Karalamak bu kadar kolay mı?

15 Ağustos 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Bu ülkede nice insan hak etmediği halde büyük bedeller ödedi. Örneğin yurtsever insanlar, aydınlar örneğin.
Askerin her postalı giyip ‘darbe yaptık’ diye ortalarda boy gösterdiği tüm zamanlara şöyle bir bakın. En büyük bedeli düşünen, aydın ve maalesef okuyan insanlar ödemiştir. Bağımsızlık yanlısı her insanın karşılaştığı ağır bedelleri ödemek zorunda kalmışlardır. Bu ülkedeki darbelerin hepsine gözlerimle, kulaklarımla ve en önemlisi de yüreğimle tanıklık edenlerdenim. ‘1960 dâhil tümümün Allah belasını versin’ diyenlerdenim…
1971 darbesinde darağacında soldurulan fidanlar aklımdadır.
1980 darbesinde yaşı büyütülen 17 yaşındaki Erdal Eren başta olmak üzere soldurulan niceleri aklımdadır. Onlar hayatının baharında solduruldu birer birer ama ya geride kalanlar? İşkence tezgâhlarında tecavüze uğrayan nice genç kadınlar! Makatlarına cop sokulan ve ömrünün geri kalanını bu bilinçaltındaki acılarla geçirenler!
Emekçi halkının daha insanca yaşamasını düşleyerek sürdürdüğü mücadelesinde, emekçi halktan insanlarca gammazlanan ve yıllarını hapishanelerde geçirenler…
Darbelerin de, darbecilerin de Allah belasını versin.
Ama onlara davetiye çıkaranlar için de aynı dileklerimiz geçerli olsun! Darbecilere; % 92’sinin EVET oyu verdiği ve o darbecileri meydan meydan şakşaklayan toplum için ne diyelim peki?
 
                                                 ***
15 Temmuz gecesi Fethullah Gülen denen bir CIA maşası, bir ABD piyonu öncülüğünde bir darbe daha denendi bu garip ülkede. Uzun uzadıya anlatmama gerek yok, kör olmayan, sağır olmayan herkes biliyor yaşananları. Bir Ulusun Ordusuna ve hatta daha da vahimi devlet kadrolarına nasıl çöreklendikleri ortada işte. En az kırk yıllık bir süreç bu sinsi süreç. Demirel’inden Ecevit’i, Erbakan’ından Türkeş’i, Evren’inden Özal’ına, Mesut’undan Çiller’ine, Erdal İnönü’sünden Devlet Bahçeli’sine ve şu an günümüz yönetimlerine dek hepsinin ama hepsinin haberi var bu şerden (FETÖ)…
Benim ismim Şinasi Kula.
İnternet dünyasından araştırıldığında Kent Ozanı diye de adım geçer. 2003 yılında öğretmenlikten emekliye ayrıldığım gün itibarı ile İzmir Gazetem Ege’de uzunca zaman köşe yazılarımı unutmayan nice insan vardır. Ve yine bu güzel İzmir’de TV 35, İzmir TV, Kanal 1, Ege TV gibi kanallarda Fethullah’a her türlü hakareti yaptığım sayısız programlarım vardır. Pkk’lı hainlerden o yıllarda nasıl tehditler alıyorsam, Gülen cemaati diye adlandırılan işbirlikçilerden de nefret bakışlarını her daim üzerimde hissedenlerdendim. İzmir’de Cumhuriyet sevdalısı, Atatürk sevdalısı kitlelerin hala yüreklerinde yerimin olduğunu bilmekteyim…
Gelelim Eskişehir’e!
26 Aralık 2010 yılından bu yana ES TV ekranlarından fasılasız biçimde sürdürdüğüm programlardan, Anadolu Gazetesi’ndeki köşe yazılarımda kişilik ve kimliğim hakkında tüm detayları bilir saygın hemşehrilerim…
Ay ve gününü anımsamadığım 2013 yılıydı.
