor ve arabadan inerek çocukların yanına yaklaşıyor.

"Ne diye çekiştiriyorsunuz zavallı hayvanı?" diye bağırınca çocuklardan biri yanıt veriyor :

"Biz daha önce karar verdik amca. Bu köpek, içimizde en büyük yalanı söyleyenin olacak..."

Başkan kızıyor:

"Utanmıyor musunuz siz? Ben sizin kadarken yalan söylemeyi aklımdan bile geçirmezdim."

Çocuklar, hep bir ağızdan bağırıyor:

"Yaşa amca! Bravo! Köpeği siz kazandınız!"

*****

Pantolon

Konuk bayan evin küçük çocuğuna bakıp anlatmaya başlamış:

"Ağız babasının ağzı, gözler annesinin gözleri, burun ablasının tıpkısı…"

Derken, çocuk patlamış artık:

"Pantolon da abimin teyze!"

*****

Günün Şiiri

Akşamlara

O ben miyim?

Üstüne korkuyla fısıldanan

Dinmezliği kutsal övgülerden öte

Güneşin bir türlü eskitemediği şarkılar

Bir Akdeniz şöleni sallanır düşer dallardan

Sular birden sulara koşar içimde

Susar bir ince çizgide vurulan kadeh sesleri

Artık duramam o ben miyim?

Çekip giden denizleri

Üstünde ürpermeye başlayınca sokaklar

                                      Tekin Gönenç (Varlık-1968)

****

 

Günün Olayı

Barıştan yana olmanın PKK'yı o ya da bu şekilde okumakla ilgisi yoktur.

Barıştan yana olmak, şiddet ve terör hangi yandan gelirse gelsin karşı çıkmaktır...

                                                                                                                              Ali Sirmen

Günün Biberi

Bizler bu hapisten kurtuluruz, ama Türkiye bu baskı rejiminden, Avrupa bu çifte standardın utancından nasıl kurtulur bilmiyorum...

                                                           Can Dündar

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi