Görüşler
Karlar düşer, düşer…
-Çocukluğumda köyde eniştemin eşekleri vardı. Yavru fazla olunca onları eşe dosta verir, daha fazlaysa ya da yaşlanmış hayvanları başıboş bırakırdı.
Hemen sordum:
"Başıboş kalınca onlara ne oluyor?"
Kurtların veya vahşi hayvanların yediğini söyledi.
"Cazgır" adlı eşeği çok yaşlandığında onu doğaya salacaktık. Ben de gittim. Onu bırakıp dönerken, arkamızdan uzun uzun baktı. Çok ağlamıştım.
"Her kar yağışı aklıma geldiğinde ağlarım."
……………….
Yukarıdaki satırları "İnce ince bir kar yağar fakirlerin üstüne" başlıklı yazısı ile "Ahmed Kaymak" kaleme almış...
Urfa Siverek'te, donmaktan son anda kurtarılan eşeklerden anımsamış olayı...
80’li yıllarda yaşamıştık...
Viranşehir İlçesi'nde, adliye bahçesindeki ağaçlara zarar vermek suçundan 30 eşek gözaltına alınmıştı.
Kaymakam, ilçe halkına konuşmuştu:
"Geceleri gizli gizli buluşup toplantı yaptıklarını belirledik. Bugün adliye bahçesinde, yarın evimizde olacaklar..."
Aynı gün toplanan İlçe Sağlık Kurulu da kararını vermişti:
"İdam.."
Eşeklerden 18’i ahıra alınmış ve kamyonlara doldurulup ilçe dışına çıkarılmıştı.. Issız bir yerde indirilip, yan yana dizilmişlerdi..
Bir belediye zabıtası amirine önermişti:
"Gözlerini bağlayalım efendim.."
Amir "Gerek yok" dedi:
"Eşek kurşundan ne anlar!"
Ve infaz gerçekleştirildi...
…………….
Ahmed, "Cazgır" için her kar yağışında hala ağladığını yazıyor…
“Ya bu idamı görseydi!”
Yine de güzel noktalamış:
“Karlar düşer, düşer düşer ağlarız…”
Günün Sözü
Hayat bir öyküye benzer, önemli yanı eserin uzun olması değil iyi olmasıdır.
Seneca
Gerilim
İnsanları öküz altında buzağı aramaya gönderiyorlar… Bu kadarı da olmaz!
Tamam, hukuk var, kanun var, yönetmelik var ama "toplum vicdanı" da var.
Hasan Pulur
Kıssa-dan
Düdük sadece makarna türü değildir.
Tekrar sadece güzel maçların yeniden yayınlanması anlamına da gelmez.
Kural ihlali olabilir, "VİCDAN" ihlali olmamalı…
Attila Gökçe
Günün İncisi
Politikada kadın sayısının az olması, iki yüze makyaj yapmanın zahmetindendir...
Cuk
Adaletsizlik duygusu, adaletsizliği yenmeye yetmez.
François Mitterand
Kolsuz Yaşar’dan
“Arnavut golü”de olsa, Hakan Şükür’ün politikada attığı, "yılın golü" dür abiler...
Cumartesi Öyküsü
Arabaya konulacak bomba!
-Biz 1976’da evlenmiştik "Uğur"la. 12 Eylül’e doğru hızla giderken olaylar yoğunlaşıyor, şiddet hızla tırmanıyordu. Savcı "Doğan Öz"ün, "Bedrettin Cömert”in , İstanbul Üniversitesi önünde 7 öğrencinin öldürüldüğü 1978 yılında, hem kapının önünde sürekli bir bekçi hem de bizimle birlikte dolaşan bir yakın koruma vardı. Zamanın İçişleri Bakanı "İrfan Özaydınlı"nın talimatıyla tahsis edilmişlerdi.
Bu koşullar yüzünden memuriyetten istifa ederek ayrıldım. Çalışmaya devam etmem halinde hareketlerimizin zamanlaması çok belirli ve değiştirilemez oluyordu. Aynı saatte evden çıkmak, aynı saatte dönmek zorundaydık. Saldırganlar için biçilmiş kaftan durumu. Gerçi onların da yöntem değiştireceklerini, çapraz ateş yerine bombayı yeğleyebileceklerini yıllar sonra görecek ve yaşayacaktık. Ama o dönemde yavrumuz "Özgür"ü düşünerek bu kararı vermiştik.
