Afyonkarahisar'da feci kaza: Çok sayıda yaralı var… Eskişehir beyaz bir güne merhaba dedi! İşte günün … Dem Dem takılmadı Sümer’in başında Ali Onur Özer çıktı İşitme Engelliler yaşa takılıyor Birbirlerini tebrik ettiler Heyecanlı maça ilgi vardı Anadolu Üniversitesi kampüsünde sonbahar temizliği… Eskişehir parkındaki dubalar tepki çekti Eskişehir’de "Köpekli Park" hayvan dostu heykeller… Eskişehir İsmet İnönü Caddesi’nde futbol efsaneler… Eskişehir’in simgesi köprü, yılbaşı için hazırlanı… Eskişehir'in arka sokaklarında park sorunu büyüyor… Tepebaşı Belediyesi'nden çevre dostu atık getirme … Bitkilere Şekerli Su Vermek: Faydaları ve Zararlar… Eskişehir’de ilçe yollarına dev yatırım: 124 milyo…

Üye Girişi

Üye Ol

Eskişehir

Alpu

Spor

Gündem

Eskişehir Hava Durumu

Resmi İlanlar

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Afyon

Bilecik

Eskişehir Gezi Rehberi

Eskişehir Parkları Eskişehir Müzeleri Eskişehir Yemekleri Eskişehir Camileri, Külliyeleri ve Anıtları Eskişehir Alışveriş Merkezleri Eskişehir Restoranları (Yeme İçme) Eskişehir Gece Hayatı

Magazin

DİĞER

Kütahya Ekonomi Eskişehir etkinlik Kültür Sanat Dünya Sağlık Teknoloji Eğitim Röportaj Biyografi Eskişehir Siyasetçileri Yaşam Ramazan

Eskişehir Videoları Foto Galeri Yazarlar Eskişehir İş İlanları Seri İlanlar İletişim

24.11.2024 - Pazar

Önder Baloğlu

Tüm Yazıları Diğer Yazarlar

Kalem hergelesi

25 Kasım 2013 09:28

Görüşler

Kalem hergelesi

Böyle deyimleri ancak "Yılmaz Hoca" bulur...

Ne diyor köşe yazarları için?

“Köşe kadısı..”

Diyor ki:

"Yalan yanlış yazıp çiziyorlar. Söyleneni anlamıyor bazı arkadaşlar, anlayanlar da yazamıyorlar. Bir kısmı da anlasalar da yazabilseler de elleri varmıyor. Varsınlar bildiklerini okusunlar…”

Bir okurumuz haklı olarak sordu:

"Bu sözlere karşın sen niye iki satır bir şeyler yazmadın? Yoksa sen köşe kadısı değil misin?"

"Hayır" dedik:

"Bizimki kişiye özel, yıllar önce koymuştu adımızı..."

Neydi?

"Kalem hergelesi!..”

………….

Eskişehir dışından bir konuk arkadaşımız sormuştu:

"Kendi kentinin yarısı neden sevmiyor?"

Öyle ya, son seçimlerde..

"Yüzde 51.5 oy almıştı Büyükerşen..."

Kalanı nerede?

Bu seçim başka bir şehirde, örneğin Bursa’da olsaydı..

"Hoca'nın oyu yüzde 80’i aşardı..."

Çoğu zaman takılır kafamız..

"Tarih çok yıkanıp kendini temizlemeye çalışıyor…”

Bazıları..

"Tarihe adını büyük harflerle yazdırıyor..."

Bazılarına da..

"İlkesiz ilkeller gözüyle bakılıyor!"

Biz de o bayatlamış ünlü sözle avunup gidiyoruz işte:

“Mum dibini ışıtmaz..."

…………

Hala soranlar var :

"Hoca aday mı, değil mi?"

Hiç merak etmeyin..

"Bal gibi aday..."

Aksi olsaydı, gidip taaa Habertürk’te konuşur muydu?

"Arar mıydı Çiçek’li Bal’ı?"

Bizim adımızda da “Bal” var ama, dedik ya…

“Kalem hergelisiyiz!..”

Canım benim, öğretmenim benim

Bir 24 Kasım "Öğretmenler Günü" daha gelip geçti...

Böyle bir günün özelliğini ve önemini kimler anlatır?

"Yıllarca çilesini çekip, binlerce meyve yetiştiren öğretmenler..."

Örneğin..

"İbrahim Gerede, Kemal Gültekin, Lütfü Selamet, Emin Dağlı, Hamit Türkmen, Nihat Ülker, Ercan Sav, Müşerref Elbasan ve niceleri…”

Bizler de emeği geçen unutamadıklarımızı anar geçeriz...

Bilecik Edebali İlkokulu'nda "İsmail Türköz.."

Ticaret Lisesi'nde rahmetli "Hüseyin Mor, Yüksel Can.."

Aysel-Ümit Üsgülen..

"Gülten Başıbüyük.."

Hatta İngilizce öğretmenimiz CIA ajanı "Roger Nain" ve daha nicelerini unutmak mümkün mü?

………….

Kimdir öğretmen?

"Ulusal bir eğitim politikasının yoksunluğu içinde, devre göre kendini arayan insan!"

- Özlük hakkını alamayan eğitimci...

"Demokratik insan yetiştirmeye çalışırken, kendilerine demokrasi uygulamayanlar!"

Ve de..

"Ücret dengesizliği içinde çırpınan, öğretmen olup da yıllardır atama bekleyen yüzbinlercesi..."

Sonra..

"Canım benim, öğretmenim benim!"

Yine de cumhuriyete ışık-veren tüm öğretmenlerimize saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz…

Öğretmenin hatırası

Öğretmen, sınıfı toplayıp birlikte fotoğraf çektirmeye çalışıyormuş. "Düşünün çocuklar" demiş:

"Yıllar sonra bu fotoğrafa bakacaksınız. Bu yeşim eczası oldu, Mahir mühendis diyeceksiniz..." Arkalardan bir ses gelmiş:

“Bu da öğretmenimizdi, nur içinde yatsın!"

Sevinçten nereye sarılmış?

Adara sabah ofisine girer girmez onu gören sekreteri kıkırdamaya başlamış...

"Hayrola, ne var?" demiş adam:

"Neden bu kadar gülüyorsun?"

Sekreteri, yine kıkırdayarak "suratınız" demiş:

"Her tarafı is olmuş da!"

Adam, "Haaa o mu?" diye karşılık vermiş:

"Karım bu sabah bir aylığına annesine gitti. Kendisini istasyondan yolcu ettim de..."

Sekreteri "Ama ben yüzünüzdeki isten bahsediyorum" deyince, "şeyy!" demiş adam:

"O binip tren hareket ettiğinden emin olunca, sevinçten lokomotife sarılıp yumulmuştum!.."

Pantolon da!..

Konuk bayan evin küçük çocuğuna bakıp anlatmaya başlamış:

"Ağız babasının ağzı, gözler annesinin gözleri, burum ablasının tıpkısı..."

Çocuk, sonuna kadar dinleyip eklemiş:

"Pantolon da abimin teyze!.."

Gerilim

Müge Anlı televizyon programında gerçek tanık ve gerçek kanıtlarla gerçekleri birkaç saat içinde ortaya çıkarıyor.

Sahte kanıtlarla, yalancı tanıklarla müebbetler yağdıran yandaş yargının Müge’den öğreneceği çok şey var!

Kıssa-dan

Eskişehir Garı'nda yolcular merdivenleri ellerindeki bavullarla inip çıkıyor!

Asrın projesi Eskişehir Garı'nın "duran merdiven projesi!"

A.Kökçe

Günün Balı

Avustralyalı bir sürücü yanlış yola saptığını 600 km. sonra fark etmiş.

O da bir şey mi?

"Aradan 70 yıl geçti, biz hala farkında değiliz!"

Cuk

Beni kimse sallamıyo...

Artık ben de sallıcam!

Yerbilimci

Öğretmenlerim

Bir şaşkın karanlık içinden

Bir yüce su aktı gitti

Öylesine inanmışlardı kardeşim

Başları dikti

Alınları pırıl pırıldı güneşte

Ağır ağır geçiyorlardı yayan

Türkiyemdi bu, Türkiyemin kaderiydi

Sağır göklerde kaybolan

Fikir Ordusu'ydu bu

Dövülen, taşlanan, vurulan

Köylerde, ilçelerde, kentlerde

Boğaz tokluğuna unutulan

Öğretmenlerimdi bunlar

Vatanı vatan yapan, insanı insan

Koşup gelmişlerdi naçar

Ta Edirne'den, Hakkari'den, Van'dan

Bir sessiz çığlıktı bu

Başöğretmenimin önünde

Bir kere daha inandım ki kardeşim

Türkiyem altın günlerin eşiğinde...

Halim Yağcıoğlu (Varlık-1963)

Günün Olayı

AKP rekordan rekora koşuyor!

"10 günde kavşak, 20 günde duble yol, 30 günde köprü" yapan iktidar, İzmir'deki "Atatürk Müzesi"nin onarımını 2 yıldır, İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi'nin 6 yıldır bitirmemiyor…

Akif Kökçe

Günün Biberi

Ziraat Bankası gazetelere verdiği reklamda "Öğretmen Melahat için Ziraat Bankası bir bankadan daha fazlası" diyor...

"Melahat öğretmen" oldu "Öğretmen Melahat..."

Saygıdan saygısızlığa...

Gülhan Elmas

Kızlı-erkekli

TBMM Başkanvekili “Sadık Yakut", saklı gündemin bir maddesini daha açığa çıkardı:

"Kız ve erkek öğrencilerin aynı okullarda okutulması sakıncalıdır."

Yakut, bunun şahsi görüşü olduğunu açıklamasına karşın, belli ki konu iktidarın gündemindedir. Derin toplantılarda konuşulmaktadır.

Kız ve erkeklerin yurtları ayrıldı. Kaldıkları evlere baskınlar başladı. İktidar şeriata doğru gidiyor.

Bazıları hala bu uygulamaya, demokrasi, özgürlük, reform gibi adlar yakıştırarak görmemekte ısrarlı... Melih Aşık soruyor: