Siyaset ve saha çalışması denilince Eskişehir'de akla gelen ilk 2 isim Ahmet Ataç ve Harun Karacan. Acıda, mutlulukta hemen her yerde insana dokunan, tebessüm eden, sohbet eden ve bunu herhangi bir dönem herhangi saatler arasında değil, sürekli şiar edinmiş isimler. Biri CHP'li Tepebaşı Belediyesinin Başkanı ama partiler üstü bir rolü var. Diğeri de Ak Parti'nin Büyükşehir Adayı idi ama yerel seçimi kazanamasa bile partiler üstü rolünü ve ağırlığını koruyor. Her iki isim de Genel Seçim de partileri için iyi bir fırsat 3 vekile uzanmak için büyük bir heyecan yaratacak isimlerdi. Belki 10 Şubat'a kadar Ahmet Ataç'ın 7 Nisan'a kadar da Karacan'ın isminin listede olup olmayacağı merak edildi, umut edildi, beklendi ama olmadı. Ne CHP Ataç'ı ikna edebildi, ne de Ak Parti Karacan ile anlaşabildi. Sonuç itibariyle daha renkli, iddialı, heyecanlı geçebilecek bir seçim dönemi olabilirdi ama bu fırsat kaçtı. Ataç olsaydı CHP 3 vekili garantiler, Ataç olmayıp Karacan aday olsaydı Ak Parti 3'ü garantiler her ikisi de aday olsaydı herhâlde son dakikaya kadar nefes kesen bir seçim olurdu. Şimdilik ikisi de aday değil ne söylesek boş ama sanırım 4 sene sonrası içinde arşivde bunun gibi bazı yazıları saklamak faydalı olacaktır.
-------------------------------------------------------
EsEs devamını da getirecek
Ligin ikinci yarısı başladığında bu takımın küme düşeceğine dair dile getirilen söylemlerin yarısını bu takım ligi ilk 8'de bitirecek diye yapsaydık eminim bugün daha başka bir tablo karşımızda olurdu. Neyse ki Erciyes maçı ile baskıyı bir kenara bıraktık ve rahat bir Fener maçında ligin İstanbul takımlarından en çok puan alan takımı olma unvanını kimseye bırakmadık. Ortaya konan futbol çok renkli olmasa bile oynadığımız takımın zirve takımını olduğunu düşününce büyük bir başarı elde ettiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Rize ve Sivas'ın da puan kaybetmesi ile keyif katmerlendi ama adım gibi eminim ki kalan haftalarda daha da başka bir Eskişehirspor izleyeceğiz. Baskıdan uzak, Skibbe'nin kendi gerçekleri ile puan veya puanlar toplayacağı 6 maç ve sıralamada daha üst yerlerde olmak kendi kendimize oluşturduğumuz olumsuz havanın bizi nasıl etkilediğini de hepimize gösterecektir. Çok değil 6 hafta sabredin, sonra yine konuşuruz.
-------------------------------------------------------
Maalesef İnsanız
Etrafınızda size selam veren insanların kaçının riyasız, çıkarsız, sadece sizin kalbinize selam verdiğini düşünüyorsunuz? Arkadaşım, dostum diye bahis açtığınız kaç insan sizin yüreğinizdeki sevinç ya da kederlerden gerçek anlamda haberdar? Gecenin 3'ünde kendinizi kötü hissettiğinizde rahatsız ederim diye çekinmeden arayacağınız kaç insan var? Hatalarınızı, yanlışlarınızı rahatça anlatıp yarın öbür gün bu anlattıklarım başıma bela olmaz diye korkmadan paylaştığınız kaç insan? Kötü günlerinde her daim durduğunuz, koştuğunuz kaç insan sizin zor zamanlarınızda yanında olarak içinizi ısıtabildi? Allah göstermesin ama biçare, düşkün ve muhtaç olursanız kimin sonsuza dek sizinle olacağına garanti verebilirsiniz? Cevaplar tatmin edici değil, sayılar ise sandığınızdan daha az ve gerçekleri insanın inkâr edesi geliyor değil mi? Kusura bakmayın ama maalesef insanız. Her şeyin sahibi olmaya çalışırken kendimizi, dostlarımızı hatta ailemizi bile yok sayıyor. Sanal dünyalar peşinde, sanal şöhretler peşinde daha çok sahte alkış, daha çok sahte dost için yürek dolusu sıcaklıkları öksüz bırakıyoruz. Bizim daha çok paraya, daha çok şöhrete, daha popüler olmaya, daha büyük kariyerlere değil daha çok gerçek dosta, daha çok gerçek yüreğe ihtiyacımız var. Ne yazık ki bu da parayla değil aksine parasızlıkla hatta garibanlıkla daha çok bulunuyor. İnsanlar yokluğu çok güzel paylaşıyor ama varlığı paylaşmakta o kadar yetenekli değil. Çok ünlü, çok kariyerli, çok zengin olabilirsiniz ama bu sizi çok nankör yapmayı engellemez. Gücün yalakası olmaktan ise güçsüzlükleri birleştirmek, tek başına olmak yerine birlikte durmak her şeyin ilacıyken, Kirli bir havuzda tek başına yıkanmaya çalışmakta ısrarcıysanız yine de siz bilirsiniz.