"Uğur"a yönelik tehditler sürekli artıyordu. O yaz "Kemal Türkler" de öldürüldü. Ve geldik 12 Eylül’e…
Terör, 12 Eylül darbesiyle bıçakla kesilmiş gibi durdu. Bu arada bizim koruma da geri çekildi.
Uğur, o dönemin ünlü sıkıyönetim savcılarından "Süleyman Takkeci" nin mafya ile olan ilişkilerini yazmaya başladıktan sonra yeniden koruma verildi. Birkaç yıl sonra bu koruma da geri çekildi.
"Bahriye Üçok"un da öldürülmesinden sonra, o zamanki hassas korumalar şube müdürü eve geldi. Evimizde yaptığı incelemeden sonra, Uğur’a yönelebilecek bir suikast için tek bir yol kaldığını söyledi:
"Arabaya konulacak bomba!"
………….
Bu gerçek öykünün, öncesini ve sonrasını da öğrenmek istiyorsanız, "İçimden Geçen Zaman"ı okumanız gerekiyor... Yazarı "Gürdal Mumcu..."
Ne Doğan'ı tanırım ne yengesinu
Bir gün Temel ormana ağaç kesmeye gitmiş.
Baltasını alıp ağaçları kesmeye başladığı sırada ormanda gezinti yapmakta olan çevreciler Temel'i yakalayıp, "Doğanın dengesini bozdun” diye evire çevire dövmüşler.
Temel perişan halde evine dönerken yolda arkadaşlarına rastlamış.
"Uyy, ula Temel, uşağum, ne oldi sağa?" diye sormuşlar.
"Ula sormayun" demiş Temel:
"Birileri geldi doğanın yengesinu bozmişsun dedi ve verdiler sopayi... Halbuki ben ne Doğan'ı tanirum ne yengesinu..."
Kırmızı ışık
Trabzon'da bir çocuk yoldan geçerken polis kolundan tutmuş:
"Niye kırmızı ışıkta geçiyorsun?"
Çocuk, "Motorum yok, arabam yok, ne kırmızı ışığı?" diye sorunca, "Yasalar değişti, artık yayalara da ceza var" demiş.
Tam o anda yanından geçen yaşlı bir teyze çocuğun kulağına fısıldamış:
"Kaç git oğlum, arkanda plaka mı var?"
Günün Şiiri
Anlam dışı
Kendinle bir uzaklık kalır aranda
Ne kadar uğraşsan boş
Görünmez duvarların ötesi
Kuytu, karanlık korkularda
Yakalanmışsın bir kez
Aşılmaz duvarların ötesi
Nereye atılsan, nereye koşsan boş
Taşıyacaksın kendini
Bir mutluluk anı biliyorum
Tüm anlam dışı
Bir sardı mı sarhoşluğunu
Gece karanlığında gün ışığı...
Yetkin Aröz (Varlık-1960)
Barış dehası
Yıl 1937... Dünyada faşizm kol geziyor ve "Atatürk" bir Amerikalı gazeteciye verdiği röportajda şunları söylüyor:
-Bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır. Bu itibarla insan, mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa, dünya milletleri için de elinden geleni yapmalıdır. Bütün akil adamlar takdir ederler ki, bu vadide çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin saadetine çalışmak, diğer bir yolda kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir.
"Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur…”
Günün Olayı
Yıllardır "mağduruz" diyenler sonunda gerçekten mağdur oldu!
Bildiklerinin bir kısmını ortaya dökerek AKP Cemaat’i, Cemaat AKP'yi mağdur ediyor...
Akif Kökçe
Günün Biberi
Sandığa olan saygımızdan dolayı Türk milletinin sağduyusuna inanmak istiyorum.
Mülkün sahibi olan milletin şaşmaz adalet duygusuna inanmak istiyorum.
Engin Alan