Görüşler
Kasabanın delisi
Sabah uyandık, TRT 1'de "Red-Kit..."
"Batı’ya hücum..."
Kahvaltıyı bile unuttuk...
Hala okuruz maceralarını...
"Altına Hücum, Kumarbaz, Daltonlar" unutamadığımız serüvenleri...
Atı "Düldül", köpeği "Rin Tin Tin” ile gerçekten dinlendiriyor...
"Saf Tom" da bunlardan biri...
Şirin bir kasabada Belediye Başkanlığı seçimi yapılacak. Ancak seçim öncesi herkesin bir kuşkusu var. Çünkü kasabanın tüm yönetimi bir kişinin elinde…
“Şişko Jack..."
Kimi isterse onu seçtirir... Kasaba halkı da bunu bildiği için gizli toplantılar yapar...
"Şişko Jack", bunu duyar duymaz kasaba halkının sevdiği "Saf Tom"un aday olmasını sağlar...
Kimse Tom'un, Jack tarafından aday gösterildiğini farkedemez ve seçim günü gelir.
Herkes diğer dört adayın "Şişko Jack"ın adayı olduğundan şüphelenir ye sandık başına giden oyunu atar:
"Ulan Jack'ın kuklasına vereceğime, Saf Tom'a veririm..."
Seçim biter ve sandık açılır..
"Saf Tom Belediye Başkanı..."
..........
Kasabada bir bayram havası eser ama, Jack'ın gerçek adayının "Saf Tom" olduğu çabuk ortaya çıkar... “Jack ne derse, Tom onu yapar..."
Ne var ki, Kasabaya gelen "Red-Kit", Tom'u uyandırır ve birlikte Jack'a karşı savaş açarlar!..
Kasabalı bile şaşırır bu işe!
"Sanki, Deli Tom birden akıllanmıştır"
Macera böyle devam eder...
Peki, nereden girdik bu olaya?
Ortalıkta ne "Deli Başkan" adayı var, ne de onu akıllandıracak bir "Red-Kit!.."
…………..
Bir gün artık tarih olan "Şeker Hafız Çarşısı"nın "Tatlı Ahmet"i de kendi kendine konuşuyordu:
-Ben deli değilim, değilim tabi ya!
“Ulan bana deli diyenin!..”
-Akıllı mısın? Akıllıyım tabi len!
“Allah’ın delisi, nah akıllısın, nah!”
Ömer Duru Hocamızı özledik
Eski Yunan'da meyhanelerde toprak kadehlerle içki içilirmiş...
Birbirini seven dostlar, uzak düşecekleri ayrılık günlerinde meyhanede buluşur, İçkilerini içer, sohbet edermiş…
İki dosttan biri, kırdığı kendi kadehinden bir parçayı alıkoyar, diğerini arkadaşına verirmiş.
Bu kadeh parçasına da "Symbolon" denirmiş.
Bu sözcük yüzyıllar sonra "sembol" olarak bizim dilimize de girmiş...
Ayrılık gecesinde kadehleri kıran dostlar, bir daha buluşabilirlerse, elle kadehleri birleştirir, dostluklarını, duygularını yeniden yaşarmış...
…….
Bazen dalıp gittiğimizde bu öykünün gazetecilere ne kadar çok yakıştığını düşünürüz...
Bu mesleğe gerçekten gönül vermişseniz, çok ender, belki de rastgele buluşabileceğiniz dostlarınızla, öyle kırık kadehler birleştirilir ki, ancak yaşayan bilir...
…….
Kimine göre “iyi”, kimine göre ise "eleştiri" dolu bir 15 yılımız birlikte geçti "Ömer Duru”yla,..
Ama biz birbirimize inanmıştık...
Çekemeyenler olsa da, gazetecilik yaptık...
Gün geldi, kırılan kadehlerimiz yeniden birleşti ve "Anadolu"da buluştuk...
Ömer Hoca, rahatsızlığı nedeniyle bir süredir yok sütunlarında...
Ama bizim için ayrı bir "Sembol" ya, varmış gibi açıyoruz her gün sayfasını...
“Şifalar diliyor ve artık bekliyoruz Hocam...”
İnan özledik…
Emekli postacıya prim borcu
Geçenlerde “Sözcü” gazetesinde çıkmıştı...
Vişnelik’in "fahri postacısı" Cafer Diksu evimize kadar getirip verdi haberi...
PTT Emeklisi 59 yaşındaki "Lütfü Demirtaş"a Bağkur'dan 99 bin 382 lira prim borcu gelmiş. Kağıdı alan postacı şaşkına dönmüş...
