Aslına bakılırsa, CHP Tepebaşı İlçe kongresi sürecinin oldukça
puslu bir hava içerisinde geçtiğini artık ifade etmenin zamanı geldi.
Bunun birçok nedeni olduğu söylenebilir ancak
en büyük müsebbibi mevcut ilçe başkanı Vural Yörük.
Niye?
Kongre süreci başlamadan aylar önce,
“Ben artık kesinlikle aday değilim” diyerek bas bas bağırdı.
Deyim yerindeyse sağır sultan bile bunu duydu.
Daha sonra Tepebaşı Belediye Başkanı
Ahmet Ataç’la iki görüşme yaptı,
“Ben aday değilim” dedi.
Ahmet Ataç’ta,
“Sen bilirsin, fark etmez” gibi bir tavır alınca, Yörük telaşlandı.
Çünkü Yörük sanıyordu ki, Ataç,
“Yapma etme Vural, sen bizim için çok önemlisin, sensiz olmaz, biz sensiz ne yaparız, kesinlikle ilçeyi kazanamayız” şeklinde ifadeler kullanacak…
Olmadı.
Önceki yazılarımda Yörük’e atıfta bulunarak,
“Çok naz aşık usandırır” demiştim.
Ataç usandı, Yörük’e
“Ne halin varsa gör” dedi ve rest çekti.
Sonuçta Yörük’ün,
“Kendini ağırdan satma, naz yapma” politikası tutmadı.
*
Peki, Ataç niye böyle net bir tavır sergiledi?
Maddeler halinde sıralayalım…
- Vural Yörük üç dönemdir ilçe başkanı. Tekrar aday olup seçilirse dördüncü dönemi olacak. Ancak bu süre içerisinde Yörük’ün dişe dokunur bir çalışmasını göremedik. Mesela kendi kendinize bir sorun. Vural Yörük üç dönem boyunca ne yaptı?
- Örgütlenme anlamında başarılı olduğu da söylenemez. Öyle ki Tepebaşı’nın delege seçimlerinde, seçimin gerçekleşmesi için zorunlu olan üçte bir çoğunluk dahi genelde zor sağlandı. Öyle ki bazı mahallelerde çoğunluk dahi sağlanamadığından seçimler ertelendi.
- Üyelerde heyecan ve inanç kalmadı. Dahası, Yörük’e üyeler arasında ciddi tepkiler oluşmaya ve bu tepkiler artık yüksek sesle konuşulmaya başladı. Aslında delege seçimlerinde yaşanan katılım probleminin temel nedeninin bu olduğu da söylenebilir.
- Ahmet Ataç, Tepebaşı İlçe Başkan adayı olarak kimi önerse başkan seçtirebilir. Ancak Vural Yörük’ün, Ataç’ın desteği olmadan seçim alabilmesi hayalden öteye geçmez. Tıpkı Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel gibi…
*
Sonra ne oldu?
Ahmet Ataç’a saygısızlık olmasın diye Yörük’e karşı kazan kaldırmayan, çoğu zaman susan ve fazlasıyla sabırlı davranan üyelerde
ciddi bir hareketlenme başladı.
Dahası, başkan adayı olmak isteyen isimler bir bir ortaya çıkmaya, kulis çalışmaları yapmaya başladı.
Mecit Açıkgöz, Turgut Doğandor, Yalçın Komşu, Yüksel Akpınar gibi…
Bununla birlikte Vural Yörük işin ciddiyetini anladı, telaşı fazlasıyla arttı.
Hele ki Tepebaşı’nda, 2019 gibi önemli bir süreci, kongreden çıkacak yeni başkanın yöneteceğini düşündüğünde, iyiden iyiye terledi.
İşte bu süreci yönetecek başkan, yine kendisi olmalıydı.
Bu hedefle “Farklı” politik hamleler, kısa sürelide olsa “Gizli” iş birlikleri yaptı.
Bu şekilde ortalığın iyice toz duman olduğu bir süreç içerisinde Tepabaşı’nın delege seçimleri gerçekleşti.
Seçimleri, partinin deneyimli emekçileri idare etmeye çalıştı.
Ancak ortam bu denli karışık olunca, başarılı bir delege seçim sürecinden, duruma
“tarafsız bakabilen” hiç kimse bahsetmedi.
Net bir ifadeyle, söz konusu süreç başarısızdı!
*
Yörük’ün “Farklı” politik hamleler, kısa sürelide olsa yaptığı “Gizli” iş birlikleri ile beraber, adı geçen adaylar süreç içerisinde bir bir geri çekilmeye başladı.
Üyelerdeki hareketlilik ise yavaş yavaş sonlanırken, deyim yerindeyse artık üzerlerine
ölü toprağı serpildi.
Ve Vural Yörük,
“Ben yine adayım” diyor.
Ne diyelim?
Hayırlı olsun.
*
NOT: Bir kişi için, bir partide üç dönem ilçe başkanlığı yapmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. Daha büyük hizmetlere imza atabilmesi için o kişinin çıtayı yükseltip, il başkanlığı için çalışma yapması gerekir. Buradan yola çıkarak şöyle düşünüyorum: Bence Vural Yörük illa aday olacaksa, il başkanlığına aday olsun. Ne kadar istikrarlı ve başarılı bir yönetici olduğunu, üyeler tarafından ne kadar büyük bir itibar gördüğünü il kongresini kazanarak ispatlasın ve partisine daha büyük hizmetlerde bulunsun. Yörük’ün yerine de, Ataç’a “kambur” değil, yardımcı olabilecek bir aday çıksın. Ne dersiniz?