Kazanmak da kayıptır

Seyrettiğim güzel bir savaş filminde, kazanan orduların komutanı savaş alanını gezerken yerde ölü yatan yüzlerce askeri görünce ağzından şu cümle dökülür ; “Kaybedilen bir harpten sonraki en kötü şey kazanılmış bir harptir.”
Suriye’de hangi grup kazanacak. Kazandıktan sonra rahat yüzü görebilecek mi? Ekonomisinin eski düzeye ulaşması için kaç yıl gerek? Irak tüm petrol gelirlerini heba etmedi mi? Parçalanacak mı? Kaybedenler pes edecek mi? Kazananlar rejimi nasıl oturtacak?
Fas, Tunus, Cezayir ve Libya eski günlerdeki gibi halkı bolluk ve refah içinde yaşayabilecek mi?
Doğu sorununu çözmek için yıllardır para harcayan, savaş ve silah endüstrisine milyonlarca lira aktaran, çevre ülkelerdeki gelişmelere sessiz kalmayan Türkiye, aynı harcamayı ulusal kalkınmamız ve halka daha adil dağılım için harcayabilse kim bilir neler olurdu?
Dünya genelinde gelişmiş silah endüstrisine sahip olan ülkeler büyük ölçüde dünyadaki diğer ülkeler arasında gerilimi körüklemekteler. Suni iç karışıklıklar yaratarak, bölgesel savaşları kışkırtarak oturdukları yerden para kazanmaktadır. Kazançlarının bir bölümünü de kendi ülkelerindeki emekçilere dağıtarak sözüm ona biraz daha rahat yaşama imkânı sağlamaktalar.
330 milyar dolarlık bir anlaşma ve silah satışı için Suudi Arabistan’a giden Trump bölgesel barışı ve caydırıcılığı mı, yoksa kendi ülkesinin ekonomik gelişimini mi düşünmektedir. Takdir sizin…
Derli toplu bir kalkınma ve sosyal yaşam standardı oluşturmaya çalışan ülkelerde de yıllarca dış kaynaklı ihtilaller ve demokrasiden sapmalar tezgahlandı. Yönetimler alaşağı edildi. İçeride türeyen satılıklarca da, gözden düşmeleri için hazırlanan tüm ortamlar kullanıldı. Ulusal kahramanlara dil uzatıldı, yaşayanlar yargılatıldı ve kendi lehlerine olan düzen kuruldu.
İç siyasetlerde bile aynen harplerde görüldüğü gibi sözde kazananlar da harap ve bitap düşmüş, ekonomisi çökertilmiş yönetimler devir aldı. Olan ülkenin aydın, düşünen, bağımsızlık yanlısı insanlarına oldu. Kaynaklar heba edildi.
 Siyasette ve ekonomide ulusal bağımsızlıktan ödün verilmeden, ayak oyunlarına müsaade etmeden akılcı ve tutarlı politikalar uygulamak gerekir. Halkı birbirine kırdırmadan, sevgi ve hoşgörüyü öne çıkartarak, demokrasiyi hiçbir çıkar gözetmeden yerleştirerek büyük ve gelişmiş lider Türkiye için çalışmalıyız…