27 yıl PTT’de çalışıp Emekli Sandığı’ndan emekli olduğunu belirten Lütfü Bey, "Benim İstanbul'da dükkan açtığım ve prim borcumu ödemediğimi söylüyorlar. Kaldı ki o tarihte de askerdim" diyor...
Demirtaş'a yönelik bu yanlışlık düzeltildi mi, bilemiyor ve bir açıklama da biz bekliyoruz...
Günün Olayı
Neden yanımızda olan bir dehayı fark edemeyiz?
İnsan bilincinin böyle bir boşluğu olmalı diye düşünüyorum.
Ama işte, "Oktay Ekinci”ler ölmüyor...
Erdal Atabek
Günün Biberi
İnsanlığın, acıyla, yoksullukla, sömürüyle yoğrulmuş tarihi olsun...
Gezi Parkı’nın gençleri, tarihe sığınmışlardı. Şimdi ODTÜ Ormanı’ndan geçirilmek istenen yol da günlerden bir gün tarihe çıkacak!
Ahmet Cemal
Günün Sözü
Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkum olmaktır.
Thomas Edison
Günün İncisi
Atacak kemiğin varsa, seni sevmeyen köpek bile kuyruğunu sallar!
Özdeyiş
Eğer gerçek düşünce özgürlüğü var olacaksa, değişik görüşler arasında fırsat eşliğinin olması da zorunludur.
Bertrand Russell
Günün Sorusu
Stad girişinde olay çıkarması muhtemel tipler tutuklanacakmış!
Nasıl ya?
Tipin olay çıkarması muhtemel olduğunu nereden anlayacaklar?
Ferhan Şensoy
Güneşlenmenin böylesi!
Son derece güzel bir bayan yurtdışındaki tatilinin r her gününü kaldığı otelin terasında güneş banyosu yaparak geçirir. İlk günlerde mayosu ile güneşlenmiş, ama sonraki günler bakmış ki otelin en üst katında onu kimse göremiyor, mayosuz sere serpe güneşlenmeye başlamış.
Yine böyle yüzüstü güneşlenirken, merdivenlerden birisinin çıktığını duyarak havlusu ile poposunu örtmüş. Merdivenleri bir solukta çıkan otelin müdür yardımcısı nefes nefese "Pardon" der:
"Otelimiz güneşlenmeniz konusunda bir şey diyemez, ama dünkü gibi mayonuzla güneşlenirseniz çok iyi olacak."
“Ne fark eder?” diye sorar genç kadın:
-Beni burada kimse göremez, ayrıca bu havlu ile de örtünüyorum bakın.."
"Tam olarak değil" der müdür yardımcısı utanarak!
"Tavanı cam restoranın üzerinde güneşleniyorsunuz..."
Dursun Dede’nin izdivacı
Karadenizli 80'lik Dursun Dede’yi yaşıtı bir kadınla evlendirirler. Üç beş gün sonra torunu gelir ve dedesine takılır: "Dedecuğum, çocuk mocuk yok midur?"
Dursun Dede gülerek yanıt verir: "Verdunuz baa bi kocakarı.. Tarihi eser, dokanamayirom da!..."
Duvarlardan…
"Bilim 21. yüzyılı nasıl değiştirecek?"
Bu konuda Konferans vermek üzere ülkemize gelen Prof. "Machio Kaku", Cumhuriyet Bilim Teknoloji’de kendisiyle yapılan söyleşide şunları söylüyor:
- Yakın gelecekte bilgisayarlar her yerde olacak ama biz onları görmeyeceğiz. Bilgiye, duvarlara, lenslere, kağıtlara yerleştirilecek cihazlar sayesinde ulaşacağız… Evlerde ofislerde iletişim duvar kağıtları üzerinden gerçekleşecek ve duvarlardan yanıt bekleyecek. Önümüzdeki yıllarda “robo-doktor, robo-avukat, robo profesör" gibi kavramlar yaşantımıza girecek... Sağlık sorunlarımızı özel doktorumuz çözecek...
Günün Şiiri
Bozgun dönüşü
En uzak noktalardayız yorgun
Arkamızda daha binlerce tutsak
Her adımbaşı bir başka bozgun
Düşmüş elden kılıç düşmüş mızrak
Biz o eski askerler değiliz artık
Ölümdür bize en güzel sığınak
Ülkeler kayardı altımızda upuzun
Büyüdükçe büyürdü o su ve toprak
Niceleri düşerdi üzerine yolumuzun
Ey o omuzlar üzerinde tattığım dünya
Ve sen ey utanç duvarı yaşamak...
Faruk Akça (Varlık-1965)