“Türkçe Olimpiyatları” adı altında göz boyamacı etkinliklere takmıştım kafamı. ‘Türkçenin olimpiyatı olmaz ey zavallılar’ diye yazdığım köşe yazılarına en çok (meslektaşlarım demem ben onlara) öğretmenciklerden tepki yorumları geliyordu. Vıcık vıcık yağ kokan, Fethullah kokan yorumlarında yazılarıma inanılmaz tepki gösteriyorlardı. Küfür eden nice klavye delikanlısına küfürlerinin iki katı iade etmişliğime tanıktır yakın çevrem…
Yani Fethullah’a ES TV ekranlarından da aleni giydirdiğim o günlerdi. Polatlı’dan gelen misafirlerimi kentimizin iyi restoranı diye övdükleri bir restorana götürme kararı aldık yârimle. Tıklım tıklım bu mekâna girdiğimizde adım atacak yer yoktu, dönmeye niyetlendik ki koridorun uzak bölümünden insanların arasında hızla bize doğru gelen ve ‘durun gitmeyin’ diye bağıran birini gördük. Hiç unutmuyorum “vay benim Şinasi Abim” diye sarıldı boynuma. Mekânın sahibi olduğunu söyleyerek bizi misafirlerimizle üst kata çıkarıp özel bir masa dizayn etti. Onu meşgul etmekten sonsuz rahatsızlık duyduğumu söylesem de tınmıyordu bile. “Benim Şinasi abim gelmiş ona yer bulamayacağız var mı ya” diyerek işine devam ediyordu. İşte o günden bu yana; Atatürk’e olan bağlılığımı, Cumhuriyet sevdamı ve Türk-Kürt, alt kimlik, Alevi-Sünni kardeşliğini samimice vurgulayan söylemlerime hayranlığını her daim dile getiren bu adamın mekânına ayda en az iki kez uğrar kucaklarım mekânına…
Birkaç gün önce yine yârimle uğradık işletmesine.
Her daim gülen o kara gözlerinde ilk kez hüzün vardı.
Yine kardeşçe ve özlemle sarılarak karşıladı ama hüznü gizleyemedi. Hemen sordum ve hemen yanıt istedim kendisinden. Anlattıkları bana bulanık suda balık avlayan fırsatçıları anımsatıverdi. Krize girip intikam için fırsat kollayan zavallıları çağrıştırdı. Konu şuydu; CIA ajanı FETÖ önderliğindeki darbe girişiminden birkaç gün sonrası. Yakın çevresinden telefonla arıyorlar bu kardeşimi. Sosyal paylaşım sitesinde bir kişinin kendisi aleyhinde (işletmesinin adını vererek) kampanya başlattığını söylüyorlar. Yani “bu işletmeye gitmeyin bunlar darbeci” diye rahatlıkla yazıp paylaşabiliyor. Kişiye aynı sosyal paylaşım sitesinden eriştiklerinde yazışmalara başlıyorlar.
Eğer bunu kanıtlayamazsan hem yaratan katında hem hukuk katında hesabını ödeyeceğini hatırlattıklarında siliyor bu paylaşımını. Bu haksızlığı yapanı, yani paylaşımı yapanı tanıyıp tanımadığını sordum. Gözlerini önüne eğerek yanıtladı; tanıyorum, aylar önce benden reklam vermemi istemişti, vermeyeceğimi söylediğim bir kişi dedi…
İşte bu kadar uzunca bir özeti boşuna yapmadım saygın okurlar.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var der büyük şair Ataol Behramoğlu. Bu hayatın öğretilerini zamanı geldikçe sayfalarını açıp yeniden gözden geçiririm…
Yükselen değerler adına Türkçe Olimpiyatları’nın Eskişehir’de yapıldığı (2009-2010-2011) o yıllarda çoluk çocuğunu yanına alıp, Atatürk Stadyumu’nda alkışa yüz bin üzerinde insan gitti mi gitmedi mi? Masum diye (kandırılmış diye) nitelediğimiz halk katmanlarını bu günaha ortak etmeyelim tamam! Lakin o yıllarda devlet yönetimindeki isimler başta olmak üzere; bu etkiliğe emek veren (yürek veren), destek veren insanlar var mı yok mu? STK’lardan sendikalardan kendilerine inanan insanları yönlendirenler var mı yok mu? Bu ülkenin bekası adına gerçekten hayırlı bir iş yapılacaksa buradan başlasa ya bu araştırmacı kişi! Ne dersiniz, haksız mıyım?
Darbeye-Fetö’ye, Işid’e, Pkk’ya daima lanet okuyanlardanız ve karşı duruşu yıllar öncesinden aslan gibi yapanlardanız. Yani biz, yani yüzü ve yüreği Cumhuriyetten yana olanlar hiç kandırılmadık daha…
Gelin bu şer odaklarına birlikte karşı durup güzel ülkemizi koruyalım. Ama kişisel hesaplarımız yüzünden; Günahsız insanları zan altında bırakmadan! Hiç değilse dudak üstünde bıyık, diye bıraktığımız bir ton kıldan utanalım aynaya bakarken…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi